TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Yüksel, Türkiye'nin, UAD'deki "soykırım davasına" müdahillik başvurusuna ilişkin A Haber'e açıklamalarda bulundu.
TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Cüneyt Yüksel: İsrail hesap verecek
Yüksel'in açıklamalarından satır başları şu şekilde:
"İSRAİL KATLİAMLARININ HESABINI VERECEK"
"7 Ekim'den önce İsrail, büyük bir katliama bütün dünyanın gözü önünde maalesef imza attı buna imza atmaya da devam ediyor. Biz daha ilk andan itibaren İsrail'in Gazze'de işlemiş olduğu suçların; savaş suçları, insanlığa karşı olan suçlar ve soykırım suçu olduğunu söyledik. İsrail katliamların hesabını verecek. Özellikle 7 Ekim'den sonra Gazze'deki el-Ehli Baptist Hastanes'ni bombalamasıyla 500 sivilin öldürülmesi özellikle oradaki ölenlerin birçoğu çocuk ve kadındı. Biz bunun artık soykırım suçu olduğunu da beyan etmiştik.
"CUMHURBAŞKANIMIZIN LİDERLİĞİNDE HUKUK HEYETİ OLUŞTURDUK"
Şimdi 29 Aralık'ta Güney Afrika İsrail'e karşı soykırım davası açtı. Ve ilk günden itibaren biz bu açılan davayı yakından takip ettik. Ve sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde TBMM Başkanımızın da onuruyla birlikte bir hukuk heyeti oluşturduk. Bu heyette AB Türkiye Karma Parlamento Başkanımız İsmail Emrah Karayel ile birlikte ve Anayasa Komisyon üyemiz Denizli Milletvekili Cahit Özkan'la birlikte benim başkanlığını yaptığım bir hukuk heyeti ilk andan itibaren çalışmaya başladı. Bu davaya daha fazla nasıl katkı da bulunuruz ve özellikle müdahillik imkanından faydalanarak bütün teknik ve hukuki çalışmalarımızı uluslararası hukuk alanında Dışişleri Bakanlığımız ve Adalet Bakanlığımızla birlikte ve hukukçu kadrolarımızla birlikte başından beri çalışmaya başladık.
"YARIN TÜRKİYE SAATİ İLE 17.30'DA BAŞVURU DİLEKÇEMİZİ SUNACAĞIZ"
Artık bu çalışma nihayetinde sona erdi. 31 Mayıs'ta aslında resmi olarak Lahey Büyükelçiliğimiz tarafından UAD'de bir resmi notayla aslında bizim resmi olarak başvuracağımız da ilan etmiş olduk. Ama daha öncesinde de sayın Cumhurbaşkanımızla da bu davaya müdahil olacağımız ve hatta bizim gibi düşünen ülkelerle birlikte ki onlara da Türkiye öncülük etti. Bu davada bütün insanlığın yanında yer aldığımız Filistinlileri sonuna kadar haklı davasında savunacağımız söyleyerek nihayetinde bu çalışmalar tamamlandı. Yarın Türkiye saati ile 17.30, Lahey saati ile 15.30'da Uluslararası Adalet Divanı'na giderek artık başvuru dilekçemizi oraya sunacağız.
SÜREÇ NASIL İŞLEYECEK?
Bugüne kadar müdahillik 6 ülke bizimle birlikte 7 ülke olmuş olacak ama bu ülkelerin sayısının artacağını tahmin ediyorum. Bunlar içerinde Kolombiya, Meksika, Filistin, Libya ve İspanya müdahillik başvurusunda bulunmuştu. Türkiye ise en kapsamlı çalışmayı içeren ve delileri ile birlikte bu müdahillik başvurusunu yapıyor. Bundan sonraki süreç tabi mahkemenin bir ara karar vermesi gerekiyor. Aslında mahkeme daha önce bir karar açıkladı. Bu kararda da ilk baştan Güney Afrika'nın dilekçesinin 29 Ekim 2024 tarihinde yani bu sene verebileceğini ve 28 Temmuz 2025 tarihinde de İsrail'in karşı dilekçesini alacağını ilan etmişti. Şimdi teknik olarak müdahillik başvurusu yine mahkemenin almış olduğu bir karar neticesinde o tarihin sonuna kadar yapılıyor. Fakat mahkeme bir ara karala bu tarihleri beklemeden bir değerlendirme yapıp ülkelerin bu müdahillik başvurusunu değerlendirecek. Ve kabul edip etmeyeceğini açıklayacak ama bizim tahminimiz biz UAD'nin 63. Maddesinden başvurduk.
İSRAİL'İN ORADA HUKUKEN İŞGALCİ OLDUĞUNU TEYİT EDİYOR"
Zaten mahkeme kendisi ülkelere böyle bir davet çıkartıyor. Böyle bir dava var ve soykırım sözleşmesine ilişkin beyanların olup olmadığını soruyor. Türkiye'de zaten başından beri bu soykırım davasına müdahil olacağını ilan etmişti. Bundan sonra Türkiye aslında artık Filistin'in bu haklı davasını sonuna kadar savunacak. Biz şuna inanıyoruz Filistin devleti kurulana kadar Filistinliler özgür olana kadar bu davanın arakasında olacağız. Mutlaka İsrail bu yapmış olduğu soykırım suçundan bugüne kadar 40 bin sivilin öldürülmesine kadar tüm katliamlarının hesabını verecek. Zaten UAD geçtiğimiz günlerde de danışma görüşü kararını ilan etmişti. O danışma görüşü kararında da İsrail'in orada hukuken işgalci olduğunu teyit ediyor.
"İSRAİL SOYKIRIM SUÇUNDAN CEZALANDIRILIP YARGILANACAKTIR"
Bizde şunu söylüyoruz zaten 7 Ekim kendiliğinden olmadı. Gazze'de 76 yıldır tam bir abluka var. Şimdi soykırım sözleşmesine baktığınızda şu şartlar aranıyor. Birincisi insanları öldürülmesi bu var mı? Var, 40 bin sivil insan öldürüldü. İkinci burada koruna bir grubun olup olmadığına bakılıyor. Bu var mı var. Gazellilerin orada korun grup olarak bulunması. Üçüncüsü de soykırım kastının olup olmaması. Şimdi soykırım kastını da biz İsrail Başbakanı Netanyahu'nun açıklamalarında özellikle Filistinlileri insansızlaştırması bütün bu nitelemeleri ile birlikte soykırım kastının olduğu da çok açık ve net bir şekilde görüyoruz. Ben inanıyorum ki İsrail soykırım suçundan cezalandırılıp yargılanacaktır."