CHP İstanbul İl Başkanlığı'nın alınması esnasındaki "para kuleleri" görüntülerinin ortaya çıkması ardından yapılan açıklamalarda skandalların ardı arkası kesilmiyor. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu görüntülerle ilgili yaptığı açıklamada "Makbuz var" demişti. Bu iddiaları Eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na yakınlığıyla bilinen CHP'li gazeteci Nuray Başaran adeta çürüttü. Başaran katıldığı bir canlı yayında CHP'deki skandalları tek tek anlatarak "Atatürk'ün koltuğunun satıldığını görüyoruz", "Bana göre para kuleleri ilk cinayet gibi geliyor" ifadelerini kullandı. Nuray Başaran, Eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun A takımında yer alan Bülent Kuşoğlu ile "para kuleleri" hakkında gerçekleştirdiği görüşmeyi canlı yayında açıkladı.
PARA KULELERİNDEKİ YABANCI PARALAR KİMİN?
Başaran şunları söyledi: "Paralarda yabancı paralar var. Euro ve dolar var. Ali Rıza Braka'da TL olarak aldığını söylüyor. O dönemin iki şahidi var. Konuşması gerekenlerden bir tanesi dönemin CHP Genel Merkezi'nin avukatı Mustafa Kemal Çiçek bir tanesi de Mali İşlerden Sorumlu Bülent Kuşoğlu. Biz Ankara'da gazetecilik yapıyoruz hem siyaseten hem de uzun yıllardır Bülent Kuşoğlu'nun tanırım. Olaylar başladığında onu aradım aslında. Bülent Bey'in şöyle bir çekincesi var. CHP'de hem kurultayla ilgili hem de bu konuyla ilgili hiç kimse bilgilerini söylemiyor. Susturulmuş durumda. Seçime kadar. Seçimden sonra çok tartışılacak, çok kıyamet kopacak. Yerel seçimlerdeki herhangi bir başarısızlık durumunda bu konuşan kişilerin sorumlu tutulacağı ve adeta günah keçisi ilan edileceği noktasında çekinceler var. Bülent Bey ile konuştum. Şimdi size söylemem gerektiği kadar yazdım, not aldım, buradan okuyacağım dediklerini ama böyle bir çekincesi var. Hem dönemin Eski Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu sesini çıkaramıyor hem de Bülent Bey sesini çıkaramıyor. Hem aslında burada toplanan paralar ve kurultaya olan uzantısı noktasında CHP'de şimdi hiç kimse konuşmuyor, konuşamıyor. Hem troller noktasında hem de üstlerinde çok ciddi bir mahalle baskısı var."
"KURULTAYIN YOK HÜKMÜNDE SAYILMA İHTİMALİ VAR"
Başaran açıklamalarında CHP kurultayına değinerek "Aslında kurultay gecesinde de Kemal Beyin odasında iki görüntü yayınlandı. Bunlara sonra geçeceğim ama önce Bülent Kuşoğlu'ndan başlamak istiyorum, para kuleleriyle birlikte. Orada kurultayın başından sonuna kadar Kemal Bey'in özel davetlisi olarak tek gazeteci bendim. Yine kurultay ilgili açılmış iki dava var. Biri savcılık soruşturması üzerinde gizlilik kararı var. Elbette o konuda çok konuşamayız ama kurultayın olanlar ve yaşananlar konusunda yok sayılması iptali konusunda ayrı bir dava var. Sanırım orada da en önemli tanıklardan bir tanesi ben olacağım. Hukuk dilinde söylersek yok hükmünde sayılma ihtimali var Ama bugün yayında açıklayabildiğim bazı şeyleri sizlerle paylaşmayı düşünüyorum" dedi.
"BANA GÖRE PARA KULELERİ İLK CİNAYET GİBİ GELİYOR"
Bülent Kuşoğlu ile yaptığı görüşmeden kesitler sunan Başaran, "Bana göre para kuleleri ilk cinayet gibi geliyor. Bugüne kadar CHP'de hiç parasal konular, bu tür şeyler çok rastlanan bir şey değildir. Türk siyasal tarihine baktığımızda sağ partilerde olur, sol partilerde çok daha minimumdur, azdır. Burada çok farklı bir şey var. Bülent Bey şöyle diyor: 'Bu binanın tasarrufunda hiçbir eksiklik yok. Bütün kayıtlar var. Kayıtlarda ne varsa odur, tapudaki değer neyse odur. O da 24 milyon TL'dir. Bunu banka marifetiyle yolladık kullandı. Onlar bir ödeme yapmışlar ise ben bilmiyorum. Parti için açılmış bir kampanya paramız da bağış hesabımız da yok' diyor. Çünkü bunların 'Bir tuğlada sen koy' kampanyası, gerçi Mustafa Kemal Çiçek'te konuştu, oda çok küçük rakamlardan söyledi. Para kulelerinde gördüğümüz dolarlar mümkün değil. Benim bir duyumum vardı, Bülent Bey'e şunu sordum: 24 milyon lira banka marifetiyle ödendikten sonra bile 8 milyonun arada komisyon olarak verildiği iddiaları vardı. Bunu sordum. Diyor ki: 'Burada benim bir bilgim, dahlim yok. Bu dedikoduları sonradan biz de duyduk. Bilmiyoruz. Biz 2 Aralık sonunda hazineden yeni yardım gelmemişti. 2 ayrı bölüm halinde parayı kesinlikle bankadan yolladık. Ben de sonradan duydum. Bu tür şeyler aradan farklar verildiğini duydum. Ama kurumsal olarak partinin kayıtlarında neyse benim açımdan odur. Parti kurumsaldır, genel merkezde kayıtlar vardır. Genel merkez bunları açıklayabilir, ellerinde evraklar da var ve açıklamalıdır" diyor" açıklamasında bulundu.
