Oktay, toplantının açılışında yaptığı konuşmada, Türkiye'nin çevresindeki risk ve tehditlerin azalmadığını hatta bazılarının da büyüyerek devam ettiğini söyledi.
Bunun en çarpıcı örneğinin Gazze'de yaşandığına dikkati çeken Oktay, İsrail'in saldırılarında şimdiye kadar 38 binden fazla masum sivilin hayatını kaybettiğini belirtti.
Türkiye'nin bu kriz konusunda en başından beri izlediği ilkeli ve açık tutumunda bir değişiklik olmadığına işaret eden Oktay, "İlk günden beri nereden ve hangi gerekçeyle gelirse gelsin masum sivillere yönelik her türlü saldırı, şiddet ve eziyetin karşısında olduk, olmaya devam edeceğiz. İsrail'in ve sivillere yönelik saldırıların sorumlusu olan İsrailli yöneticilerin adalet önünde hesap vermesi gerektiğini savunduk. Sorunun asıl sebebinin İsrail'in on yıllardır devam eden ve giderek genişleyen işgal ve baskısı olduğunu özellikle ifade ettik. Hem Filistin hem de İsrail için kalıcı barış ve istikrarı sağlamalarının tek yolunun iki devletli çözümün derhal uygulanmasını olduğunu savunduk. İsrail'in saldırganlığı karşısında durulmadığı takdirde çatışmanın bölgemize ve hatta daha da geniş bölgelere yayılabileceğini her ortamda ve her fırsatta anlattık." diye konuştu.
Oktay, İsrail'in dünya kamuoyunun tepkisini aldığını, İsrail ve yöneticilerinin soykırım suçuyla yargılandığını, iki devletli çözüme olan uluslararası desteğin arttığını kaydetti.
Bunlara rağmen İsrail hükümetinin saldırganlıktan vazgeçmediğini dile getiren Oktay, "Şimdi de Lübnan'a yönelik saldırı hazırlığı içerisinde olduğu herkesin malumudur. İsrail artık akıl ve mantıkla değil, başındakilerin iktidarını koruma telaşıyla yönetilen bir ülkeye dönüşmüş durumda. Ümit ederiz verdikleri destekle İsrail'in bu tavrının devamını sağlayan ülkelerde aklı selim yola dönerler." şeklinde konuştu.
FETÖ'nün hain darbe girişiminin üzerinden 8 yıl geçtiğini anımsatan Oktay, FETÖ ile mücadelenin kararlılıkla devam ettiğini vurguladı. Kıbrıs sorununa da değinen Oktay, Türkiye'nin her zaman KKTC'nin ve adadaki Türklerin yanında olacağını belirtti.
12 KANUN TEKLİFİ KABUL EDİLDİ
Daha sonra uluslararası anlaşmaların onaylanmasının uygun bulunmasına dair kanun tekliflerinin görüşmelerine geçildi.
Kabul edilen kanun teklifleri şöyle:
- Türkiye ile Katar Devleti Hükümeti Arasında Cezai Konularda Adli Yardımlaşma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi,
- Türkiye ile Birleşmiş Milletler Cinsiyet Eşitliği ve Kadının Güçlendirilmesi Birimi ("BM Kadın") Arasında Ankara'da BM Kadın Ülke Ofisi Kurulmasına İlişkin Mektup Teatisi Yoluyla Yapılan Ev Sahibi Ülke Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi,
- Türkiye ile Uruguay Doğu Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunmasına İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi,
- Türkiye ile Bolivarcı Venezuela Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunmasına İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi,
- Türkiye ile Litvanya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunmasına İlişkin Anlaşmanın Notalarla Birlikte Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi,
- Türkiye ile Tunus Cumhuriyeti Arasında Serbest Ticaret Alanı Tesis Eden Ortaklık Anlaşması ile Kurulan Türkiye-Tunus Ortaklık Konseyinin 1/2023 Sayılı Kararının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi,
- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Türk Yatırım Fonu Arasında Ev Sahibi Ülke Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi,
- Türkiye ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Sağlık ve Tıp Bilimleri Alanlarında İş Birliğine Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi,
- Türkiye ile Kenya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Mali ve Teknik İş Birliğine İlişkin Çerçeve Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi,
- Türkiye ile Sierra Leone Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Askeri Çerçeve Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi,
- Türkiye ile Mozambik Cumhuriyeti Arasında Askeri Çerçeve Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi,
- Türkiye ile Uganda Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Askeri Eğitim İş Birliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi.
