Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Ersoy, Ayasofya-i Kebir Camii Şerifi, turizm verileri, arkeolojik kazılar ve tarihi eser kaçakçılığı konusunda açıklamalarda bulundu.
Ayasofya-i Kebir Camii Şerifi'nde çok geniş kapsamlı bir restorasyon süreci başlattıklarını ve bunun için bir bilim kurulu oluşturduklarını belirten Ersoy, sürece dair bilgiler verdi.
Olası İstanbul depremine Ayasofya'yı hazır hale getirmenin en öncelikli konu olduğuna işaret eden Ersoy, restorasyon çalışmalarının hem ibadete hem de ziyarete açık olması planlamasıyla yapıldığını söyledi.
Bakan Ersoy, çalışmalar kapsamında ilk olarak 2. Beyazıt minaresinin kontrollü bir şekilde sökülüp, yeniden yerine takılacağını aktararak, "Bu söküm işlemleri yapılırken kubbedeki kurşun örtü kaldırılacak. Kubbenin altındaki çatlaklar ve diğer sızıntı olan noktalar onarılacak. Sonra yeniden kubbe özgün malzeme ile yapılıp, monte edilecek. Tabii restorasyon bununla bitmiyor, kademe kademe birçok noktasında devam edecek. Bu yıl sonuna kadar yapmayı planladığımız çalışmalar bunlar." dedi.
"BÜTÜN ZİYARETÇİLERİMİZİ KORUMAKLA YÜKÜMLÜYÜZ"
Ayasofya-i Kebir Camii Şerifi'ne girişte yoğunluğun azaltılması amacıyla UNESCO'nun tavsiyesiyle Ziyaretçi Yönetim Planı'na geçtiklerini ifade eden Ersoy, bu planlama gereği de ibadet için gelenler ile turistik amaçlı ziyaret eden yabancıların girişlerini ayırdıklarını anlattı.
Mehmet Ersoy, sosyal medyada tartışılan 2. Beyazıt minaresi altındaki yabancı ziyaretçilerin giriş yaptığı kapıya, mobil bir koruma tüneli koyduklarına dikkati çekerek, minarenin onarımının bitmesiyle bu tünelin kaldırılacağını açıkladı.
Ziyaretçileri korumak amacıyla bu tüneli kurduklarını ve geçici olduğunu vurgulayan Ersoy, "Her gün buradan 2 binin üzerine turist geçiş yapıyor. İlkbahar, sonbahar geldikçe bu oran 10 binlere çıkabilir ve biz bütün ziyaretçilerimizi korumakla yükümlüyüz." ifadesini kullandı.
Ersoy, Ayasofya'nın galeri katında yer alan çıkış koridorlarında zeminin sürekli nemli ve kaygan olmasından kaynaklı, ziyaretçilerin düşmesini önlemek amacıyla bir ahşap döşeme yaptıklarını söyleyerek, artık QR kod uygulamasıyla hayata geçirilen sistemle de yabancı ziyaretçilerin cep telefonlarının kulaklıkları veya sağlanacak tek kullanımlık kulaklıklarla ibadet edenleri rahatsız etmeden 23 dilde bilgi alabildiğini anlattı.
"IRKÇI SÖYLEMLER TURİZMİ ETKİLİYOR"
Bakan Ersoy, konuşmasında turizm verilerine de değinerek, 2022'yi 46,3 milyar dolar, 2023'ü de 54 milyar dolar civarında bir gelirle kapattıklarını aktardı. Ersoy, "2023 çok zor bir seneydi. 6 Şubat'ta asrın felaketi ile karşılaştık. Çok büyük bir yıkım oldu. Daha sonrasında seçim stresini yaşadık. Her olumsuz siyasi söylem de turizmi etkiliyor. Irkçı söylemler de turizmi etkiliyor. Karşı tarafta yanlış anlaşılıyor. Çok büyük olumsuzlukları peş peşe yaşadığımız bir dönem oldu ama her şeye rağmen hem ziyaretçi sayısında hem kişi başı gecelik gelirde çok ciddi rekorlar elde ederek, bu seneyi kapatacağımızı düşünüyorum." dedi.
Ersoy, turizm bölgelerinde 2023'e göre İstanbul'u 16 milyon civarında kişinin ziyaret ettiğini ve bir o kadar da Antalya bölgesinin ziyaretçi aldığı bilgisini verdi.
Türkiye'de turizmde Arap turistlerin yüzde 15'i aşkın bir payda rol oynadığını ve ağırlıklı olarak İstanbul ile Karadeniz Bölgesi'ni ziyaret ettiklerini açıklayan Ersoy, "Ben bir Türk vatandaşı olarak Türkiye'nin ırkçı bir söylemle anılmasını istemem. Bunun turizme verdiği zararı geçin, bizim Türk insanına zarar veriyor. Bu bizim Türk algımıza hiç yakışı kalmıyor. Bundan rahatsızım." diye konuştu.
Hedeflerinin bu yıl ise turizmde 2023'e göre yüzde 10 bir artışla 60 milyar dolar civarında gelir sağlamak olduğunu söyleyen Ersoy, "Çok rahat başarabileceğimiz bir artış. Yeter ki bölgesel krizler büyümesin, dünyada farklı krizler çıkmasın. Ama biz artık bahanelere sığınan bir ülke değiliz sektör olarak. Olumsuzluklar her zaman olacak, biz inşallah onları iyi giden diğer noktalarla telafi ederek süreci devam ettireceğiz." değerlendirmesinde bulundu.
