Gazi Eyüp Gürlevük (54), Türk milletinin haysiyetini ve şerefini müdafaa ve muhafaza ettiği 15 Temmuz 2016'da arkadaşıyla Tarlabaşı'nda çay içtiği esnada Taksim yönünde koşuşturan vatandaşları görünce darbe girişiminden haberdar oldu. Gürlevük, hiç tereddüt etmeden vatandaşların arasına katılarak Taksim Anıtı'nı kapatan FETÖ'cülerle mücadele etti. Medya kuruluşlarının kuşatıldığı bilgisini alınca en önde TRT Harbiye binasına yöneldi. Üzerlerine ateş açıldığını belirten Gürlevük, "Ara sokaklardan TRT'nin bulunduğu yere geldik. Sıktıkları kurşunlar nedeniyle yaralanan polisin yerde yattığını görünce yolun karşısına geçtim. Korkuluklardan atlayıp yerde yatan polisi çıkarmak isterken ağaçların arkasında saklanan hainler ortaya çıktı. Yaralı polisi kurtarmak için gelenleri adeta keklik gibi avlıyorlardı. Bunlardan biri de ben oldum. Beni vurmak yerine aralarına alarak adeta haşat ettiler. Asker botlarıyla yüzüme, koluma ve kaburgalarıma seri tekmeler. Orada kan revan içerisinde bayılmışım. Gözümü açtığımda hastanedeydim" dedi. Gürlevük, "Sonradan FETÖ'den ihraç edildiğini öğrendiğim bir doktor, burnumdan akan kanı durdurmak için beynime kadar çubuk soktu. Doktorun odadan çıkmasını fırsat bilen hemşire, 'Abi çabuk kaç buradan' dedi. Evime gittim. Sonra bir dizi operasyon geçirdim. Vücudumda ameliyat izlerini taşıyorum. 15 Temmuz sadece bir darbe girişimi değildi. İhanet şebekelerinin bir bütün halde başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere vatanımıza, bayrağımıza, ezanımıza yönelik işgal girişimiydi. Benim için vatan nöbeti 15 Temmuz'da başladı" dedi.