Kabine toplantısı Başkan Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında dün Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde gerçekleşti. 2 saat 40 dakika süren toplantının ardından millete seslenen Başkan Erdoğan şu önemli mesajları verdi:
OYUNU KİMİN YAZDIĞINI ÇOK İYİ BİLİYORUZ: Kayseri'de son derece iğrenç, rezil bir taciz vakası üzerinden aynı kaos planı tezgahlandı. Bu oyunun ikinci perdesi ise Suriye'nin kuzeyinde bulunan Türk çıkarlarına ve varlığına yönelik sahnelendi. Bölücü terör örgütü artıkları ve işbirlikçiler eliyle kotarılan bu oyunu kimin yazdığını, bunlara kimlerin figüranlık yaptığını çok çok iyi biliyoruz. Ne biz, ne milletimiz, ne de Suriyeli kardeşlerimiz, bu sinsi tuzağa düşeceğiz.
ELLERİ KIRMASINI BİLİRİZ: Nefret söylemlerine, faşizme, ırkçı vandallığa ve provokasyonlara boyun eğmeyeceğimizi burada tekrar altını çizerek söylemek istiyorum. Bayrağımıza uzanan mülevves elleri kırmasını bildiğimiz gibi, ülkemize sığınan mazlumlara uzanan elleri de kırmasını biliriz. Kimse kendini polisin, hâkimin, devletin yerine koyamaz. Kayseri'deki olaylar sonrasında ortalığı yakıp yıkan, polisimize saldıran, işyerleri ve evlere zarar veren 474 provokatör gözaltına alındı. Suriye Milli Ordusu ve güvenlik kuvvetlerimiz, Suriye'nin kuzeyindeki kışkırtmalara gerekli müdahalelerde bulundu. Suriye Geçici Hükümeti şanlı bayrağımıza yönelik saldırıları lanetlediğini en sert biçimde kamuoyuna ilan etti.
KİRLİ ELLERİ ORTAYA ÇIKARACAĞIZ: Fitne teşebbüsleri bir kez daha boşa çıktı. İstihbarat birimlerimiz, sınırın öte tarafındaki ortaklarıyla birlikte çok titiz bir çalışma yürütüyor. Hangi kirli ellerin bu işlerin arkasında olduğunu ortaya çıkaracağız.
RAHATSIZ ETMEYİ SÜRDÜRECEĞİZ: Türkiye'nin Suriye'deki mevcudiyeti "teröristan" kurma planlarının önündeki en büyük bariyerdir. Çok iyi biliyoruz ki; "böl-parçala-yönet" anlayışıyla coğrafyamızı lime lime eden emperyalistler bundan rahatsızdır. Onları rahatsız etmeyi sürdüreceğiz. Silahlarının namlusu ülkemize çevrili eli kanlı caniler orada var oldukça; biz de ülkemizin ve milletimizin güvenliğini sağlamaya devam edeceğiz. Bölücü terör tehdidi ortadan kalkınca, biz de üzerimize düşeni yaparız.
TRİBÜNDEN SEYRETMEYİZ: Bırakın tehdidin boyutunun azalmasını, terör örgütü her gün yeni bir provokasyona girişirken, kimse bizden gelişmeleri tribünden seyretmemizi beklemesin. Bizim kimsenin toprağında, egemenliğinde de gözümüz yok. Yalnızca bölücü niyetlere karşı vatanımızı koruyoruz ve koruyacağız. Türkiye, bugün Gazze krizinde verdiği başarılı imtihanı, son 13 yıldır Suriye meselesinde de verdi.
670 BİN KİŞİ GERİ DÖNDÜ: En zor günlerinde "Suriyeli Muhacirlere Ensar" olmanın onurunu, göğsümüzde bir şeref madalyası olarak iftiharla taşıyacağız. Buna gölge düşürecek, 13 yıldır ülkemizin şefkat şemsiyesi altında olan mazlumları sıkıntıya sokacak hiçbir eyleme girişmeyiz. Suriye'nin kuzeyinde, bölücü terörden arındırdığımız yerleşim yerlerine 670 bin kişi geri döndü. Katar'ın da desteğiyle hayata geçirdiğimiz konut projeleri tamamlandığında bu sayıya 1 milyon kişi daha eklenecek... Suriye'de huzur ortamı güçlendikçe, geri dönüşler de artacak. Sığınmacılar konusunu önyargılar ve korkular temelinde değil, ülkemizin ve ekonomimizin gerçekleri temelinde akıllı, insani, vicdani bir çerçevede çözüme kavuşturacağız.
