Başkan Recep Tayyip Erdoğan, TEKNOFEST ADANA 2024'te konuştu. Erdoğan'ın özellikle Ortadoğu'da yaşanan gelişmelerle ilgili verdiği mesajlardan satırbaşları:
Teknolojiyi sadece kullanan değil, tasarlayan, üreten ve ihraç eden ülke hedefimiz doğrultusunda emin adımlarla ilerliyoruz. Tanktan denizaltıya kadar çok geniş bir alanda son derece güçlüyüz. Tüm bunları savaş heveslisi olduğumuz için değil, vatanımızı ve vatandaşlarımızı layıkıyla korumak için yapıyoruz. Bölgemizin içinde bulunduğu cinnet hâli karşısında bugüne kadar olduğu gibi yine mazlumların yanında, adaletin safında yer alacağız.
Bölgede ateşkese, barışa, huzura her yaklaşıldığında, İsrail hükümeti bu süreci dinamitleyecek bir provokasyona imza atıyor. Ateşi tüm bölgeye yaymak, coğrafyamızı kana ve gözyaşına boğmak için her yola başvuruyorlar. Uluslararası hukuk tamamen rafa kaldırılmış durumda.
Utanmadan sıkılmadan Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Guterres'e özellikle kalkıyor 'BM'ye gelemez' diye meydan okuyor. Şu hâle bak. Şimdi 196 tane dünyadaki ülke herhalde BM Genel Sekreteri'ne sahip çıkacaktır. Sen kim oluyorsun da BM Genel Sekreteri'ne yönelik BM'ye gelemeyeceğine dair ferman gönderiyorsun. Bölgemizde, sadece Gazze, Batı Şeria ve Lübnan'la sınırlı kalmayacak sinsi bir plan uygulamaya konulmuştur. Bu planın nihai hedefinin neresi olduğunu görmek ve anlamak için kâhin olmaya gerek yoktur. Coğrafyamızın yeni bir Sykes-Picot taksimiyle tekrar lime lime edilmesine göz yummayacağız. Vaat edilmiş toprakların ne olduğunu gayet iyi biliriz. 30 kilometre mesafede adeta Türkiye'ye meydan okuma yarışına giriyorlar. Biz bunları gayet iyi biliriz. Mevcut İsrail yönetimi yaptığı her açıklamayla, paylaştığı her haritayla asıl niyetlerini ortaya koyuyor. Biz de sahadaki gelişmeleri bu zaviyeden anbean takip ediyoruz. Zalimler karşısında "insanlık cephesini" güçlendirmenin gayretindeyiz.
BİZE TAKILAN ÇELMELERİ UNUTMADIK
Adanalı kardeşlerimiz "Elle gelen öğün olmaz, o da arasan bulunmaz" atasözünü çok iyi bilir. Biz de savunma sanayii alanı başta olmak üzere dışa bağımlılığın acısını çok iyi bilen bir ülkeyiz. Bize takılan çelmeleri, müttefiklerimizin uyguladığı gizli-açık ambargoları unutmadık. Teknolojinin sadece kalkınma ve refah değil bağımsızlık, güvenlik ve egemenlik manasına da geldiğini defalarca tecrübe ettik. BAYRAKTAR'la, ANKA'yla, AKINCI'yla, AKSUNGUR'la, KIZILELMA'yla, ATAK'la, HÜRKUŞ'la, HÜRJET'le, GÖKBEY'le, KAAN'la, ANADOLU'yla, ALTAY'la ve ülkemizin caydırıcılığını artıran daha nice savunma kabiliyetimizle iftihar etmemizin sebebi, işte budur.
ORTADOĞU'YU KAN GÖLÜNE ÇEVİREN GİZLİ ANLAŞMA:
SYKES-PICOT
Birinci Dünya Savaşı devam ederken Osmanlı İmparatorluğu'nun parçalanması ve paylaşılması konusunda 16 Mayıs 1916'da İngiltere ve Fransa tarafından gizlice imzalanan Sykes-Picot Anlaşması adını görüşmeleri Fransa adına yapan François Georges Picot ile İngiltere adına yapan Mark Sykes'tan alıyor. Bu gizli anlaşmaya göre Fransa, Suriye'nin tamamını, Lübnan'ı, Adana ve Mersin bölgesini alacaktı. Bağdat, Basra arasında kalan Irak toprakları ile Akdeniz'e açılan Hayfa Limanı da İngiltere'nin olacaktı.
Bunun dışında her iki ülke ayrıca kendilerine birer nüfuz alanı seçiyor ve Kerkük- Akka hattının kuzeyi Fransızlara, güneyi İngilizlere ayrılıyordu. Anlaşmanın uygulanması İngiltere ve Fransa arasında başlangıçta kolay olmadı. İngiltere işgal ettiği Suriye'den çıkmak istemedi. Fransa ise anlaşma uyarınca Suriye ve Lübnan'ın kendisinin olduğunu iddia etti. Sonunda İngiltere, Suriye ve Lübnan'da Fransız mandasını kabul etti. Ancak anlaşmanın hilafına Irak'ın kuzeyi İngiltere nüfuz bölgesi olarak kaldı. Irak ve Suriye'ye harita üzerinde çizilen bu sınırlar Ortadoğu'yu bugüne kadar kan gölüne çeviren çatışmaları beraberinde getirdi.
