MHP lideri Bahçeli, TBMM'de partisinin grup toplantısında konuştu. Geçmişteki bütün toplantılarda ayakta konuşan Bahçeli, toplantı öncesi tansiyonunun düşmesi nedeniyle oturarak konuştu. Yaklaşık 15 dakika geç başlayan toplantıda Bahçeli, konuşma metnini de prompter yerine önündeki kağıttan okudu. Bahçeli, bugün Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin 28'inci Yasama Dönemi 2'nci Yasama yılının son grup toplantısını yaptıklarını belirterek, "1 Temmuz 2024 tarihinden sonra, Meclis tatile giresiye kadar, değerli milletvekillerimiz genel kurul ve komisyon çalışmalarına aktif olarak iştirak edecekler, geri kalan zamanlarını da seçim çevrelerinde geçireceklerdir" dedi.
MHP Lideri Bahçeli: "Cumhur ittifakı Türk milletinin ruh köküdür" | Video
'HİÇBİR TÜRK VATANDAŞI BÖYLESİ BİR YANLIŞIN İÇİNDE OLAMAZ'
Ardından 20 Haziran'da Diyarbakır'ın Çınar ilçesiyle Mardin'in Mazıdağı ilçesi arasında çıkan yangına değinen Bahçeli, adli soruşturmanın devam ettiğini ve yangının çıkış nedenlerinin kuşkusuz tespit edileceğini belirterek, "Bu konuda biraz sabırlı olmak lazımdır. Anız yangınını bahane ederek potansiyel nefretlerini dışa vuran, kinlerini deşifre eden her kim ya da kimler varsa tescilli Türkiye muhalifi ve milli birlik muarızıdır. Diyarbakır Barosu'nun 22 Haziran'da yaptığı açıklamada, sosyal medya aracılığıyla Kürt kökenli kardeşlerimize hakaret ve nefret içerikli paylaşımlarda bulunanlar hakkında suç duyurusunda bulunulduğu ifade edilmiştir. Hiçbir Türk vatandaşı böylesi bir fahiş ve feci yanlışın içinde olamaz. Hiçbir sağduyu ve vicdan sahibi Türk vatandaşı bu tip ayırıcı ve bölücü bir komplonun kıyısında köşesinde, yanında yöresinde yer alamaz. Sosyal medyada tedavüle sokulan kara kampanyanın, müfteri ve müfsit ifadelerin failleri bu milletin zaten evladı olarak görülemez. Ancak Diyarbakır Barosu'nun sivri ve sipariş açıklamasıyla hangi emel ve hedefleri canlı tutmak istediği de gözden uzak tutulamaz. Anız yangınını fırsat bilip, bin yıllık kardeşliğimizi ateş altına almak isteyen provokatörler az çok bellidir, fakat onların şirret oyunlarını bozmak ise hepimize düşen milli bir ödevdir. Kaldı ki bugüne kadar ağaçların, orman canlılarının, doğal güzelliklerin nasıl yakıldığını, nefes borumuz olan yeşil alanların nasıl küle dönüştürüldüğünü ve bunların müsebbiplerinin kimler olduğunu sanıyorum bilmeyen, duymayan ve tanımayan yoktur" dedi.
