Türkiye'de yerel seçim süreci başladı. AK Parti ve MHP başta büyükşehirler olmak üzere ilçelerde de büyük oranda adaylarını belirledi. AK Parti ve Cumhur İttifakı'nın adayları sahada çalışmalarına başladı. CHP, İzmir, Antalya gibi kazanması garanti görülen illerde, üç büyükşehirde ise 'kupon' ilçelerde adayını belirleyemedi. Kemal Kılıçdaroğlu döneminde gizli pazarlıklarla masaya oturulan HDP değişen adı DEM ile bu seçimde ittifak konusu da yine gündemde. Özgür Özel'in DEM Parti ziyaretinin ardından özellikle bazı ilçelerde pazarlıkların sürdüğü ortaya çıktı. Süreç nasıl işleyecek? Adayların belirlenmediği il ve ilçelerde perde arkasında neler oluyor? Ana muhalefet partisi CHP, DEM ile açıktan bir ittifak yapacak mı? Yoksa farklı alternatifler mi var?
Siyaset Bilimci ve Araştırmacı Baki Laleoğlu, sabah.com.tr'ye CHP'deki değişim sürecini ve aday belirleme kaosu ile ilgili dikkat çeken açıklamalarda bulundu.
ÖZGÜR ÖZEL GENEL BAŞKAN OLDU AMA PARTİNİN LİDERİ OLAMADI
CHP'de değişim sadece görünürde. Liderlik değişimi oldu, yeni bir ekip yönetimi ele geçirdi. Ekipler arası bir çatışma var. Özgür Özel genel başkan oldu ama partinin lideri olamadı. Perde arkasında Ekrem İmamoğlu bir performans göstermeye çalışıyor. Öte yandan CHP'de oligarşik bir yapılanma var. Ne olursa olsun, genel başkanlar değişse de bu kadrolar değişmiyor. Bunun en önemli örneğini seçimlerden sonra medyaya sızan Zoom Toplantısı'nda görmüştük. Kılıçdaroğlu'nun yanında olan isimler değişim safına katılarak Ekrem İmamoğlu'nun yanında yer almıştı. Değişime hedef olan isimler aslında bunlar. Bu isimlerin değişmesi lazım. Muharrem Erkek seçimlerden sonra kendisini Kemal Kılıçdaroğlu'nun yanında konumlandırıyordu. Rüzgarın ters yönde estiği gibi konumunu değiştirdi. Bir değişim var ama sanıldığı gibi yapısal bir değişim değil. Ekipler kendi aralarında rekabet ediyor, güç mücadelesi var. CHP'de kurumsal ve yapısal bir değişim yok. Söylem ve politikada bazı değişiklikler var. Kemal Kılıçdaroğlu blok siyaseti ile seçim kazanmaya çalıştı. Yeni dönemde ise Ekrem İmamoğlu'nun işaretlerini gösterdiği bir durum var. DEM Parti ile açıktan ve meşru bir aktör olarak ittifak yapılması isteniyor. Dediğim gibi stratejik bazı değişiklikler var ama yapısal bir değişiklik yok.
CHP SEÇMENİ KİMİ MUHATAP ALACAĞINI BİLMİYOR
Özgür Özel'in aslında nasıl bir pozisyona sahip olduğunu görmek lazım. Özgür Özel, kişisel karizması ile genel başkan olmadı. Değişim dedi ama bu dalganın liderliğini Ekrem İmamoğlu yapıyordu. Ancak İmamoğlu, kendi kişisel kariyer planında, 2028 Cumhurbaşkanlığını hedefliyor. Bu bağlamdan dolayı Özgür Özel genel başkandan daha çok sözcü, daha çok hiziplerin arasında bir köprü görevine sahip. Özgür Özel için değişimi başarmak veya başarmamak onu aşan bir olay. Özgür Özel bunu yapmak istese bile gerekli kadroya, karizmaya, güce sahip değil. Seçmen CHP'ye baktığı zaman Özgür Özel'in tek başına bir lider olduğunu görmüyor. Her şeyin farkında. Örnek veriyorum; Ekrem İmamoğlu, Tekirdağ Belediye Başkanı'nı övüyor, sanki kendi aday göstermiş gibi. Halbuki teorik açıdan ikisi de aynı pozisyonda. Biri Tekirdağ'ın adayı biri İstanbul'un adayı. Seçmen kimi muhatap alacağı konusunda kafa karışıklığı yaşıyor. İki başlılık sorunu var.
CHP'DE RANT VE KAZANIMLAR ÖN PLANDA
Bahsettiğimiz oligarşik yapı nedeniyle adaylar belirlenemiyor. Büyük rant, büyük kazanımlar ön planda. İstanbul'da Beşiktaş Kadıköy gibi.. Ankara'da Çankaya gibi. İzmir Büyükşehir Belediyesi gibi. Kritik ve cepte olan ilçeler maddi açıdan da çok kazançlı belediyeler. Asıl rekabet bunun etrafında dönüyor. Herkes kendi ismini aday gösterip kazanım elde etmek istiyor. Örnek veriyorum, Keçiören'de kim aday olacak tartışması yaşanmaz CHP'de. Ama kim Çankaya'da aday olacak tartışması yaşanır. Neden çünkü kazanılması kesin. CHP'nin 22 yıldır muhalefette kalmasının nedeni de bu. AK Parti ile rekabeti amaçlamıyorlar. Cepte gördüğü belediyeler için, kendi aralarında muhalefet ediyorlar. Aday olarak baktığımızda da; mesela İstanbul'a Ekrem İmamoğlu hakim durumda ve Özgür Özel pasif kalıyor. Büyükşehirlerde kritik ilçelerde de kendi aralarında rekabet yaşıyorlar. Mesela İzmir'de aday açıklanmış değil. Çankaya adayı açıklanmış değil.
