Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, 6-8 Ekim Davası kararları ile ilgili Düzce'de açıklamalarda bulundu. Bakan Tunç, "108 sanık yargılandı. 72 firarinin dosyaları ayrıldı" dedi.
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç 6-8 Ekim Davası kararları ile ilgili açıklama yaptı. Bakan Tunç, 108 sanığın yargılandığını, 72 firarinin ise dosyalarının ayrıldığını kaydetti.
28 ŞUBAT DAVASI HÜKÜMLÜLERİNE AF
Bakan Tunç; "Sayın Cumhurbaşkanımız anayasanın 104. maddesinin 16. fıkrası gereğince bu konuda af yetkisini kullandı ve bu yetki çerçevesi içerisinde bugün tahliyeler gerçekleşir. Tabii ülkemiz, maalesef demokrasi tarihimiz darbelerin kara lekeleriyle dolu. 27 Mayıs, 12 Eylül, 28 Şubat demokrasiye kara bir leke olarak tarihe geçti. Bundan sonra bu ülkede darbeler olmasın diye demokrasinin standartlarını, darbecilerin yargılanması anayasa değişiklikleriyle sağlanmış oldu. Gerek 12 Eylül darbecileri, gerek 28 Şubat darbecileri, yargı huzuruna çıktı. Ve işledikleri suçlar karşılığında da bağımsız ve tarafsız yargı ceza verdi. Ve büyük mağduriyetlerin yaşandığı 28 Şubat sürecini yaşatan kişiler de yargı önüne çıkıp yargımız tarafından ağırlaştırılmış müebbet hapis cezalarına çarptırılmıştı. 12 Eylül darbecilerinin de Anayasa değişikliğiyle yargılanmaları sağlanmıştı. Ülkemizde demokrasinin standartlarının yükseltilmesi noktasındaki mücadelemizi hız kesmeden sürdüreceğiz. Demokratik, sivil, yeni anayasaya kavuşuncaya kadar bu mücadelemiz Türkiye Büyük Millet Meclisimizin öncülüğünde sürecek. 28 Şubat sanıkları tabii yaşları ilerlemişti. Hastalık, kocama ve sürekli sakatlık halleri nedeniyle anayasanın 104. Maddesinde Cumhurbaşkanımıza verilen yetki çerçevesi içerisinde af yetkisi kullanılmış oldu ve bugün tahliyeleri gerçekleştirilecektir.
KOBANİ DAVASINDA TAHLİYELER NE ZAMAN?
Kobani davası hakkında açıklamalarda bulunan Bakan Tunç; "O konuda tahliyeler şöyle; orada tahliye olacak olanlar var. Mahkûmiyetler var ve beraat edenler var. 6-7-8 Ekim olayları biliyorsunuz 35 il, 96 ilçe ve 131 yerleşim yerinde büyük bir tahribata neden oldu. 37 vatandaşımız Yasin Börü ve onun arkadaşları, kurban eti dağıtırken maalesef katledildiler. Suriye'deki iç karışıklıklar bahane edilerek sokak hareketleri, şiddet hareketleri başlatılmıştı. Ve bu süre içerisinde 37 vatandaşımızın hayatını kaybettiği, okulların, iş yerlerinin, ticarethanelerin, evlerin taşlandığı ve saldırılarla karşı karşıya kaldığı bir ortam. 6-7-8 Ekim olaylarını hep beraber hatırlıyoruz. 2014 yılında gerçekleşti. Sonrasında hemen Ankara ikinci ağır ceza mahkemesinde 41 sanığın yargılanması başlanmıştı. Oradaki Yasin Börü ve arkadaşlarını öldüren sanıklarla ilgili bunlardan 25'i çeşitli sürelerde hapis cezalarına çarptırıldı. 15'i de ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmıştı. Tabii dün karara bağlanan davayla ilgili olarak da Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi kararı açıklandı. HDP'nin o dönemde halkı sokağa çağırmasıyla ilgili olarak başlatılan bir adli soruşturma ve sonrasında davaya dönüşen ve bugüne kadar, dünkü karara kadar yargılamaları süren dava sırasında 108 sanık yargılandı. Bunlardan 72 tanesi firari, bunların dosyaları tevfik edildi. 36 sanıktan 18'i tutuklu, 18'i de adli kontrollü olarak yargılanıyordu. Dün açıklanan kararla beraber 24 kişi hakkında Türk Ceza Kanunu'nun 302. maddesindeki devletin birliğini, bütünlüğünü bozmak suçuna yardım etmek, Türk Ceza Kanunu 39. Maddesi gereğince cezaları açıklanmış oldu. 12 sanık hakkında da beraat kararı verildi. Beraat eden sanıklarla ilgili olarak da bugün itibariyle dün akşamdan itibaren, tahliyelerde gerçekleşmiş oldu.
Tabii bu tür terör olaylarının, şiddet olaylarının ülkemizde bir daha meydana gelmemesi için ülke olarak, birlik, beraberliğimizi korumamız en önemli şey. Terörün her türlüsüyle mücadele etmeye devam edeceğiz. Bu anlamda Türkiye'yi huzurlu bir geleceğe kavuşturmak, birlik beraberliğimizi bozmaya yönelik çocuklarımızın geleceğini tehdit eden, Türkiye'nin huzurunu bozmaya dönük faaliyetlere hiçbir zaman müsaade edilmeyecektir.
BAKAN TUNÇ "DEMOKRASİLERDE ŞİDDETE ÇAĞRISINA YER YOKTUR"
Bu anlamda bu tür çirkin olayların, şiddet olaylarının bir daha yaşanmaması bütün temennimiz. Çünkü demokrasilerde şiddete yer yoktur. Demokrasilerde şiddet çağrısına yer yoktur. Dolayısıyla demokratik siyaset yapmak isteyenlere alan açıktır. Ama gerek anayasamızın 26. maddesi, gerek Birleşmiş Milletler Medeni sözleşmesinin 19. maddesi gerek Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 10 ve 11. maddeleri, şiddeti reddeder, şiddet çağrısını reddeder. Dolayısıyla bu anlamda da bağımsız ve tarafsız yargımızın vermiş olduğu bir karar söz konusudur.
Bu anlamda bu soruşturmayı hep beraber bekleyeceğiz ve soruşturmanın sonucunu hep birlikte göreceğiz." dedi.