TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu, AK Parti Osmaniye Milletvekili Derya Yanık'ın başkanlığında toplandı.
Adalet Bakanı Tunç, Komisyon'u, "Hapis Cezasının İnfazının Hastalık Nedeni ile Ertelenmesi" hakkında bilgilendirdi.
Tunç, Adalet Bakanlığı ile doğrudan ilgisi bulunan TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonunun, insan hakları ihlallerinin önlenmesi konusunda denetleyici bir komisyon olduğunu söyledi.
Komisyon'un gerek ülke içinde gerekse ülke dışında, vatandaşların hak ihlalleri konusunda önemli çalışmalar yaptığına dikkati çeken Tunç, Türkiye'nin son 25 yılda, temel hak ve özgürlük alanının genişletilmesi ve hak arama yollarının güçlendirilmesi alanlarında aldığı mesafede Komisyon'un çok büyük katkısı olduğunun altını çizdi. Tunç, bu alandaki uygulamanın daha da iyileştirilme taleplerine her zaman açık olduklarını belirtti.
Türkiye'nin, insan hakları alanındaki sözleşmelerin hemen hemen tamamına taraf olduğunu aktaran Tunç, "Uluslararası taahhütlerimize sadık kalmanın gayreti içerisinde devam ediyoruz. İnsan haklarının korunmasından bahsediyoruz ancak şu anda gündemimizde Filistin var. Gazze'de maalesef 8 aydan bu yana devam eden bir katliam var, soykırım söz konusu. 37 bin kişi şehit edilmiş, bunun 15 binden fazlası çocuk, 10 binden fazlası kadınlardan oluşuyor. Maalesef dünyanın gözü önünde, ağır insan hakları ihlallerinin ötesinde bir soykırım işleniyor. Soykırım işlenirken de uluslararası hukukun, insan hakları mekanizmalarının maalesef işlemediğini, yetersiz kaldığını üzülerek görüyoruz." diye konuştu
"ÇOK SAYIDA REFORMA SAHNE OLDU SON 20 YILDA ÜLKEMİZ"
Bakan Tunç, son 22 yılda özellikle insan hakları alanında gerek Anayasa değişiklikleriyle gerek mevzuat düzenlemeleriyle önemli mesafeler alındığını, birçok alanda temel hak ve özgürlüklerin genişletilmesi, hak arama yollarının artırılması ve buna ilişkin mekanizmaların kurulmasıyla ilgili çok önemli düzenlemelerin sağlandığını söyledi.
İnsan hakları alanında yapılan çalışmaları anlatan Tunç, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Demokrasinin standardını yükselten, hukuk devletini güçlendiren çok sayıda reforma sahne oldu son 20 yılda ülkemiz. Yargı birliğinin sağlanması bunların başında geliyor. Devlet Güvenlik Mahkemelerinin ve özel yetkili mahkemelerin kaldırılması, Anayasa Mahkemesi'nin, Hakimler ve Savcılar Kurulunun demokratik hukuk devleti ilkesine daha uygun hale getirilmesiyle ilgili düzenlemeler, Milli Güvenlik Kurulunun sivilleştirilmesi, darbecilerin yargılanabilmesini sağlayan Anayasa değişiklikleri demokrasimizin standardını yükselten önemli düzenlemelerdi. Anayasa'mızda 'Gerektiğinde sıkıyönetim ilan edilebilir' şeklinde bir madde vardı. Bunların hepsi artık tarihe karıştı. Alt düzenlemeler, EMASYA protokolünden darbelere gerekçe gösterilen iç hizmet kanunu gibi... Tüm bunlar artık unuttuğumuz şeyler. Bunlar tamamen geride kaldı. Kadınların sırf kıyafeti nedeniyle eğitim hakkından, seçilme hakkından mahrum edilmesi, yakın tarihimizde gördüğümüz şeylerdi ama artık bunları biz konuşmayı bile fazlalık atfediyoruz. Türkiye bunları çok geride bıraktı."
Adalet Bakanı Tunç, daha önce Yargı Reformu Paketi ve İnsan Hakları Eylem Planlarını hayata geçirdiklerini hatırlatarak, "Şimdi de 2024-2028 yıllarını kapsayacak Yargı Reformu Strateji Belgesi'nin hazırlık çalışmalarının sonuna doğru geliyoruz. Görüşleri aldık, uygulamadan kaynaklanan, vatandaşlardan gelen birçok problemi ihtiva edecek, milletvekillerimizin gündeme getirdiği birçok hususu değerlendirdik. Yine 2024-2028 yılları kapsayacak 3. İnsan Hakları Eylem Planı'mızın hazırlık çalışmalarının da sonuna geldik. Yaz dönemi sonunda, Meclis'in yeni yasama yılı açıldığında da bunları Sayın Cumhurbaşkanı'mız kamuoyuyla paylaştıktan sonra oradaki hedefler doğrultusunda çalışmalarımızı sürdüreceğiz." bilgisini paylaştı.
"İNSAN ONURUNA UYGUN OLMAYAN 394 CEZAEVİNİ KAPATTIK"
Yargı alanında özellikle savunma hakkı, kişi hak ve özgürlüğü, kişi güvenliğiyle ilgili ceza kanunlarında ve infaz sisteminde çok önemli düzenlemeler yaptıklarını anlatan Tunç, bu düzenlemeler arasında lekelenmeme hakkının da yer aldığını anımsattı. Tunç, "Ceza Muhakemesi Kanunu'nda yapılan değişiklikle soruşturmaya yer olmadığına dair karar verme imkanını sağlamış olduk. Bu kapsamda 2017'den bu yana 1 milyon 84 bin kişi hakkında soruşturmaya yer olmadığına dair karar verildi. Bu, bir milyondan fazla kişinin lekelenmeme hakkının korunduğu anlamına geliyor." ifadelerini kullandı.
Cezaevleri konusunda da bilgi veren Tunç, ceza infaz kurumlarının fiziki altyapısını güçlendirdiklerini, teknolojik imkanları da gün geçtikçe artırmaya devam ettiklerini söyledi. Tunç, "İnsan onuruna uygun olmayan 394 cezaevini kapattık. İnsan onuruna uygun olan, kapasitesi eskilere göre daha fazla olan 299 cezaevini de uygulamaya koyduk." dedi.
Bağımlılara özgü infaz sisteminin cezaevlerindeki uyuşturucu suçluları bakımından önemli olduğunu dile getiren Tunç, şöyle devam etti:
"Bağımlılara özgü infaz kurumu oluşturulmasıyla ilgili çalışmalarımıza da başlattık. Bolu ve Adana'da pilot uygulamalar başlatarak özellikle uyuşturucu suçlularının ıslahına yönelik cezaevlerini de hayata geçirmeye başlıyoruz. Bunu çok önemsiyoruz. Çünkü cezaevlerimizdeki mevcudun üçte biri uyuşturucu suçlarından kaynaklanıyor. Uyuşturucu suçlarının cezası çok ağır, infazı da diğer suçlara göre dörtte üç şeklinde uygulanıyor. O nedenle cezaevlerimizdeki o kalabalıklaşmayı da önleyecek tedbirleri almaya çalışıyoruz."
Bakan Tunç'un ardından Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü Enis Yavuz Yıldırım, cezaevlerine ilişkin sunum yaptı.
İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Derya Yanık da 28. Yasama Dönemi'nde Komisyon'a 3 bin 816 başvuru yapıldığı, bunlardan 615'inin hasta tutuklu ve hükümlülerin şartları ve sağlık hizmetlerine erişimiyle alakalı talepler olduğu bilgisini verdi.