'CUMHUR İTTİFAKI, TÜRK MİLLETİNİN RUH KÖKÜDÜR'
Dünyada her gün 3'üncü Dünya Savaşı'yla ilgili yeni alarm zilleri çaldığını vurgulayan Bahçeli, Türkiye'nin her türlü senaryoya göre milli güç unsurlarını tetikte ve teyakkuzda tutması gerektiğini ifade ederek, "Çünkü birisine katılıp, diğerinin dışında kaldığımız iki ayrı dünya savaşının hangi badirelere, hangi acıklı ve vahim sonuçlara yol açtığını geride kalan yıllara baktığımızda idrak ve ifade etmek pek tabii mümkündür. Bir yanda bölgemizi yakıp yıkan diğer yanda da dünyayı kasıp kavuran yüksek gerilimli ve çatışma mihraklı sarsıcı gelişmelerin ülkemize, siyasi ve toplumsal bünyemize doğrudan doğruya tesir ettiğini değerlendiriyoruz. Kaostan nemalanan, kamplaşma ve kutuplaşmadan faydalanan mayası bozuk çevrelerin şu günlerde bir hayli faal olduklarını görüyoruz. Türkiye'nin milli ve manevi direncini kırmak, yapay krizler üretmek suretiyle iç huzur ve istikrar ortamını zedelemek amacıyla alçakların en alçağı bir kampanya devamlı ilerleyiş kaydetmektedir. Tekraren ve inançla söylüyorum; Cumhur İttifakı, Türk milletinin ruh köküdür ve kararlılıkla yoluna devam edecektir. Demokrasinin avantajı, farklı görüşlerin oylanmasından ziyade farklı bakış açılarının karşılıklı etkileşerek birbirlerini dengelemesidir. Diyebiliriz ki demokrasinin asıl gücü çeşitli bakış açıları ve aralarındaki uyuşmazlıklar üzerine muhakeme yürütme çabasında gizlidir. Ne var ki makyajlı demokrasi havarilerinde sahtelik diz boyudur. İç cephemizi zayıf düşürmenin yanı sıra; bölgesel ve küresel hain senaryolara refakat ve rehberlik yapacak ölçüde alçalan ve ahlaksızlığın dibini boylayanların yegane hedefi Milliyetçi Hareket Partisi'nin tökezlemesi, Cumhur İttifakı'nın çözülmesi, Türkiye'nin de köşeye sıkışarak tarihi ve egemenlik haklarından kahredici ödünler vermesidir. Bunlar kesinlikle hezimete ve hayal kırıklığına uğratılacaktır" diye konuştu.
'O İKİ KİŞİ, BENİM CAN BERABERİ ÜLKÜDAŞLARIMDIR'
Bahçeli, partisine yönelik eleştirilere ilişkin de "Kiralık gazeteler, iç işgal cephesine ekranlık yapan başta Halk TV olmak üzere bazı televizyon kanalları, yarım porsiyon aydınlar, satılmış köşe yazarları, şerefini üç kuruşa devretmiş bir kısım sivil toplum kuruluşu yöneticileri, MHP'yle yatıp MHP'yle kalkıyorlar. Bunlara siyaseten her türlü desteği verip, sözcülüğüne talip olan CHP'nin başkanı da ikide bir kale duvarlarımızı taşa tutuyor, olmayan siyasi aklının dibindeki tortuları ortalığa saçıyor. Bu şahsın 'o iki kişi' diyerek sistematik ve plan dahilinde suçlayıp saldırdığı değerli arkadaşlarım, benim can beraberi ülküdaşlarımdır ve partimizin saygın isimleridir. CHP Genel Başkanı bizim iki arkadaşımıza değil, sağında solunda yuvalanan Türk ve Türkiye düşmanlarına, ilişki ve irtibat içinde olduğu vatan ve millet muhaliflerine baksa zannederim daha tutarlı, daha dengeli, daha isabetli bir davranış içinde olacaktır. Değil bizim iki ülküdaşımız, tek bir ülküdaşımız bile bunların alayına yetecektir" dedi.
