Manisa'nın Akhisar ilçesinde Yılmaz A. eşi S.N.A.'yı 16 Ağustos'ta Şehit Teğmen Tahir Ün Caddesi'nde yumruk, tekme ve sopayla dövmüştü. Hamile olduğu öğrenilen kadını döven Yılmaz A. hakkında Akhisar polisi soruşturma başlattı. Şahıs emniyetteki işlemlerinin ardından sevk edildiği hâkimlikçe tutuklandı. Sosyal medyada ise dövme anına ait görüntüler kısa sürede yayıldı. O anlarda dövülen hamile kadının yardımına etraftaki vatandaşlardan bazılarının müdahale etmemesi Türkiye'de infiale de neden oldu ve tepkiyle karşılandı. SABAH, tepki çeken görüntüleri etik ve hukuki açıdan avukat Rezan Epözdemir'e değerlendirdi.
"ETİK AÇIDAN ASLA KABUL EDİLEBİLİR BİR DURUM DEĞİL"
Olayın etik ve hukuki boyutu olduğunu belirten Epözdemir, "Etik açıdan baktığımızda 'Toplumda bana dokunmayan yılan bin yaşasın!' felsefesi egemen olmuş. İnsanlar artık bu tür şiddet vakalarını ne yazık ki kanıtsamış ve içselleştirmiş. Yanı başında hamile bir kadının demir sopayla hunharca şiddet uygulayan birini gördüklerinde bile müdahale etmiyorlar. Adeta tepkisizlik, etkisizlik gibi toplumsal bir doku oluştu. İnsanlar ne yazık ki bu konularda çok kayıtsız ve duyarsızlar. Olağanmış kabul edip gerekli müdahaleyi yapmıyorlar. Bu çok tehlikeli. Etik açıdan asla kabul edilebilir bir durum değil" şeklinde konuştu.
"MEŞRU MÜDAFAA SALDIRANA KARŞI ORANTILI OLMALIDIR"
Epözdemir meselenin hukuki boyutu hakkında ise şunlara değindi: "Hukuki açıdan baktığımızda 25. maddede ceza sorununu ortadan kaldıran ya da azaltan sebepler başlığı altında bir meşru müdafaa yani toplumsal savunma kurumu vardır. Bu meşru müdafaa özetle kişinin kendisine ya da başkasına yönelmiş haksız bir saldırıya karşı o anki durum ve imkânlarla saldırı ile orantılı bir şekilde saldırıyı engellemek için işlenen fiildir. Bu bir hukuka uygunluk sebebi olarak kabul edilir. Buna göre saldırıyı defetmek için orantılı karşılıklı güç kullanan kimse meşru müdafaa hükümlerince gereğince cezalandırılmaktan kurtulur. Burası çok önemli. 27 maddede 'Maruz kaldığı haksız saldırının etkisi altında makul görülecek bir heyecan korku ve paniğe kapılarak meşru müdafaa sınırlarının aşılması halinde faile ceza verilmez' deniliyor. Meşru savunma için saldırının devam etmelidir ya da devam etmiyorsa kesin muhakkak olmalıdır ve saldırı haksız olmalıdır. Bu saldırı kişinin can ve mal güvenliğine yönelik olmalıdır. Savunmaya ilişkin şartlara gelince savunma zorunlu olmalıdır. Saldırı ile eş zamanlı olmalıdır. Ve meşru savunma saldırana karşı orantılı yapılmalıdır. Bu en fazla tartışılan kriter savunmanın orantılılığıdır. Söz gelimi kendisine yumruk atan birini silahla vurup öldüren kişi meşru müdafaa şartları gerçekleşmediği için yalnızca haksız tahrik indiriminden faydalanabilir. Eğer meşru savunmada savunma orantılı değilse meşru müdafaa hükümleri uygulanmaz."
"VATANDAŞLAR DEVREYE GİRİP SALDIRIYA KARŞI ORANTILI SAVUNMA YAPABİLİR"
Manisa'da yaşanan hamile kadının dövülme olayı esnasında vatandaşların hukuki açıdan müdahale edip etmeme hakkı olup olmadığı noktasında ise Epözdemir şunları belirtti: "Bu saydığım koşullar altında Türk Ceza Maddesi'nin 25. maddesini somut olaya uygularsak; hamile bir kadına karşı kocasının demir sopayla saldırısında vatandaşlar devreye girip saldırıya karşı orantılı savunma yapabilir. Çünkü meşru müdafaaya uygulanabilmesi için saldırının illaki kişinin kendisine yapılması gerekmez. Başkasının da can ve mal güvenliğine yönelik devam eden, tekrarı muhakkak olan bir saldırı varsa saldırı ile eş zamanlı olarak savunma yapılabilir. Savunma zorunlu olacak ve ölçülü olacak. Buradaki ölçülülükten kasıt şu buradaki faali yine sopa ve fiziki müdahale ile etkisiz hale getirebilecek iken vatandaşlar çıkıp silahla öldürürse uzuv kaybının sebebiyet verecek şekilde silahla yaralarsa meşru savunmada sınır aşılmış olur. Dolayısı ile burada orantılılık önemli. Siz bir başkasına yönelik saldırı da varsa onu engellemek yasal hakkınız. Meşru müdafaa hükümlerinden faydalanırsınız."