GÖRÜŞMELERDEN
Görüşmeler sırasında Dışişleri Bakan Yardımcısı Burhanettin Duran ve ilgili bürokratlar milletvekillerinin sorularını cevapladı.
Savunma Sanayii Başkan Yardımcısı Mustafa Murat Şeker, savunma sanayii alanında yapılan anlaşmalarla ilgili Dışişleri Bakanlığı, Milli Savunma Bakanlığı ve Genelkurmay Başkanlığı başta olmak üzere ilgili birimlerin görüşlerini aldıktan sonra hareket ettiklerini söyledi.
Ortak üretim, teknoloji transferi gibi konuları hassasiyetle değerlendirdiklerini vurgulayan Şeker, şöyle konuştu:
"Ürünün hassasiyeti bizler için çok önemli. İhracata söz konusu olan ürün bazen çok basit bir ürün olabiliyor. Diyelim ki bir balistik koruyucu yelek ya da bir kask ihraç edeceğiz, bunlar çok önemli şeyler değil. Bunlarla ilgili çok rahat bir şekilde izinler veriyoruz ama hassas bir ürünümüz ihracat edilecekse orada çok detaylı çalışmalar yapılıyor. Yani isteyen firma istediği yere, kişiye, ülkeye silahı kendi başına satma yetkisi yok, satamaz. Bir ülkede üretim yahut da teknoloji transferi söz konusuysa bunlar da ayrıca değerlendiriliyor. Bununla ilgili izinler de ayrıca veriliyor.
Eğer elektronik harp sistemi satılacaksa, ilgili ülkenin bize olan yakınlığına göre hareket ediyoruz. O ülkeye silahlı kuvvetlerimize verdiğimiz ürünün aynısını vermiyoruz. Bu, temel kuralımız ama muhatap olduğumuz ülkenin dostluk seviyesine göre, onlara belki sahip olduğumuz kabiliyetin bir tık altını, biraz daha azaltılmış̧ bir kabiliyetini veriyoruz. Bazen çok hassas ürünleri sattıktan sonra o ülkenin bu ürünü üçüncü ülkeye satışını yapmayacağına ilişkin taahhüdü de bizler için yeterli olmayabiliyor."
TERÖR ÖRGÜTLERİNİN TÜRKİYE'YE KARŞI KULLANDIĞI SİLAHLAR
Dışişleri Bakan Yardımcısı Burhanettin Duran da ABD, AB üyesi ülkeler ve Rusya'nın ürettiği silahların Türkiye'ye karşı terör örgütlerince kullanıldığını, bu konuda Dışişleri Bakanlığının nasıl bir tavır aldığına ilişkin soruya şu cevabı verdi:
"Türkiye'ye karşı kullanılan silahlarla ilgili konuyu yakından takip ediyoruz. Bu tür silahlar tespit edildiğinde ilgili ülkelerin temsilcileri davet edilerek bunlardan açıklama istiyoruz. Bu silahlar tespit edilse bile bu süreçte farklı mazeretlerle de karşılaşıyoruz. Muhataplarımız daha net, somut tutanaklarla gösterdiğimiz durumlarda 'bunların çalındığını, kendilerinin satmadığını' söyleyerek birtakım bahaneler üretiyorlar. Muhataplarımız bahaneler üretmiş̧ olsalar bile konunu tarafımızdan yakın bir şekilde takip edildiğini biliyorlar ve biz de takipçisi oluyoruz."
Türkiye'nin sattığı savunma sanayisi ürünlerine ilişkin çıkan haberlerin dezenformasyon amaçlı olduğunu vurgulayan Duran, "Ülke ismi vermek istemiyorum ama bizimle rekabet halinde olan bazı ülkelerin özellikle bunu çok kullandıklarını görüyoruz. Bizim temin ettiğimiz savunma sanayisi silahlarının uluslararası kurallar ve angajman kurallarına dikkat edilmesi yönünde satış̧ sözleşmelerimizde çok açık hükümler mevcuttur ve bunu teyit altına alıyoruz." dedi.