MHP Genel Başkan Yardımcısı İsmail Özdemir, Kutlu Sesleniş Dergisi 165. Sayısında Küresel Koridor Savaşları ve Türk dünyası başlıklı bir makalede, Türk Dünyası devletlerin avantajlarını analiz etti. Özdemir'in makalesinde öne çıkan bölümler şu şekilde:
KARABAĞ ZAFERİ
Azerbaycan'ın İkinci Karabağ savaşında elde ettiği zafer sonrasında Türk Dünyası birlik ve beraberliği konusunda vasat bulan pozitif gündem, Türk Devletleri Teşkilatı'nın doğmasını sağlamıştır.
12 Kasım 2021 tarihinde gerçekleştirilen Türk Devletleri Teşkilatı 8'nci devlet başkanları zirvesinde de Türk Yatırım Fonu'nun üye ülkeler tarafından eşit sermaye katkısı ve eşit oy hakkı ilkesiyle kurulmasına karar verilmiştir.
Fonun kurulmasıyla bölge içi ticaret hacmini artırmak ve ekonomik faaliyetleri destekleyerek Türk Devletleri Teşkilatı ülkelerinin ekonomik kalkınmasına destek olmasının amaçlandığı belirtilmektedir.
Böylelikle üye ülkelerde KOBİ'lere finansman sağlanması, ulusal ve uluslararası kuruluşlara eş finansman yapılması, üretim kapasitesinin genişletilmesi, dijital alt yapının güçlendirilmesi ve çeşitli sektörlerde kalkınma projelerinin destekleneceği ifade edilmektedir.
Fon'un 350 milyon ABD doları ödenmiş ve 150 milyon doları çağrılabilir sermaye olmak üzere toplam 500 milyon ABD doları kayıtlı sermayeye sahip çıkacağı ilan olmuştur.
Ülkemizinse Türk Yatırım Fonu'na 70 milyon doları ödenmiş, 30 milyon doları ise çağrılabilir sermaye olmak üzere toplam 100 milyon doları bulan taahhüdü vardır.
Duruma bu haliyle bakıldığında artık ülkemizle beraber Türk Devletleri Teşkilatı küresel seviyede kendisine yeterken aynı zamanda diğer güç ve çevrelerle de rekabet edebilecek koşullara yönelik hazırlıklarını süratle sürdürmektedir.
BARIŞ VE İSTİKRAR VURGUSU
Hiç kuşku yok ki bu durum sahada olduğu gibi diplomasi alanında da Türklüğün yükselen kudretini pekiştirici neticeler doğuracaktır.
Bütün dünyanın savaş, çatışma, kriz ve kaos iklimine doğru hızla evrildiği süreç içerisinde Türk Devletleri küresel barış ve istikrarın korunmasına yönelik umut vaat eden somut gündemleri izlemeyi başarmıştır.
Gıda ve enerji krizi ile küresel ulaşım güzergâhlarının paylaşım ve bölüşümüne dayalı olağanüstü gelişmeler karşısında her anlamda Türk Devletleri sorumlu ve ayağı yere basan sağlam politikalarla her çevreden farklı, kendine has ve en önemlisi tutarlı bir istikamette ilerlemektedir.
Rekabet koşulları kızışmışken ve küresel güçler mümkün olan her kriz alanını fırsata çevirme uğraşındayken, Türk Devletleri'nin çareyi bu güçler arasındaki paylaşım kavgasında taraf olmada değil de Türklüğün bizatihi kendisinde aramaları farkımızı ortaya koyan somut neticeleri de beraberinde getirmektedir.
Şimdiye kadar Türk Devletleri'nin sergilediği birliktelik anlayışı ve somut politikalarla bunu 2040 yılına dair bir vizyon belgesiyle de ortaya koyması adalet, huzur ve barış için umut verici olmuştur.
Dünya bir yandan enerji, siyasi ağırlık ve teknolojiye dayalı yeniliklere dair dönüşüm sürecini hızla yaşarken, Türk Dünyası bu dönüşüm sürecinin denge ve dinamiklerini etkileme ve yönlendirme potansiyeline sahiptir.
Ukrayna ve Rusya arasındaki savaş bir yanda devam ederken, Ortadoğu'da nükseden gerginlik ve Pasifik Okyanusu'nda her an çatışma iklimine dönüşebilecek gelişmeler bilhassa küresel enerji arzını tehdit eden sonuçları doğurmuştur.
ENERJİ VE GIDA GÜVENLİĞİ İÇİN TÜRK DÜNYASI VAZGEÇİLMEZ
Bu duruma gıda krizi ve tahıl sevkiyatı ile ilgili gelişmeleri de dâhil ettiğimizde karşımızda yer alan konuların düşünülenden çok daha fazla elimizi güçlü kılabileceği gerçeği vardır.
Bu şartlar altında zengin enerji ve yer altı kaynakları potansiyeli ile doğu-batı arasındaki her bir sahaya erişme imkânı ile Türk Devletleri'nin önünde bulunan fırsat, müşterek çabaların sürmesi halinde 21. Yüzyılı şekillendirecek koşulların merkezinin de Türklüğün hâkim olduğu coğrafyadan geçtiği açıkça göstermektedir.
Petrol, doğalgaz ve tahıl sevkiyatı konusunda Kırgızistan, Özbekistan, Türkmenistan, Kazakistan, Azerbaycan ve Türkiye arasında kurulan yahut yenileri kurulacak olan yeni altyapı olanakları sayesinde Avrupa'nın enerji ve gıda güvenliği açısından vazgeçilmezi olarak Türk Dünyası ön plana çıkmaktadır.
Bu sebeple kurulması planlanan Türk Yatırım Fonu'nun işlevsel hale gelmesine dair, taraf ülkelerin yaptıkları anlaşmanın önemi oldukça fazladır.
Zira bu yatırım fonu sayesinde enerji, tarım, sanayi gibi geniş bir sahada Türk Devletleri'nin imkanlarını artıracak ve birbirlerine daha fazla entegre olmalarını sağlayacak çalışmalar yine kendi kaynaklarımızla karşılanırken, diğer yandan bir başka çevrenin inisiyatif ve gündemlerini değil, Türklüğün kendi kudret ve kabiliyetinin hayata geçirilmesi sağlanmış olacaktır.
Kutlu Sesleniş Dergisi 165. sayı...@ismailozdemirrr: Küresel Koridor Savaşları ve Türk Dünyası pic.twitter.com/u4HHzhRvvr
— Kutlu Sesleniş Dergisi (@kutlu_seslenis) March 28, 2024