TÜRKİYE ARTIK ÇOK DAHA GÜÇLÜ
Türkiye, artık eski Türkiye değil, çok daha güçlü. Türkiye, 22 yıl öncesinin Türkiye'si asla değil. Ekonomide, savunmada, eğitimde, teknoloji altyapısında 22 yıl öncesiyle kıyas dahi edilemeyecek bir Türkiye'de yaşıyoruz, yaşıyorsunuz. Son 22 yılda sizinle hayalleriniz arasına girebilecek birçok engeli kaldırdık. Milli gelirde tarihimizde ilk kez 1.1 trilyon dolar sınırını aştık. Nereden nereye... Savunma sanayiinde yerli ve milli üretimin payını yüzde 80'lere çıkardık. İnsansız hava araçlarında dünyanın ilk 3 ülkesi arasındayız. Araştırma-geliştirme merkezi sayımızı sıfırdan 1328'e çıkardık. Buralarda 66 bin 250 projeyi tamamladık, 14 bin 634 proje ise devam ediyor. 22 yıl önce sadece 2 teknopark vardı, bugün 104 teknoparkımız var. Tasarım merkezimiz yokken, bugün 332 tane tasarım merkezine sahibiz. Buralarda da 13 bin 101 proje tamamlandı, 2 bin 262 proje devam ediyor. Daha bunlar gibi saymaya kalksak saatler alacak güçlü bir altyapıyı son 22 yıl içerisinde ülkemize kazandırdık. Savunma sanayii alanında dışa bağımlılığımızı en aza indirmeye çalışıyor, yerli ve milli üretimi çok güçlü biçimde destekliyoruz. Devlet destekli siber saldırılara ve dijital terör eylemlerine karşı mukavemetimizi sürekli güçlendiriyoruz. Elektronik harp ve milli yazılım konusu zaten gündemimizin üst sırasında yer alıyor. Tanktan zırhlı araçlara, savaş gemisinden denizaltıya, uçaktan helikoptere, silahlı ve silahsız insansız hava araçlarından hava savunma sistemlerine kadar çok geniş bir alanda hamdolsun son derece güçlüyüz .İnşallah çok daha iyi yerlerde olacağız.
OTİZMLİ ÇOCUKLARA JOY BOT
ADANA TEKNOFEST'te İranlı 23 yaşındaki Eshagh Shahnavazi, ekibiyle birlikte geliştirdiği otizmli çocukların iletişime girebilmesi için yardımcı olan Joy Bot robotuyla ödül aldı. İstanbul Ticaret Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği bölümünden Shahnavazi ve ekibi, TEKNOFEST'te "Engelsiz Yaşam Teknolojileri" yarışmasında birinci oldu. Joy Bot, otizmli çocukların öğrenme süreçlerini daha etkili ve keyifli hale getirirken, ailelere ve terapistlere de büyük destek sağlamayı amaçlıyor.
İTÜ'NÜN YARALI KURTARMA ARACI UMAY'A ÖDÜL
İstanbul Teknik Üniversitesi Robotik Arama Kurtarma Ekibi hem savaş alanlarında hem de doğal afet enkazlarında girilmesi zor olan yerlere otonom veya uzaktan kumanda sistemiyle girerek yaralıları güvenli alana taşıyan araç üretti. 'Umay' adı verilen araçla ITU RAKE, Almanya'da düzenlenen yarışmada 2., Teknofest'te ise İnsanlık Yararına Teknoloji Yarışması'nda birinci oldu.
TEKNOFEST BİR GENÇLİK DESTANIDIR
Bugün
Adana, gençlerimizin coşkusuyla maşallah bir başka güzel. Bugün burada Türkiye Yüzyılı'nın mimarı olacak genç yüreklerimiz, parlak zihinlerimiz var. Burada yarının Hezarfen Ahmet Çelebileri, Cezerileri, Ferganileri, Ali Kuşçuları, Aziz Sancarları var. Sizler, Türkiye'nin istikbali, aydınlık yarınlarısınız. Hayallerinizin peşinden gitmeyi asla bırakmayın. "Yapamazsınız, başaramazsınız" diyen zihni köleleştirilmiş, iradesi esir alınmış felaket tellallarına kulak asmayın. TEKNOFEST başkalarına muhtaç yaşamanın ülkemizin kaderi olmadığını bizlere çok net biçimde gösteriyor. TEKNOFEST, bir gençlik destanı ve teknoloji devrimidir. TEKNOFEST bereketli Anadolu topraklarında filizlenen idealist gençlerin güçlü sesidir. TEKNOFEST gençliği, vatanımızı güvende tutacak.
BOMBALARI TEMİN EDENLER DE DÖKÜLEN HER DAMLA KANA ORTAK
Kundaktaki
bebekleri dahi öldürmekten zevk alan bir cinnet hâliyle karşı karşıyayız. Tüm bu gerçeklere rağmen ne yazık ki Batılı güçler, bu katliam şebekesine silah, mühimmat, istihbarat ve diplomatik destek vermeyi sürdürüyor. Gazze'ye ve Lübnan'a yağan binlerce tonluk bombaların nereden geldiği, nerede üretildiği, kimler tarafından tedarik edildiği bellidir. Kimse kusura bakmasın, ama dökülen her damla kana, bombaları atanlar kadar o bombaları temin edenler de aynı derecede ortaktır.