CANİNİN İŞGAL POLİTİKASI DEVAM EDECEK: 7 Ekim'den bu yana İsrail'in Gazze'de gerçekleştirdiği soykırıma varan katliamlar, yine bizlerin yüreğini yakıyor. Batı dünyası destek verdikçe, İslam alemi de sessiz kaldıkça, Netanyahu denilen caninin, tüm bölgemizi ateşe sürükleme pahasına, işgal politikasına devam edeceği anlaşılıyor.
YENİ BAKANLARI KUTLADI
Toplantıya, yeni atanan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakan Murat Kurum ile Sağlık Bakanlığı görevini yürütecek Kemal Memişoğlu da katıldı. İki bakanı kutlayan Başkan Erdoğan, "Her iki bakanımızın da seleflerinden aldığı hizmet bayrağını çok daha ileriye taşıyacaklarına yürekten inanıyorum" dedi.
KARŞIMIZDA BİR KATİL VAR: Karşımızda "devlet adamı" vasfının asgari şartlarını dahi taşımayan, gözü dönmüş, ihtiraslarının esiri olmuş, aklını, vicdanını kaybetmiş bir katil var. Masumların kanından beslenen bu zalim, siyasi ömrünü uzatmak adına kendi vatandaşlarının güvenliğini dahi hiçe sayıyor. Netanyahu yönetimi altındaki İsrail saldırganlığı durdurulmadıkça, Türkiye dahil bölgemizdeki hiçbir devlet kendini emniyette hissedemez. Ankara'nın güvenliğini Gazze'nin, Kudüs'ün, Ramallah'ın, Beyrut'un, Amman'ın, Bağdat'ın huzur ve güvenliğinden ayrı göremeyiz. Türkiye olarak güvenlik önceliklerimizi buna göre tayin ve tespit ediyoruz.
ÇİFTÇİNİN MAĞDUR EDİLMESİNE MÜSAADE ETMEYİZ: Çiftçi kardeşlerimizin alın terlerinin hakkını daima vermeye çalıştık. 21 yılda 1 trilyon 364 milyar lira tarım desteği verdik. 2024'te 56 milyar lira destek ödemesi yaptık. Buğday fiyatlarında ise dünya piyasasının bir hayli üstündeyiz. Toprak Mahsulleri Ofisimiz, alımla ilgili süreçleri titizlikle yürütüyor. Ofis, hububat teslim eden üreticilerimizin ödemelerine başladı. İlk etapta 6 Haziran'a kadar ürün verenlerin ödemeleri hesaplarına yatırıldı. Milletin efendisi çiftçimizin mağdur edilmesine müsaade etmeyiz.
ERKEN SEÇİM TARTIŞMALARI SEÇMENE HÜRMETSİZLİKTİR
Tarihimizde, sandıkta tezahür eden iradeyi yok sayanların olduğu ülkemizin bir gerçeği. Bunu kimi zaman sandığın itibarına gölge düşürerek, seçmene hürmetsizlik ederek, milletin kararını tanımayarak, saplasamanı karıştırmaya cüret ederek yaptılar. Son dönemde bu kibirli tavrın, seçmen iradesini yok sayma aymazlığının tekrar nüksettiğini görmekteyiz. Gündeme taşınmak istenen "erken seçim" tartışmalarına bu zaviyeden bakılması gerektiği kanaatindeyiz. Bu tartışmalar, muhalefet bünyesinde giderek kızışan "iç savaşın" dışa yansımalarından ibarettir. Yeni hükümet sisteminde "erken seçim" diye bir kavram yok. Bunun yerine, Cumhurbaşkanı ve Meclis'in "seçimlerin yenilenmesi" kararı alması vardır. Hiçbir temeli olmayan, bu tarz sahte gündemlerle muhalefet kendi içindeki "bilek güreşini" perdelemeye çalışmaktadır. Muhalefet iç hesaplaşmasını ülkeye, millete ve ekonomiye zarar verecek şekilde yürütmemeli. Önümüzde, Parlamento'da ve Cumhurbaşkanlığında 4 yıllık, yerel yönetimlerde de 5 yıllık seçimsiz bir dönem var. Her biri altın değerinde olan 4 yıllık süreyi en verimli şekilde kullanmaya bakıyoruz. Bölgemizde her gün yeni bir kriz ve çatışma patlak verirken, Dünya, büyük bir belirsizlik girdabında sürüklenirken, ülkemizin ve milletimizin çözülmesi gereken bunca meselesi varken; sırf eski ve yeni takım arkadaşlarına "çalım atmak" için bu tür tartışmalara meyledilmesini doğru bulmuyoruz.