Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili Mehmet Uçum başkanlığındaki "Yeni Anayasa Genel Değerlendirme Çalıştayı" Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde yapıldı.
Çalıştayın açılışında konuşan Tunç, Türkiye Yüzyılı'nın başlangıcında insan haklarına dayanan, hukukun üstünlüğünü esas alan, devletin görevlerini belirleyen ve insan onurunu koruyan yeni, demokratik, sivil, kuşatıcı bir anayasa yapma hedeflerinin olduğunu söyledi.
Siyasi düşüncesi ne olursa olsun herkesin TBMM'nin demokratik ve sivil bir anayasa yapma noktasında görüş birliği içinde bulunduğunu belirten Tunç, yeni anayasa yapılmasının milletvekillerinin millete borcu olduğunu ifade etti.
Tunç, anayasa tarihine bakıldığında, Türkiye'nin anayasal istikrarsızlık dönemlerini yaşadığının söylenebileceğini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Anayasanın amacı insanın temel hak ve özgürlüklerini devlet iktidarı karşısında korumak. İnsan onurunu korumak için adaletin tecelli etmesi lazım. Adaletin tam anlamıyla tecelli etmesi için de hukuk devleti ön şart. Hukuk devletinin de ön şartı tarafsız ve bağımsız yargı. Tarafsız ve bağımsız yargının insan onurunu koruyabilmesi, insanı iktidar karşısında koruyabilmesi de önündeki uygulayacağı metne bağlı. O metin de en başta anayasa. Biz, tarafsız ve bağımsız yargının uygulayacağı, devletin bağlı olacağı anayasanın öncelikle insan onurunu korumasını esas almasını istiyoruz."
Türk siyasi tarihinin her 10 yılda bir vesayet odaklarının, darbecilerin ve darbe heveslilerinin toplumda açtığı yaralarda dolu olduğuna dikkati çeken Tunç, bu dönemlerde yaşanan adaletten uzak yargılama süreçleri, işkence ve idamların zihinlere kazınmış birer acı hatıralar olduğunu dile getirdi.
"TÜRKİYE'DEKİ ANAYASALAR ÇOĞUNLUKLA DARBE VE DARBE GİRİŞİMLERİNDEN DOĞDU"
Tunç, Türkiye'deki anayasaların çoğunlukla darbe ve darbe girişimlerinden doğduğunu ve darbecilerin zihnindeki vesayetin muhafazası için hazırlandığını vurgulayarak şöyle devam etti:
"Örneğin 27 Mayıs darbecilerinin hazırladığı 1961 Anayasası'nın temel vazifesi, darbeyi meşrulaştırmak ve milli iradeyi vesayet altına almaktı. Yine 12 Mart 1971'de sivil siyasetin aldığı darbe, dönemin anayasasına da yansıdı ve yapılan değişikliklerle siyasette vesayet adeta kurumsallaştı. Türkiye'nin on yıllar süren kayıp yıllarında gençlerimizin bir sağdan, bir soldan darağacına götürüldüğü, hukuk cinayetlerinin normal bir hal aldığı dönemin sonunda 1982 Anayasası ortaya çıktı. 1982 Anayasasının kodlarında millete güvensizlik, siyaset kurumunu itibarsızlaştırma ve vesayeti kökleştirip meşrulaştırma vardır."
"SİVİL VE DEMOKRATİK BİR ANAYASANIN HAZIRLANMASI SON DERECE ELZEM"
1961 ve 1982 Anayasalarının tarihe kara leke olarak geçen zulmün, baskının, acıların gölgesinde vesayetçi anlayışı muhafaza için kurgulandığını belirten Tunç, "O nedenle on yıllar boyunca toplumsal barış tesis edilememiş, vesayet odaklarının toplumumuzda açtığı derin yaralar kapanmamıştır. Hala yürürlükte olan 1982 Anayasası'nın yerine sivil ve demokratik bir anayasanın hazırlanması son derece elzemdir." değerlendirmesinde bulundu.
"ANAYASAMIZ PROTEZ ANAYASAYA DÖNÜŞMÜŞ DURUMDA"
Tunç, 177 maddeden oluşan Anayasa'da 19 kez değişiklik yapıldığına ve bu değişikliklerin 184 yerle ilgili olduğuna işaret ederek, şunları söyledi:
"Madde sayısından daha fazla bir değişiklik söz konusu oldu. Hem metin bakımından yeknesaklığın bozulduğunu görüyoruz hem de birilerine göre 'yamalı bohçaya' dönüştü, birilerine göre 'delik deşik bir anayasa' şeklindeki hak etmediğimiz birtakım eleştirilere de hep maruz kalıyoruz. Üstelik darbe ürünü olan bu Anayasa'da yapılan değişikliklere rağmen milli irade üzerindeki vesayet kalıntıları bir türlü tamamıyla silinemedi. Vesayetçi ruh azaltılmaya çalışıldı ama tamamen silindiğini söylemek mümkün değil."
Vesayetçi ruhun maddelere kadar işlediğini ifade eden Tunç, şunları kaydetti:
"1982 Anayasamızı, 1980 darbesinin ardından yapılan 82 model bir arabaya benzetiyoruz ve bu süre içerisinde ihtiyaçlarımıza göre eski arabada çok sayıda parça değişiklikleri yaptık. Yeni modern çağda o araçla gitmenin doğru olmadığını hepimiz söylüyoruz. Bu Anayasamız adeta protez anayasaya da dönüşmüş durumda. 21 yılda gerçekleştirdiğimiz ve Anayasamızdaki vesayetçi ruhu azaltan düzenlemelere rağmen yeni bir anayasa istiyoruz."