Başkan Erdoğan, AK Parti İnsan Hakları Başkanlığınca parti genel merkezinde düzenlenen İnsan Hakları Eğitim Programı'nda yaptığı konuştu:
Eğitim programı insan haklarıyla ilgili bilincin artmasına ve bu alanda AK Parti'nin başarılarla dolu tarihinin daha iyi anlaşılmasına katkı yapacak. İinsan hakları fikrinin muhafazası, geliştirilmesi ve saldırılar karşısında korunması toplumsal barışın teminatı.
(Dünyada) İnsan hakları, demokrasi, hukuk ve küresel adalet gibi asırların birikimi olan kavramların içi boşaltıldı, yıpratıldı, itibar ve güven kaybına uğratıldı. İnsanlığın çok acı tecrübeler sonrasında inşa ettiği kural temelli sistemin yıkılışına hep birlikte şahitlik ediyoruz. Buna mukabil, bu kötü gidişatı tersine çevirecek adımlar da atılmıyor. Ne Srebrenitsa Soykırımı'ndan ne Irak'ın işgalinden ne Suriye ihtilafından ne de Rusya-Ukrayna Savaşı'ndan maalesef gerekli dersler çıkarılmadı. Küresel sistemi adalet eksenli revize edecek, yaşam hakkı dahil hak ihlallerinin önüne geçecek hiçbir çaba gösterilmedi. Bu kayıtsızlık karşısında patlak veren her kriz, bir öncekini maalesef aratmıştır.
İsrail'i eleştiren basit bir cümleyi bile kendilerine hakaret sayıyorlar. Dijital faşizmle karşı karşıyayız. Her türlü ahlaksızlığı ve terör örgütü destekçiliğini özgürlük parantezine alıp teşvik eden sosyal medya şirketleri, Filistin halkının kahraman evlatlarına, direnişine açıkça savaş açmıştır. Sosyal medya şirketlerinin mafya gibi davrandıklarına şahit ediyoruz. Uyarılarımıza rağmen tüm terör örgütleri bu mecralarda istedikleri gibi at koşturuyorlar. Suç ve terör şebekeleri istedikleri propagandayı yapıyor.
BEDELİ NE OLURSA OLSUN HAKİKATİ HAYKIRACAĞIZ
Herkese yaptıkları gibi antisemitik yaftası vurarak belki bizi susturmaya çalışacaklar. Ne yaparlarsa yapsınlar, bugüne kadar zulüm karşısında susan dilsiz şeytanlardan olmadık ve bundan sonra da olmayacağız. İnsanlığımızın sınandığı bu zor zamanlarda konuşmayı, hakkı ve hakikati haykırmayı, Filistin halkına karşı görevimiz olarak görüyoruz. Biz dünyanın gözlerinin Filistin'e döndüğü bir günde birilerine şirin gözükme peşinde değiliz. Bedeli ne olursa olsun, ne kadar ağır olursa olsun hakkı tutup kaldırmanın derdindeyiz. Filistin sınavından hem şahsen hem de ülke ve millet olarak alnımızın akıyla çıkmanın samimi gayreti içindeyiz. Kim ne derse desin soykırımcıların olması gereken yer meclis kürsüleri değil, suçların hesabını verdikleri mahkeme salonlarıdır.
KAYPAK MUHALEFET ÖZGÜRLÜK BÖYLE OLMAZ!
BURADA şirketlerin tavrı kadar rahatsız edici bir diğer durum ülkemizdeki muhalefetin kaypak tutumu. Türkiye egemenlik hakları çerçevesinde bir adım atıyor, ancak şirketlerden önce meselenin öncesine arkasına bakmadan 'biz bundan nasıl menfaat sağlarız' diyen muhalefet partileri ayağa kalkıyor. Bu platformların ayyuka çıkan sansürcülüğü, bunların karşısında kağıttan kaplana dönüşenler ülkemizi tenkit etme konusunda aslana dönüşüyorlar. Özgürlükleri savunmak böyle olmaz. Sosyal medya platformlarının rezilliklerini eleştirmeyenler, estirdikleri faşizme laf etmeyenler, Türkiye'yi Batılılara şikayet sırasına giriyor. Asıl sansürcülük bu rezilliklere ses çıkarmamaktır. Batı'dan çok Batı'cı, İsrail'den çok İsrail'ci olanların tek gayesi sahiplerine şirinlik yapmaktır. Mücadelemizi bunların efendilerine karşı yürüttük. Sosyal medya toplum mühendisliği projeleri çin kullanılmaktadır.
KÜRESEL SİSTEM İFLAS BAYRAĞINI ÇEKTİ
Gazze kriziyle beraber küresel sistem iflas bayrağını çekmiştir. Gazze tüm dünyada maskeleri indirmiş, hakikatin üzerindeki perdeleri kaldırmış, on yıllardır örnek gösterilen kurumların içinin ne kadar kof olduğunu apaçık ortaya koymuştur. Her gün bir yenisi eklenen katliam görüntülerine bakmaya can dayanmıyor. Giderek zalimleşen, şımaran, azgınlaştıkça azgınlaşan bir haydut devlet, avuç içi kadar toprak parçasına sıkıştırdığı 2.3 milyon insana karşı 300 gündür barbarlığın her türlüsünü sergiliyor. Normalde insanlığı ayağa kaldırması gereken bu zulüm karşısında Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinden çıt yok. Yasak savma kabilinden güya bir karar aldılar ama uygulamak için kıllarını dahi kıpırdatmadılar. Batılı ülkeler İsrail'in soykırım politikasının suç ortağı. Netanyahu yönetiminde daha fazla çocuk öldürsün diye silah ve istihbarat dahil her türlü desteği sağlıyorlar. Bu desteklerini de gizleme gereği duymadan, katilleri avuçları şişinceye kadar alkışlayarak alenen gösteriyorlar. Nasıl bundan 85 sene önce Hitler'in Nazi Parlamentosu Reichstag'ta yaptığı soykırım konuşmasını heyecanla alkışlayanlar tarihe isimlerini utançla yazdırdıysa günümüzün Hitler'i Netanyahu'nun yalanlarını ayakta alkışlayanlar da aynı şekilde ellerine yapışan o kara lekeyi ömür boyu temizleyemeyecek. Haniye'nin şehit edilmesi ABD'deki alkış sahnesinden bağımsız değildir.