'CHP, HASTALIKLI BİR BÜNYEDİR'
CHP'nin kendi içinde istikrar bulamadığını, denge kuramadığını, siyasi aklı ve iradesinin rehinden kurtulamadığını belirten Bahçeli, "CHP, hastalıklı bir bünyedir. Bu bünyenin Türkiye'ye güvenle hizmet etmesi imkansızdır. CHP'ye mahsus bu hastalığı tedavi edecek bir çarenin bulunmayışı, Türk siyaset ve demokrasi hayatı için ciddi bir kayıptır. Özgür Özel'e verilmiş ev ödevi ve talimat listesinde bilhassa Milliyetçi Hareket Partisi'yle uğraşma, nala vururken mıhı da çakma görevi önüne koyulmuştur. Çürük tahta üzerinde siyasi tiyatro sahnesi açan bu zatın her meselede partimizi zan altında bırakma gayreti, dava arkadaşlarımızı doğrudan hedef alma densizliği siyasi ahlakla zaten bağdaşmamaktadır. CHP'nin normalleşme maskeli sahtekar politik tasarımı esasen anormalliğin artan dozajlarla yedirilme sinsiliğinden başka bir şey değildir. Bizi, 'Türkiye İttifakı' adıyla kurulduğu söylenen, dahası çatısı akan ve üzerine baykuşların konduğu harabeye davet etmesi tam bir akıl tutulmasıdır. Kurnaza bakar mısınız, Cumhur İttifakı'na karşı başlattığı yarma harekatını tahkim etmek niyetiyle olmadık metotları devreye sokuyor. CHP'nin normalleşmesi, PKK'nın normal görülmesidir. CHP'nin normalleşmesi, bölücülüğün normal değerlendirilmesidir. CHP'nin normalleşmesi rezaletin ve melanetin yeni normal olarak güncellenmesidir" diye konuştu.
'DAVAMIZI ÜÇ BEŞ ÇAPULCUNUN KEYFİNE GÖRE YARGILATMAYIZ'
CHP'nin MHP düşmanlığını geçim kapısı olarak gördüğünü kaydeden Bahçeli, şöyle dedi:
"Cumhur İttifakı'nı kötülemek ve edepsizce suç ortaklığı göstermek için yarış halindedirler. Kayseri Pınarbaşı'nda meydana gelen bir adli vakadan dolayı Milliyetçi Hareket Partisi'ni karalamaya namertçe tevessül ederler. 1 Temmuz 2024 Pazartesi günü başlayacak mahut cinayet davasıyla partimizi ve Ülkü Ocakları'nı ilişkilendirmek için tek ayak üzerinde kırk yalan söylerler. Uydurulmuş ve üretilmiş tezviratlarla oyalanırlar. Şu hususu özellikle ifadeye mecburum ki kimin kimlerle iş tuttuğunu, sağda solda nelerin konuşulduğunu, hangi iftira düzeneklerinin hazırlandığını çok iyi biliyor ve bunların hepsini takip ediyoruz. Davamızı üç beş çapulcunun keyfine göre yargılatmayız. Ortalıkta gezen kuklaların, cenaze üzerinde tepinen nebbaşların, onlara gaz veren onursuzların tariz, tazyik ve tahrikiyle Milliyetçi Hareket Partisi'ni ve Ülkü Ocakları'nı sorgulatmayız. Bizi sindirmeye çalıştıklarını görmediğimiz mi sanılıyor? Bizden taviz istenildiğini bilmediğimiz mi zannediliyor? Yazılan hain senaryonun üst aklını, büyük resmini, ağaçların ardındaki ormanı fark etmediğimiz mi düşünülüyor? Eğer böyleyse zeka özürlü muhataplarının aklına şaşarım, hattı zatında hepsine de acırım. Milliyetçi Hareket Partisi'yle aşık atılamaz, boy ölçüşmeye hiç kimse cüret edemez. Fason bir 12 Eylül iklimi oluşturup, davamızı ve partimizi sanık olarak afişe etmeye kalkanların da alınların karışlar, külahlarını ters giydiririm. 1 Temmuz'da başlayacak söz konusu davaya sadece avukatlarımız katılacak, bunun dışında hiç kimse orada bulunmayacaktır. Herkes eteğindeki taşı döksün de şahit olalım. Kim ne biliyorsa, hangi belge, bilgi ve bulguya sahipse, mahkemeye sunsun da hepsinin ense tıraşını görelim. Milliyetçi Hareket Partisi ile Ülkü Ocakları'nı en küçük bağ ve bağlantısı olmayan bir cinayetle irtibatlandırıp suçlayanlara, bu can bu bedende olduğu müddetçe hakkımı helal etmeyeceğim ya bu dünyada ya da mahşerde hepsiyle tek tek hesaplaşacağım."