"TÜRK KAZI TARİHİNDE SON 60 YILDA YAPILAN İŞ KADAR KAZIYI, GELECEK 4 YILDA YAPACAĞIZ"
Bakan Ersoy, geçen yıl 12 aylık arkeolojik kazı programını başlattıklarını, ikinci aşama olarak da "Geleceğe Miras" projesine geçtiklerini söyleyerek, şunları kaydetti:
"Bizim 144 Türk kazı başkanımız, 32 tane de yabancı kazı başkanlığı var. Bu Türkiye Cumhuriyeti'nin 100. yılına armağan olarak yaptığımız bir şey. Türkiye'de 1860'lı yıllarda Efes'te arkeolojik kazılar başlamış. 163 yıldır yabancı kazı başkanlıkları ülkemizde var ve bunların geçmişlerine baktım. En çok kazılan yer Efes, 163 yıldır yüzde 25'i kazılmış. Denizli Hierapolis'e baktım yaklaşık 70 yıldır yüzde 3 buçuğu kazılmış. Yabancı kazı başkanlıkları maalesef kısa süre kazıp, ülkelerine dönüyorlar. Bu da kabul edebileceğimiz bir şey değil. Bu yıl itibariyle yıl sonuna kadar tamamına Türk koordinatör kazı başkanı atadık. Koordinatör kazı başkanı atarken yoğun bütçe, yoğun ekip, ekipman desteği ile atadık. Bir motto oluşturduk ve dedik ki, 'Türk kazı tarihinde son 60 yılda yapılan iş kadar kazıyı, gelecek 4 yılda yapacağız'. Buna da 'arkeolojinin altın çağı' dedik."
Tarihi eser kaçakçılığı konusuna dair ise Ersoy, 2023'te 3 bin 59 eseri yurt dışından getirmeyi başardıklarının altını çizerek, "2018'den beri 12 binden fazla eser geldi. En son 'Kore Torsosu' geldi. Burdur Boubon Antik Kenti'nden Bronz İmparator heykeli gelecek. Bir tane de İtalya'dan pişmiş topraktan eserlerimiz var. İtalyan hükümeti ile protokol sağlandı. Onları da aşamalı bir şekilde yakın tarihte ülkemize intikal ettireceğiz." dedi.
"ANTAKYA'DA MECLİS MEYDANI'NDAN KURTULUŞ CADDESİ'NE KADAR BÖLGEYİ YENİDEN İHYA EDİYORUZ"
Ersoy, deprem felaketinin sadece İstanbul'un değil birçok bölgenin sorunu olduğunu dile getirerek, "Biz Elazığ depreminden sonra bir çalışma yaptık. İlk etapta acil müdahale ekiplerini, her şehrin badi şehirlerini oluşturduk. Tek nokta da değil, iyi ki öyle yapmışız. Bizim bakanlığımızda da hangi müze depremde zarar görürse, hangi illerdeki, hangi ekip müdahale edecek hepsi belli. Sadece bu değil, yangın müdahale planlarına kadar da yaptık. Sultanahmet Meydanı'ndaki birçok yapının yangın müdahale senaryolarını bile büyükşehir belediyesiyle çalıştık. Simülasyonları hazırlanmış durumda." bilgisini verdi.
Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depreminde 8 binin üzerinde kültür varlığının etkilendiğine dikkati çeken Bakan Ersoy, "Bunların bin kadarı zaten kamu kültür varlığı, diğerleri özel şahıslara ait yapılar. Antakya ile ilgili de çok özel bir çalışma yapıyoruz. Antakya'da Meclis Meydanı'ndan Kurtuluş Caddesi'ne kadar bölgeyi komple biz üstlendik. Şu anda orayı yeniden ihya ediyoruz. Hedefimiz 2024 sonuna kadar oradaki çalışmayı bitirip, arkeolojik kazı yapılması gereken yerleri kazacağız, yeniden ihya edilmesi gereken yerlerin restorasyonunu yapacağız veya hibe desteği vermemiz gerekenleri verip ayağa kaldıracağız. Orayı altyapısı ve üst yapısıyla örnek bir cadde haline getireceğiz. Sonra aşama aşama paralel caddeleri de bitireceğiz." diye konuştu.
Mehmet Ersoy, Galata Kulesi'nin de çok başarılı bir restorasyondan geçtiğini söyleyerek, "Orada başka sıkıntılar vardı. Çökme gibi. Dünyanın en önemli yapılarından birisine sahipsiniz kafeterya, restoran, personel soyunma odaları, muhasebe kayıp ofisleri ve boğaz manzaralı tuvaletler olarak kullanıyorsunuz. Gereksiz bu ünitelerin tamamını çıkardık. Orayı a'dan z'ye restore ettik. Müze sınıfına getirdik. Ticari yapılar bizim işimiz değil. Ebabil kuşlarının göç dönemine geldiği için de restorasyona bir ara vermiştik. Göç dönemi bittiği için bu dönemde tekrar iskele kuruldu. Nisan, mayıs ayına kadar inşallah külahı onarıp eski yerine koyacağız. Tek eksik kısmı buydu, orayı da tamamlıyoruz." ifadesini kullandı.