İstanbul Cumhuriyet Savcısı Mehmet Selim Kiraz'ın, Çağlayan'da bulunan ve şimdi kendi adını taşıyan Adalet Sarayı'ndaki makam odasında görevi başında şehit edilmesinin üzerinden 9 yıl geçti. Meslektaşları, şehit savcının bir görev adamı olduğunu, hayatı boyunca şehadeti dilediğini ve çevresine karşı örnek bir adalet insanı olarak yaklaştığına dikkat çekti.
ŞEHİTLER ÖLMEZ
Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Sekreteri Atilla Öztürk, "Mehmet Selim Kiraz'ın adalete olan inancı,çalışma azmi,candan dostluğu ve Selim ismi ile müsemma yumuşak başlılığı yargı camiası ve biz arkadaşları tarafından yakinen bilinen bir gerçektir. Bu vatan için çok canlar feda edildi.Hak ve batıl mücadelesi kıyamete kadar da devam edecektir.Bir Mehmet aramızdan ayrılır,bin Mehmetler doğar. Meslektaş olarak İstanbul Gaziosmanpaşa 'da ve sonrasında Çağlayan İstanbul Adliyesinde birlikte çalıştım.Tanımaktan onur duyduğum ve mutlu oldum. Menfur terör saldırısı nedeniyle yarım kalan dostluğumuz öbür dünyada devam edecektir. İnanıyoruz ki şehitler ölmez. Mehmet Selim Kiraz'ın adalete olan inancı,çalışma azmi,candan dostluğu ve Selim ismi ile müsemma yumuşak başlılığı yargı camiası ve biz arkadaşları tarafından yakinen bilinen bir gerçektir. Çok kıymetli baba ve annesinin vakur duruşu da tüm Türkiye'ye örnek olmuştur. Elbette biz kardeşimizin aramızdan bu ayrılığını geçici bir durum kabul ediyoruz. Elbet bir gün buluşacağız." dedi.
GÖREV İNSANIYDI
İzmir Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Yusuf Doğan, "Şehitliğe çok önem verirdi.Şehit olan birtakım abide kişileri özelikle aklında tutar sık sık yad ederdi.Nitekim,kendisi de o çok sevdiği şehitlerden oldu. Mehmet Selim Kiraz ile Gaziosmanpaşa Adliyesine tayinle geldiği gün tanıştık. Kibarlığı, dindar, nazik ve alçakgönüllü kişiliği ile mizaçlarımız uyduğu için birbirimizi çok sevdik. Cuma günleri İstanbul'un muhtelif camilerinde Cuma programları yapıyorduk.M.Selim Savcım şehitliği çok önem verirdi. Gittiğimiz bir bölgede bir şehit varsa 'filan kişi burada şehit' deyip bizi o kişinin şehit olduğu yeri gösterirdi." şeklinde konuştu.
DİMDİK ŞEHADETE YÜRÜDÜ
Bölge Adliye Mahkemesi Başkanı Bülent Dalkıran, "Çizgisini hiç bozmadan, eğilmeden, bükülmeden, kırmadan, dökmeden görevini yaptı. Ağaçlar misali dimdik ayakta öldü. Mehmet Selim kiraz ile mersinde birlikte staj yaptıktan yıllar sonra istanbul da karşılaştık ve aynı lojmanda kapı komşu olduk. Mehmet Selim, iyi ki tanıdım diyebileceğiniz bir meslektaş, arkadaş ve dosttu. Rabbim mekanını cennet eylesin." ifadelerini kullandı.
