Son dakika haberi: Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, A Haber'de Sebep Sonuç programında Melih Altınok'un konuğu oldu. Gündeme ilişkin açıklamalarda bulunan Bakan Tunç, İstanbul Eyüpsultan'da lüks ciple, arızalanan ATV motorunu emniyet şeridinde kontrol eden gruba çarpan ve 1 kişinin ölümüne neden olan 17 yaşındaki sürücü T.C. ile annesi ünlü yazar Eylem Tok'un Mısır'a kaçmasına ilişkin "Şahit olduğumuz son olay üzücü. Başsağlığı diliyoruz. Burada yaralanan kişiler de var. Sanığın annesi ile birlikte birkaç saat sonra yurt dışına kaçtığını görüyoruz. Sanık ve annesinin Mısır'a gittiği belirlendi. Cumhuriyet Başsavcılığımız soruşturmayı başlatmış ve yakalama kararı çıkartılmıştı. Mısır'dan iadesini talep edecek ve bir kırmızı bülten çıkartacağız. Bu konudaki süreci yakinen takip ediyoruz" dedi.
KIRMIZI BÜLTEN ÇIKARTIYORUZ
Bakan Tunç, hem 17 yaşındaki sürücü T.C. hem de annesi ünlü yazar Eylem Tok hakkında bir soruşturma başlatıldığını ve kırmızı bülten çıkartılması için sürecin başladığını belirtti.
Bakan Tunç, "Suça sürüklenen çocukla ilgili ve onunla beraber annesinin de suçluyu kaçırma suçu var. Kırmızı bültenle ilgili süreç başladı. Mısır adli makamlarına bilgi ve belgeler iletilecek. Sanıkların Mısır'dan Türkiye'ye intikalini sağlamak için çalışıyoruz" ifadelerini kullandı.
KİRADA YÜZDE 25 SINIRI KALKACAK MI?
1 Eylül'den itibaren kira uyuşmazlıklarında arabulucuya başvuru şartının getirildiğini hatırlatarak, "Bu uygulama kira uyuşmazlıkları bakımından yargının yükünü bir ölçüde aldı. Yüzde 25'ten fazla kira artışı yapılamayacağına yönelik bir düzenlememizde var. Temmuz'a kadar devam ediyor. Temmuzdaki şartlara göre tabii TBMM'nin takdirinde olan bir husus" dedi.
KİRA UYUŞMAZLIKLARINDA ARABULUCULUK VERİLERİ
Arabuluculuk uygulamasına ilişkin son verileri paylaşan Bakan Tunç, şunları söyledi:
"1 Eylül 2023 tarihinde dava şartı arabuluculuk kapsamında kira uyuşmazlıklarında başvuru sayısı 136 bin 366. Bunun 72 bin 345'i anlaşmayla sonuçlanmış. 72 bin 345 iki taraf olduğunu düşünsek bunun 144 bin kişinin adliyeye düşmemesi demek. Dostane bir şekilde, karşılıklı konuşarak arabulucu koordinasyonunda anlaşmışlar ve davalık olmaktan kurtulmuşlar."
ARABULUCULUKTA BAŞARI ORANI YÜZDE 67
Arabuluculuk sisteminde 2013 yılından bu yana toplamda 5 milyon 344 bin 810 başvuru olduğunu belirten Bakan Tunç, bu başvurulardan 3 milyon 509 bin 996'sının anlaşmayla sonuçlandığını söyledi. Bakan Tunç, ihtiyari arabuluculukta başarı oranının yüzde 97, zorunlu arabuluculukta başarı oranının yüzde 45, arabuluculuktaki toplam başarı oranının ise yüzde 67 olduğunu söyledi.
YARGI PERSONELİNDE MORAL DURUMU
Moral durumu noktasında bir moralsizliğe yol açacak sebep yok. Yargı mensuplarımızın motivasyonunun düşük olduğu kanaatinde değilim. İl ziyaretlerimizde yargı mensuplarımız ile bir araya geliyoruz, toplantılar gerçekleştiriyoruz, karşılaşılan problemleri ve daha kaliteli bir yargı olabiliri konuşuyoruz. Notlarımızı alıyoruz. Özellikle onların birinci sınıf hakimler bakımından Anayasa Mahkemesi'nin Yargıtay üyelerinin özlük hakları, maaşları bakımından bir iptal söz konusu oldu. Şimdi onla ilgili Maliye Bakanımız ile görüşmelerimiz var" ifadelerini kullandı.
Danıştay'ın göreve iade ettiği hakim ve savcılar ile ilgili Hakimler ve Savcılar Kurulu tarafından yeniden başlatılan inceleme ve kamuoyundaki tartışmalara yönelikte değerlendirmelerde bulunan Bakan Tunç, şunları söyledi:
"FETÖ ile mücadelede kararlılığımızdan hiçbir zaman taviz vermememiz gerekir. Bu konudaki kararlılığımız en yüksek seviyede devam ediyor. Meslekten ihraç kararları neticesinde hakim ve savcıların bu ihraç kararlarına karşı dava açabilmesi ilk derece mahkemesi sıfatıyla Danıştay'da görülüyor. Danıştay'a dava açanlar oldu. 4 bin 6 kişi bakımından Danıştay'da davalar görüldü. Bunların bir kısmı hala görülmeye devam ediyor. Temyiz süreci İDDK'da devam edenler var. 387 kişi bakımından da iade kararı verildi Danıştay tarafından. Bunların 371'i tekrar kürsüye dönmek istediklerini, mahkeme kararının uygulanmasını istediler. 2022, 2023 ve 2021 yıllarında peyderpey verilen kararlar neticesinde bu kararlar uygulandı. Danıştay'ın son kararlarından sonra kamuoyunda meydana gelen bir endişe acaba ne oluyor bir zafiyet mi var şeklinde bir algı haklı olarak vatandaşlarımız da oluştu. Cumhurbaşkanımız da bu konudaki iradesini, tepkisini gösterdi. Kesinlikle burada bir taviz söz konusu olamaz. Bu konuda Hakimler ve Savcılar Kurulu bu dosyalar bakımından yeniden bir inceleme süreci başlattı. Bu inceleme devam ediyor. Her bir dosya bakımından bir hatalı işlem olmaması bakımından bu incelemenin neticesine göre belki soruşturma açılan açığa alınabilecek kişiler de olabilir. Bu teftiş kurulunun incelemeleri neticesinde ortaya çıkacak olan bir husus. Bu konuda kararlılığımızı sürdürmek durumundayız."
