Ankara 16. Ağır Ceza Mahkemesi, Enver Altaylı hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan 10 yıl, devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal veya askeri casusluk amacıyla temin etme suçundan 13 yıl 4 ay olmak üzere toplamda 23 yıl 4 ay, eski MİT'çi Mehmet Barıner hakkında ise aynı suçlardan toplamda 21 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmalarına karar vermişti. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Ceza Dairesi, Altaylı ve Barıner hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan mahkumiyet hükümlerinde usul ve esas yönünden hukuka aykırılık bulunmadığını belirterek, bu gerekçeyle istinaf başvurularının esastan reddine karar vermişti. Temyiz incelemesi için dosya Yargıtay 3. Ceza Dairesi'ne gönderildi. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Daire'ye gönderdiği tebliğnamede, Mehmet Barıner hakkında onama, Enver Altaylı hakkında ise devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal veya askeri casusluk amacıyla temin etme suçundan beraat verilmesi görüşünde bulundu. Dosyayı inceleyen Yargıtay 3. Ceza Dairesi, iki sanık hakkında verilen cezaların da onanmasına karar verdi.
ÖRGÜT EVİNDE MİT SINAVLARINA HAZIRLAMIŞLAR
Eski MİT'çi Mehmet Barıner'in Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ile ilişkisinin ortaokul çağında dershane ve okullarına gitmekle başladığını, üniversite döneminde iltisaklı yurt ve evlerde kalarak örgütle bağını devam ettirdiğini ve ev abiliği yaptığını, kendisine gönderilen lise öğrencilerini polislik ve askerlik sınavlarına girmeleri için teşvik ettiği ve lise öğrencilerine kod isim verdiği, kendisinin de bu dönemde 'Burak' kod ismini kullandığı belirtildi. Barıner'in, örgütle iltisaklı evlerde hazırlanarak MİT sınavlarına girip, örgüt içerisinde 'Mustafa' kod adını kullandığı, MİT'te çalıştığı dönemde mahrem abileri ile görüşüp dini sohbet ve faaliyetlerde bulunduğu, mahrem abilerin talebi üzerine kendisinden talep edilen çalıştığı kuruma ilişkin ve burada elde ettiği gizli bilgileri mahrem abilerine verdiği kaydedildi.
TEŞKİLATA AİT GİZLİ BİLGİLERİ ÖRGÜT TOPLANTILARINDA PAYLAŞTI
Mehmet Barıner'in ayrıca MİT mahrem yapılanması içerisinde yer aldığı, teşkilat içerisinde edinmiş olduğu bilgileri örgüt abisinin düzenlemiş olduğu toplantılar marifetiyle paylaşımda bulunmak amacıyla teşkilata ilişkin gizli bilgileri temin ettiği, 2012 yılında MİT'te göreve başladıktan itibaren dönemin MİT imamının talimatıyla hareket etmeye başladığı, çalıştığı MİT ve görev yaptığı İran Masası hakkında bilgiler aktardığı, örgüt abilerinin talimatlarını yerine getirdiği belirtildi.
FETULLAH GÜLEN'E MEKTUP YAZMIŞ
Enver Altaylı'nın ise FETÖ/PDY terör örgütün üst ikinci adam konumunda olan ve Türkiye İmamı olarak bilinen Mustafa Özcan ile uzun yıllara dayanan ilişkilerinin olduğu, sanığın örgütün okulların Özbekistan ve Kazakistan ülkelerine açılmasına yönelik faaliyetleri ve bu faaliyetleri örgütün 2 numaralı kişisi olarak konumlandırılan Mustafa Özcan ve örgüt içerisinde "Kervancı Ali" olarak bilinen Ali Katırcıoğlu ile birlikte yürüttüğü belirtildi. Ayrıca, Altaylı'nın 15 Temmuz darbe girişiminin ardından Mehmet Barıner'i örgütsel amaçla illegal yollardan yurt dışına çıkarmak amacıyla etkin faaliyette bulunduğu, örgüt elebaşı Fethullah Gülen'e yazmış olduğu mektupta örgütün faaliyetleri kapsamında övücü sözler söylediği, örgütün faaliyet alanları kapsamında tavsiye ve telkinlerde bulunduğu, örgüte ve örgüt elebaşına bağlılıkta bulunduğu, darbe girişimi sonrasında da örgütün ülkeyi itibarsızlaştırma, darbenin örgütle bir alakası olmadığına ilişkin propaganda dokümanlarının hazırlanmasında görev yaptığı ve istihbari faaliyetlerde bulunduğu kaydedildi.
MİT VE TSK HAKKINDA BİLGİLER VERDİ
Kararda, Altaylı'nın, örgüt elebaşı Fetullah Gülen'e "Muhterem Efendim" başlıklı bir mektup yazdığı, mektupta, "Yeni Genel Kurmay Başkanı'nın Zatı Alinize ve yapılan hizmetlere bakışı son derece menfidir. Yeni görevine başlar başlamaz (bana bir dostumun sayılarının yedi olduğunu söylediği) bazı generallerin yakın takip ve dinlemeye alınmaları konusunda verdiği talimat son derece üzücüdür. Bu 7 generalin izlemeye alınmalarının gerekçesi zatı alilerinize taraftar oldukları iddiasıdır. Ancak ben hakikatin şu olduğu kanaatindeyim. Herhalde bunlar inanç sahibi ve yakın çevrelerinde şahsınız ve hizmetler hakkında müspet mütalaalarda bulunan kimselerdir. Ancak burada dikkati çeken durum, 20 MİT görevlisi ve 7 generalin aynı zamanda, aynı muameleye maruz kalmalarıdır" ifadelerine yer verdiği, örgütün zararına olarak gördüğü MİT teşkilatında görevli merhum K.K. ile ilgili vermiş olduğu bilgiler, teşkilatta görevli 20 kişilik mensup ile ilgili paylaştığı gizli bilgiler, dönemin Genel Kurmay Başkanı İlker Başbuğ'un örgüte bakış açısı ile ilgili ifade ettiği hususlar, yine TSK bünyesindeki 7 General ile ilgili verilen ve bu kapsamda gizli olması gereken bilgiler elde ettiğine dair tespit ve delillere yer verildi.
"YAKIN TAKİBİMDE OLAN ERDOĞAN'DIR"
Ayrıca, Altaylı'nın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı kastederek ''kendi istihbarat kaynaklarım vasıtasıyla yakın takibimde olan Erdoğan'dır" şeklinde ifadesinin olduğu, bu kapsamda siyasal casusluk amacıyla istihbarat kaynaklarının bulunduğu tespitine yer verildi. Son olarak, Altaylı'nın tespit edilen mail içeriğinde, 15 Temmuz 2016 tarihinde meydana gelen darbe girişimi sonucu silahlı terör örgütüne üye olma suçundan gözaltına alınan veya tutuklanan örgüt üyelerinden masum insanlar gibi bahsettiği, tasfiye edilen darbeci askerlerden ise ''milli ordu'' olarak bahsettiği vurgulandı. Altaylı'nın, FETÖ/PDY silahlı terör örgütü kapsamında gerçekleşen faaliyetler çerçevesinde elde ettiği bilgileri örgüt elebaşı Fetullah Gülen ve başka ülkelere iletilmek üzere üst düzey örgüt yöneticileriyle irtibat halinde olduğu, söz konusu bilgi ve belgelerin zaman zaman üstü kapalı veya açık şekilde ülke yönetimi aleyhine kullanılmak üzere elde edilme niteliği itibariyle herkes tarafından ulaşılması imkansız devlet sırrına havi bilgiler olduğu kaydedildi.