15
Temmuz hain darbe girişiminin yaşandığı gecede hafızalara kazınan fotoğraflardan biri de dönemin Adalet Bakanı, TBMM Başkanvekili Bekir Bozdağ'ın Genel Kurul kürsüsündeki o "ölümüne" konuşmasıydı! FETÖ'cü hainler Meclis'i bombalarken konuşmasına hiç ara vermeden devam eden Bozdağ, "o karanlık gece"yi ve yaşadıklarını SABAH'a anlattı:
-
NEREDE ÖĞRENDİ: Yıldırım Beyazıt Üniversitesi'nde mezuniyet törenine katılıp eve geldim. Hanım ve çocuklar memlekette oldukları için kimse yoktu. Bir süre sonra telefonlar gelmeye başladı, açtım. Boğaz Köprüsü kapatılmış, savaş uçakları alçaktan uçuyor... Hemen Cumhurbaşkanımızı, Başbakanımızı, bakanlarımızı aradım.
-
TÜRKİYE MEYDANLARA İNDİ: Cumhurbaşkanımızın çağrısından sonra sokaklar, meydanlar doldu. Cumhurbaşkanımız ailesiyle beraber her türlü ölüm riskini de göze alarak İstanbul'a uçtu. Böyle ölmeyi göze alan bir lider olursanız halk da sizin arkanızdan koşar. Atatürk'ün arkasından koştu, memleket işgal altındaydı. O gece de Cumhurbaşkanımız bir benzerini yaptı. Bir darbeyi, işgal planını durdurdu.
-
NOBEL ALIRDI: Cumhurbaşkanımızın demokrasiye sahip çıkması bana göre Türk ve dünya demokrasi tarihinin en şerefli ve önemli örneğidir. Bugün Bolivya gibi birçok ülke bunu örnek aldı. Türk milleti ve Cumhurbaşkanımız değil de başkası olsaydı Birleşmiş Milletler'den tutun da AB'ye kadar verilmedik madalya, nişan bırakmazlardı. Nobel Ödülü'nü de alırdı.
-
TANKLARIN ÜSTÜNE ÇIKALIM: Oğlumla birlikte dışarı çıktık. İlk dakikalarda, 'Darbeciler peşimizde olabilir' düşüncesiyle sürekli hareket halindeydik. Derken, eski milletvekili arkadaşımız Halil Özyolcu'nun bürosuna gittik. Orada, 'Tankların üstüne çıkalım, halkla beraber bu alçaklara karşı mücadele edelim' dedim. Sonra halk zarar görür düşüncesiyle Meclis'e gittik. Genel Kurul'a geldiğimde TBMM Başkanımız İsmail Kahraman hem oturumu hem de o andaki krizi yönetiyordu. Bazı milletvekili arkadaşlar, gazeteciler, danışmanlar da Genel Kurul salonu içerisindeydi.
-
KÜRSÜDEYKEN BOMBA ATILDI: Genel Kurul'da konuşmak için söz aldım, kürsüye çıktım. Ne kadar süre geçti bilmiyorum, çok büyük bir patlama oldu. Alçaklara 'korktular' dedirtmemek için konuşmamı kesmedim. Öleceksek de ayakta ölmemiz lazım. 'Sığınağa inelim' diyenler oldu. 'Alçaklardan korkup Meclis'i kapattılar denirse halk sokağa gelmez. Bize düşen burada ölmektir. Meclis'i kapatmayın' dedim. Başkan sağ olsun Genel Kurul'u kapatmadı. Konuşmama devam ederken ikinci bomba geldi. Ortalık toz, duman. Ben konuşmamı yine kesmedim.
-
SAĞ TESLİM OLMAYACAKTIM: O gece eğer bu FETÖ'cü alçak teröristler bize ulaşmış olsaydı, beni sağ teslim alamayacaklardı. Kafama koymuştum şehit olmayı. 'İnşallah bugün şehitlik nasip olur da kilometreyi sıfırlar, Rabbimin huzuruna öyle çıkarım' demiştim. O yüzden Genel Kurul'daki konuşmam da ondan sonra yaptığım her şey de bu duygu ile yapılmıştır, hiçbiri hesaplı değildir. Araba ile sokaklarda dolaşırken birçok araç şehrin dışına doğru gidiyordu. Böyle bir durumda herkesin destek vermesi gerekir oysa. Ama şehre gelen araç konvoyu da gördük. O gelenleri görünce de umutlandım.
EŞİMDEN HELALLİK İSTEYEMEDİM
Bozdağ gecenin en hüzünlü dakikalarını bugün bile gözleri dolu dolu anlattı: "Televizyonlar haberleri veriyor. Bu sırada bizim 'Hanımefendi' de beni arıyor sürekli, telefonu açmıyorum. 'Bu gece bize bir şey olabilir, ölebiliriz' de belki. Hanımdan 'helallik istesem mi, istemesem mi' diye aklımdan geçirdim. Üzülmesin diye helallik isteyemedim. Aslında çok niyetlendim, 'Çocuklar sana emanet' falan diyeyim diye. Fakat büyük oğlum arabayı sürünce, onun da morali bozulmasın diye bir şey demedim. Sonra açtım telefonu, 'Bir şey yok sen merak etme' deyip kapattım.