MESLEĞE KABUL KRİTERLERİ
Mesleğe kabul kriterlerinde özellikle öncelikli gözetilecek hususun liyakat olduğunu vurgulayan Bakan Tunç, "Mülakat noktasında eleştiri geçmişten beri hep var. Elbette ki güvenlik soruşturması çok önemli. Yani devletine sadık olması lazım, milletine sadık olması lazım. Yargıda görev yapacak hakim ve savcılarımızın güvenlik soruşturması bakımından da çok hassas davranıyoruz. Burada özellikle 15 Temmuz sürecinde 5 bine yakın hakim ve savcının FETÖ ile irtibatlı olması elbette ki bundan sonraki süreçte çok daha dikkatli davranılması gerektiğini gösteriyor. Bu tür sızmaların olmaması sınav süreçlerinde ve güvenlik soruşturması süreçlerinde çok titiz bir çalışma gerekiyor ve yargımızda görev alacak kişilerin mesleğine sadık devletine sadık yargı mensuplarından oluşması noktasındaki hassasiyetimiz devam ediyor" diye konuştu.
Bakan Tunç, Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay arasında Gezi Parkı davası hükümlüsü Can Atalay kararı sonrası yaşanan tartışmaya ilişkin değerlendirmede bulundu. Bakan Tunç, "Bunu olağanüstü çatlak gibi, Türkiye'de yargı krizi var gibi sunmaya çalışanlar oldu. Yargıtay, Anayasa Mahkemesi kararına uyulmamasına karar verdi. Konuyu yargı krizi var şeklinde algılatmaya çalışanlar işin başlangıcını unutturmaya çalışıyorlar. Seçimden önce soruşturmasına başlanmış olmak kaydıyla terör suçu dokunulmazlık kapsamında olsun mu olmasın mı? Şimdi terörden yargılanan bir kişi ya da devletin güvenliğine ilişkin bir suçtan yargılanan bir kişi henüz yargılaması devam ediyor, sabıkası yok, adaylığa başvurdu ve seçildi. Bu kişinin yargılaması devam etsin mi etmesin mi? Anayasa etsin diyor. Anayasa'nın 83. maddesi bir milletvekili seçimden önce ya da sonra işlediği bir suç nedeniyle tutuklanamaz, yargılanamaz, ilke bu ama alttaki maddeleri okumuyor kimse. Altta ne diyor; ağır cezalık suçüstü hali hariç diyor. Bir milletvekili ağır cezalık suçüstü hali olduğunda tutuklanabilir. İkinci istisna, seçimden önce soruşturmasına başlanmış olmak kaydıyla Anayasanın 14. maddesindeki durumlar hariç diyor. Anayasanın 14. maddesine gidiyoruz. Ne var orada, terör güvenliğine ilişkin durumlar. Bunlar diyor kanunla belirlenir. Türk Ceza Kanununda bu suçlar belirlenmiş" ifadelerini kullandı.
BİREYSEL BAŞVURUYA YARGITAY VE DANIŞTAY'DAN GELEN HUKUKÇULAR BAKSIN
Bakan Tunç, Anayasa Mahkemesi'nin bireysel başvuruya bakacak bölümünün Yargıtay ve Danıştay'dan gelen hukukçulardan oluşması yönünde bir Anayasa değişikliği yapılırsa bunun Türkiye için olumlu olacağını belirtti. Bakan Tunç, "Bireysel başvuru kararları Yargıtay ve Danıştay'dan gelen hukukçulardan oluşan bölümde görülürse o zaman özellikle Yargıtay incelemesinden geçmiş bir kararın hak ihlali bakımından incelemesini hukukçular yapmış olur. Burada hukukçu olmayanlardan oluşan bir ekip tabi farklı kararlara neden olabiliyor. Bu bir Anayasa değişikliği gerektirebilir" ifadelerini kullandı.
SEÇİM SONRASI BU KONU GÜNDEME GELECEK
Bakan Tunç, buradaki çözümün TBMM'nin takdirinde olduğunu ancak teknik olarak bir hazırlık yaptıklarını belirterek, "Seçim sonrası bu konu mutlaka gündeme gelecek. Çünkü bugün Can Atalay konusunda gündeme gelir, yarın başka bir konuda gündeme gelir. O nedenle bir daha bu krizlerin yaşanmaması için Anayasa Mahkemesi ihlal kararlarının da Ceza Mahkemesi bakımından Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde olduğu gibi yargılamanın yenilenmesi sebebi sayılabilmeli. O durumda kişi Adliye Mahkemesi'ne başvurur, ben ihlal kararı aldım ve benim yargılamamın yeniden yapılmasını istiyorum der. İlk derece mahkemesi reddederse istinafa gider, Yargıtay'a gider. Dolayısıyla bu süreç yetki karmaşası, görev karmaşası olmadan devam eder" dedi.