DEĞİŞMESİ GEREKEN CHP SEÇMENİ
Değişim dediğimiz mesele de burada. Değişmesi gereken CHP seçmeni. CHP seçmeninin bu tavrı değişmedikçe CHP'nin kurumsal ve yapısal açıdan değişmesi mümkün değil. CHP'li seçmen bir şeylerin değişmesini bekliyorsa bunu kendi oylarıyla yapmak zorunda. Bir kurtarıcı beklememeliler. 2010 yılında da kurtarıcı Kemal Kılıçdaroğlu'ydu mesela. Ama hiçbir şey değişmedi, partiye bir başarı gelmedi. Hala 3-5 tane belediye arasında parti içinde muhalefet devam ediyor. Bunun sebebi de şu: CHP'li isimler biliyor ki; biz ne olursak olalım, yüzde 20-25 bandında oy alıyoruz. Ana muhalefet olarak pozisyonumuzu koruyoruz. AK Parti ile rekabet etmek yerine cepte gördüğü belediyeler için mücadele ediyorlar kendi aralarında. CHP seçmeni bundan rahatsızlık duysa da AK Parti ve Erdoğan karşıtlığı motivasyonu nedeniyle harekete geçemiyor. Bunu da açık konuşmak gerekirse; CHP'deki parti içi elitler bunu istismar ediyor. CHP, Erdoğan karşıtlığı üzerinden sürekli kendi seçmenini istismar ediyor, kendi pozisyonunu korumak için. İdeolojik karşıtlığı kullanıyor. Bu oyunu CHP seçmeninin kendisinin bozması gerekiyor. CHP kendi partisini cezalandırmadığı müddetçe kapsamlı bir dönüşümü başlatamaz.
CHP'DE GRUPLAŞMALAR, HİZİPLER VAR
Yeni yönetim kadroları kendi sistematiğini oturtamadı. Milletvekilleri ve teşkilatlar kısmında hala Kılıçdaroğlu'nun etkisi var. Her ne kadar organize bir teşkilatlanma olmasalar da kendi içlerinde direnç gösteriyorlar. CHP yönetimi, şu an teşkilatlara, belediyelere hakim değil. Gruplaşmalar, hizipler var. Bu sebepten dolayı Özel'in yerine getirmediği ön seçim sözü büyük bir rahatsızlık oluşturuyor. Ancak seçmende oy verme davranışını çok etkilemeyecek bir durum. Çünkü dediğimiz gibi CHP seçmeni yerel seçimlerde ideolojik kaygılarla hareket ediyor.
BAŞARISIZ İSİMLERDE ISRAR
Hatay'da İnsanların aklıyla alay eder gibi bir ismi aday gösterdiler. Özgür Özel tarihi bir karar vereceğiz dedi ama Lütfü Savaş'ı aday gösterdi. Yok yerelden çok oy alıyor. Yok bölgede sevilen bir isim. Biliyoruz ki Lütfü Savaş Hatay'ın önde gelen isimlerinden biri. CHP, kendi alternatifini üretmediği için bu isme muhtaç kaldı. CHP'nin karalama mekanizmasında şöyle bir etken var. Suçu sürekli başkalarına atarak kendi suçunu gizliyor. Lütfü Savaş'ı aday göstererek; Suç bizde değil karşı tarafta diyor. 2023 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Hatay, CHP'de olmasına rağmen, özellikle ikinci turda Erdoğan büyük bir oranda oy aldı. Yerel seçimde de AK Parti karşılığını göreceğiz.
YEREL SEÇİM İÇİN YENİ SENARYO: MASKELİ DEM ADAYI TAKTİĞİ
Kamuoyuna yansıyan bazı iddialar var. DEM Parti bastırıyor. Çünkü artık resmi olarak meşru bir şekilde ittifak kurmak istiyor. 2023 seçimleri sonrasında seçmeninden büyük tepki görmüştü. Hiçbir şey kazanmadan sürekli bir şeyler veriyoruz şeklinde. İstanbul'da belli bir kazanım elde etmeden destek vermeyeceklerdir. Bu kazanım ilçe mi yoksa farklı türde mi kazanımlar olur emin değilim. Esenyurt, DEM Parti'nin çok önem verdiği bir ilçe. Türkiye'nin en kalabalık ilçesi ve hem maddi hem sosyolojik açıdan DEM Parti'nin faaliyetlerine uygun bir ilçe. Bu açıdan DEM Parti'nin Esenyurt'u istemesini anlıyorum. Kılıçdaroğlu döneminde gördüğümüz gibi toplumsal baskıdan dolayı bunu görünür halde yapmayalım, farklı alternatifler üzerinden yapalım derlerse sürpriz karşılamam. Alternatifler üretilebilir. DEM Partili bir ismin, CHP'den aday olması gibi. Ama CHP'nin AK Parti'den aldığı Esenyurt gibi bir ilçeyi DEM'e bırakmasını şu aşamada sürpriz karşılamam. Ancak CHP'nin kendi amblemi ile gireceğini düşünüyorum. Bunun alternatifi olarak daha küçük ilçeler olabilir, farklı illerde ilçeler olabilir. Zaman gösterecek. CHP'nin buna açık olduğunu ama toplumsal baskıdan dolayı tereddüt edeceğini düşünüyorum.