İŞİNDE TİTİZ VE DİKKATLİYDİ
Bakırköy Hakimi Fatih Kılınçaslan, "Alçak gönüllüydü. Paylaşmayı severdi. Eyüp Sultan ve o muhiti çok severdi,bir ziyaretimizde buraya gömülmeyi ve şehit olmayı arzulamıştı,nitekim de maksuduna kavuştu. Rahmetli şehit Savcım ile 2011 yaz kararnamesi ile Gaziosmanpaşa Adliyesine atanmıştım. Üç yıl burada çalıştıktan sonra yine beraber 2014 yaz kararnamesi ile Çağlayan adliyesine talebimiz üzerine tayin olmuştuk. İşinde hak ve adalete dikkat eder. titiz çalışırdı.Kendisine bir haksızlık yapılsa bile itidalden uzaklaşmaz,Hakka havale eder, kötü söz sarfetmezdi. Hep aramızda gibi hissediyorum bunca seneden sonra,sesinin tınısı kulağımda tebessümü gözümün önünde,onu andıkça hasreti çoğalıyor. Kendisini tanımak ve yakın dostlarından biri olmak şerefini gururla taşıyorum,iyi ki var oldu sonsuza dek hep var olacak güzel insan ruhu şad olsun" şeklinde konuştu.
MİLLİ VE MANEVİ DEĞERLERİNE BAĞLIYDI
Hakim Veysel Bülbül, "Bir meslektaşın ötesinde bir dost, bir arkadaş olarak O hep yanımızda oldu ve bizi destekledi, sevincimizi ve üzüntümüzü paylaştı. Bunun yanında milli ve manevi değerlerine bağlılığı, bir müslüman olarak inancının gereklerini hayatına ve davranışlarına yansıtması, fedakarlığı, iyiliği, dürüstlüğü, hayrı, ikramı ve paylaşmayı bir hayat tarzı haline getirmiş olması da hatırımızda kalan hususlar. Cumhuriyet Savcısı olarak sorumluluk bilinci üst düzeyde bir kamu görevlisi olarak görev yaptığını, mesleği ve görev yeri itibariyle işi yoğun olmasına karşın hiçbir zaman bundan yakınmadan milletine ve devletine hizmet düsturu ile hareket ettiğini söyleyebilirim. Gerek meslektaşlarına gerekse adliye personeline ve soruşturma gereği muhatap olduğu vatandaşlara karşı samimi ve dengeli tutum ve davranışları ile her zaman sevilen ve saygı duyulan örnek bir insan olmuştur. Fırsat buldukça İstanbul'un tarihi eserlerini ve camilerini ziyaret etmeyi ihmal etmez, bu ziyaretlerini de her zaman ailesi ve dostları ile birlikte gerçekleştirirdi. Bu vesileyle eşi ve çocukları ile anne ve babasına saygı, sevgi ve bağlılığını, işi dışındaki tüm zamanlarında onlarla birlikte programlar yapmak suretiyle kendisini tabiri caizse sevdiklerine adadığını ifade etmeliyim. Bir meslektaşın ötesinde bir dost, bir arkadaş olarak O hep yanımızda oldu ve bizi destekledi, sevincimizi ve üzüntümüzü paylaştı. Şehit Savcımızın yetişmesinde ve kişiliğinin oluşmasında en büyük pay sahibi olduğunu düşündüğüm ve sizlerin de yakından tanıdığı babası Saygıdeğer Hakkı Kiraz beyefendiye de bu vesileyle saygı ve muhabbetlerimi sunmak istiyorum." dedi.
NE OLMUŞTU?
Savcı Kiraz, 31 Mart 2015'te Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayına avukat gibi giren 2 terör örgütü üyesince adliyenin 6'ncı katındaki makam odasında rehin alındı. Saatlerce süren çabaların ardından odasında silahla vurulan Kiraz, ağır yaralı olarak kaldırıldığı hastanede şehadete yürüdü. 2 terörist Şafak Yayla ve Bahtiyar Doğruyol güvenlik güçlerince etkisiz hale getirildi. Soruşturmada, biri avukat girişinden elinde cübbeyle, diğeri ise vatandaş kapısından arama yapılarak adliyeye giren teröristlerin savcıyı rehin aldıklarında Yunanistan ile telefon görüşmesi yaptıkları ve talimat üzerine savcıyı öldürdükleri belirlendi.