Türkiye, Uluslararası Adalet Divanı'nın(UAD) yargı yetkisini kabul etmiyor. Ankara, ancak rızası olan durumlarda ve belirlenen konularla sınırlı olmak kaydıyla bu yetkiyi tanıyor. Olağan şartlarda Türkiye'nin, UAD davalarına otomatik olarak katılması mümkün olmuyor. UAD'nin yargı yetkisini tanımayan ülkelerin UAD'de açılan bir davaya müdahil olmasının ise çeşitli hukuki yolları bulunuyor.
TÜRKİYE DAVAYA NASIL MÜDAHİL OLACAK?
Türkiye'nin UAD'de İsrail'e karşı açılan soykırım davasına müdahil olma talebinin UAD statüsünün 63. Maddesi yoluyla gerçekleşmesi bekleniyor. Bu maddeye göre Divan'da ele alınan dava, bir uluslararası sözleşmenin yorumunu mecbur kılıyorsa istisnai bir uygulama devreye giriyor. İlgili sözleşmeye taraf olan devletler de Adalet Divanı'nda görüşülmekte olan davaya katılabiliyor.
SOYKIRIMIN ÖNLENMESİ SÖZLEŞMESİ
İsrail, UAD'deki davada soykırım ile suçlandığı için "1948 Soykırımın Önlenmesi Sözleşmesi"ne taraf olan Türkiye, söz konusu davaya katılabiliyor. İsrail aleyhine Güney Afrika tarafından açılan soykırım davası "Soykırımın Önlenmesi Sözleşmesi"nin yorumunu da gerektiriyor. Türkiye'nin bu bağlamda davaya müdahil olması öngörülüyor.
TÜRKİYE ÖZEL BİR AĞILIK TAŞIYOR
Ankara, İsrail'in Gazze'deki insanlık suçlarını gerek görsel, gerekse hukuki kabul gören belgelerle kanıtlayabilecek pozisyonda bulunuyor. Türkiye, Güney Afrika'nın öncülük ettiği davada, İsrail'in soykırımını mahkemede tespit ettirebilecek özel bir ağırlık taşıyor.