"KALDI Kİ ELDEN BAĞIŞ BİLE OLSA, BANKA KAYITLARI YOK"
Başaran sözlerine devam ederek "CHP'den bunun dekontlarını görmedik ve CHP içinden ciddi bir kurumsal açıklamayla gelmedi ve karşı karşıya kalmadık. Bülent Beye 'Bu evrakları siz aldınız mı? Sadece partide mi var, sizde var mı?' diye sordum. Bu konuda bir sorun görmediğim için kendime evrak almadım. Çünkü evrak sadece şöyle bir zamanda alınır. Bir sorun, bir sıkıntı ve bir güven sorunu yaşarsanız bir yerde ondan evrak alabilirsiniz, uzun süre evinizde ya da ofisinizde saklayabilirsiniz. Ben yaptığım işlemde bir sorun görmediğim için bir evrak almadım. Toplanan paralarla ilgili 'Fark yatırdık' diyorlar ama bağışlarda öyle toplanmaz. Makbuz karşılığı ya da banka üzerinden yapılır. Her yıl bağış miktarı değişir. Bugün en üst limit 300 bin TL'dir. O tarihte 50-55 bin liraydı. O para kulelerinde ya da onların söylediği gibi dolar ve euro'lar da olamaz. Ama TL üzerinden gidersek kayıtlarda TL üzerinden 15 milyon bir rakam söz ediliyor. Bu 15 milyonunda 50-55 bin liralık bütün makbuzlarının olması gerekiyor. Kaldı ki elden bağış bile olsa, banka kayıtları yok. Bir de Bülent Bey 'Böyle bir bağış hesabı yok' diyor. İl başkanları ise bağış hesabı açamıyor. Partilerin Genel Merkezi açabiliyor bu bağışı. Bülent Beyin söylediklerinden anlıyorum ki, böyle bir hesapları yok. 'Bir tuğlada sen koy' kampanyasıyla ilgili Mustafa Çiçek, onların elinde de böyle bir kayıt böyle bir şey maalesef yok. 'Bir tuğlada sen koy' kampanyasına da 130-160 bin lira kadar para toplanmış" dedi.
"BÜTÜN BELEDİYELERDEN GELEN BİR PARADAN SÖZ EDİLİYOR"
Başaran açıklamalarında "Paranın kaynağına dair sızan bilgilerden öğreniyoruz ki, Şişli, Küçükçekmece hemen hemen bütün belediyelerden gelen bir paradan söz ediliyor. Bazı ifade verenlerde oldu, bunları doğruladılar. Bunu neden kongreye bağlıyorum ya da ilk cinayet olduğunu söylüyorum. Belediye başkanlarının Ekrem Bey ile ya da İmamoğlu İnşaat'ın genel müdürünün olduğu bir ofise gönderdiği paralar var. Şimdi kurultaydaki iddialar çok farklı" şeklinde konuştu.
"ESKİ GENEL BAŞKAN NİYE SOKAĞA ÇIKSIN?"
Kılıçdaroğlu'na yapılan eleştirilere değinen Başaran "Kemal beyin neden evinde oturmadığı bile çok tartışma konusu olmuştu. Hatta niye evinde oturmadığı noktasında dedim ki 'Kemal Bey gidip torun mu bakacak? Bütün eski genel başkanların ofisleri var büroları var. Zaten şu an yedi koruması devam ediyor. Devlet yedi korumayı almış değil. Bir ofise oturuyor sizi niye rahatsız ediyor. Sonrasında Kemal Bey için 'Niye meydanlara inmiyor, niye oy istemiyor?' baskısı geldi. Şimdi Kemal Beyi başarısız bulduğunuz bir ortamda eski genel başkan niye sokağa çıksın? Zaten Kemal beyi siz başarısız buldunuz ve eleştirdiniz. Neyse bunlar ayrı konular. Ben eğer ki bunlar yargıda devam ediyor, bu iddialar ve bu konuşmalar orada oldu. İlk defa Cumhuriyet Halk Partisi tarihinde Atatürk'ün koltuğunun satıldığını görüyoruz o zaman biz" dedi.
DİVAN BAŞKAN YARDIMCILIĞI İÇİN "ARADIM" DEDİ, ARAMADI
Başaran, CHP'li isimlerin birbirlerine gerçekleştirdiği operasyonları da anlattı. Kurultay'daki divanın belirlenmesinde yaşanan skandaldan söz eden Başaran şunları söyledi: "Kemal bey, Faik Öztrak'a 'Ekrem bey divan başkanı olsun, Özlem Çerçioğlu da yardımcısı olsun' diyor. Öztrak da Genel Başkan Yardımcısı Yunus Emre'den Özlem hanımı aramasını ve teklifi iletmesini istiyor fakat Yunus Emre, Özlem hanımı aramadığı halde 'Arayıp teklifi ilettiğini ama kabul etmediğini' söylüyor. Kurultay'dan bir gün önce Kılıçdaroğlu'nun verdiği yemekte Çerçioğlu ve Öztrak'ın konuşması sonrası olay ortaya çıkıyor. Özlem Hanım şaşkın bir vaziyette Kemal Bey'e gidiyor ve 'Beni arayan böyle bir teklifte bulunan olmadı' diyor. Ben bir hafta önce ziyaret ettim, 'Her türlü görevi kabul edeceğimi söylemiştim. Ben böyle bir görevden kaçmam' diyor. Mahmut Tanal divan başkan yardımcısı olmuştu. Ertesi gün divan başkan yardımcısı Tanal, salonda Özlem Hanım'a 'İsterseniz rahatsızlandığımı söyleyeyim, siz divanda olun' diyor. Özlem Hanım'da bunu kendiniz temizleyin' diyor."