Ankara Büyükşehir Belediyesi bünyesinde yıllarca hizmet veren sırf Mansur Yavaş döneminden önce haksız yere işten atılan ABB personeli SABAH aracılığıyla Savcılığa çağrıda bulunarak yaşanan mağduriyetin giderilmesini istediler.
MERSİNDE YAPILAN SORUŞTURMANIN ABB İÇİN DE YAPILMASINI İSTEDİLER
"Evine ekmek götüren insanı neden işten çıkarayım. Ekmekle oynayan namussuzdur, alçaktır bu kadar net" diyen Mansur Yavaş, göreve geldiği günden itibaren ABB bünyesinde kendi döneminden önce görev yapmaya başlayan 5 bin işçiyi haksız tutanaklar, mobbing ve baskı ile kıdem tazminatlarını bile vermeden işten çıkardı. Yavaş çıkardığı personellerin yerine 17 bin 500 kişiyi işe aldığı öğrenildi. İşten atılan personellerin işsizlik maaşları bile alması engellenirken, Yavaş gibi benzer işten çıkarmalar yapan Mersin Büyükşehir Belediyesi'ne karşı İçişleri Bakanlığı'ndan müfettiş atandı. Atanan müfettiş tarafından yapılan inceleme neticesinde sorumlular hakkında soruşturma başlatıldığı öğrenildi. ABB bünyesinde haksız yere işinden atılan işçiler söz konusu soruşturmanın ABB içinde yapılmasını istedi.
"İÇİŞLERİ BAKANLIĞI'NDAN MERSİN'DE ATILAN ADIMIN BURADA DA ATILMASINI BEKLİYORUM"
Genel seçimler esnasında AK Parti Ankara Milletvekili Osman Gökçek ile çekildiği fotoğraf yüzünden işinden atılan Halk Ekmek Çalışanı Reyhan Yavuz, "Sekiz senelik emeğim hiçe sayıldı. Sırf sevdiğim bir milletvekili ile fotoğraf çektirdiğim için uğramadığım mobbing, görmediğim baskı kalmadı. Haksız tutanaklar tutuldu. Görev değişikliği yapıldı. Sonra da beni işimden ettiler. Aylarca işsiz kaldım. Psikolojim bozuldu, maddi manevi zarara uğradım. Ben iş hayatıma Halk Ekmek'te başlamıştım. Ama bu yönetim yüzünden oradan ayrılmak zorunda bırakıldım. Büyük haksızlıklar yapıldı bana ve benim gibi işten atılan diğer personellere. Özellikle kendi dönemlerinde işe aldıkları personeli biz eski çalışanlara karşı çok ciddi bir şekilde kayırdılar. Beni işten atarken kod 26'dan çıkardılar. Bu kod ise disiplin kurulu kararı ile işten atılma olarak geçiyor. Bu sebeple işsiz kaldığım süre boyunca işsizlik maaşımı bile alamadım. Bunu bile engellediler. Ben bu yönetim gelene kadar hiçbir disiplin suçu işlemedim de bu yönetim döneminde mi disiplin suçu işledim bunu tekrar soruyorum. Ben bu suçu işlediysem kendi aldıkları çalışanlar da bu suçu işledi. Çünkü hepimiz aynı yerde aynı işi yaptık. Ama kendi elemanlarının sözleşmeleri fesih edilmezken bizimki edildi. Ben bana haksızlık yapanlara hakkımı helal etmiyorum. Bugün İçişleri Bakanlığı'nın Mersin'de attığı adımı burada da atmasını bekliyorum" dedi.
"BUNLAR BİRKEZ DAHA SEÇİLİRSE DİĞER PERSONELLER DE MAĞDUR OLACAK"
Halk Ekmek Fabrikası çalışanı Murat Yaman ise, "Ben idari amir olarak görev yapıyordum. Mansur Yavaş ve ekibi göreve geldiği zaman hazırlanan isim listelerini işten çıkarmaya başladı. Bu listede içerden Mansur Yavaş'a çalışan arkadaşlar tarafından hazırlandı. İşten çıkaramadıklarına da mobbing ve baskı uygulayıp yıldırmaya çalıştılar. Gereksiz yere savunmalar yazdırdılar. Ben hakkımı helal etmiyorum. Yavaş seçimden önce verdiği sözü tutmadı. Bizi işten çıkarıp yerimize İYİ Parti üyelerinin işe alınacağını söyledi o dönem Yüksel Arslan. Beni süründürmek için 1 yıl ücretsiz izin yaptırdılar. Bu yüzden başka bir işte de çalışamadım. Ben ve benim gibi birçok arkadaş ücretsiz izindeyken bizim yerimize zaten adam alınmıştı. Yetmedi arkasından haksız yere işten çıkardılar. Bunlar yüzünden yıllarca işsiz kaldım. Maddi manevi yıkıma uğradım. Çocuklarıma yedirecek ekmek bulamadığım zamanlar oldu. Çocuk okula gidecek harçlık istemesin diye erkenden evden kaçarak çıktığımı bilirim. Ben bunlara hakkımı helal etmiyorum. Yetkililere sesleniyorum. Önümüzde yerel seçimler var. Bu adamlar bir kez daha seçilirse ABB'de çalışan diğer personeller de bizim gibi mağdur edilecek. Bunlara gereken yapılmalı" şeklinde konuştu.
"SOSYAL MEDYADA MANSUR YAVAŞ'I ETİKETLEYİP PAYLAŞIMI YAPTIM DİYE İŞİMDEN ATILDIM"
Halk Ekmek Çalışanı Nurullah Akgül, "9 yıl ABB'nin Halk Ekmek Fabrikası'nda çalışıyordum. Ancak bunlar göreve gelir gelmez bizi fişleyip teker teker işimizden etmeye başladılar. Bunlar göreve geldikten sonra bizim haklarımız, maaşlarımız doğru düzgün yatmaz oldu. Ben de sosyal medya hesabımdan Mansur Yavaş'ı etiketleyerek durumu özetleyen bir yazı yazdım. Ondan sonra benim üstüme oynanmaya başlandı. Mobbingler yapıldı. Yaptıkları her şeye sessiz kaldık. Çocuklarımız hakkı için sesimi çıkarmadım. Beni Kahramanmaraş'a depremden sonra arabayla göreve gönderdiler. 1 ay kaldım orda. Daha sonra geri çağırdılar. Otobüsle kendi imkanımla döndüm. Akşam 9'da Ankara'ya geldim. 10'da fabrikaya çağırıp işime son verdiler. İçerde Ramazan Kılıç diye bir adam var. Bunlara çalışıyor. Ben ve benimle birlikte işinden atılan herkesi o fişledi. Ben bunlar yüzünden 6 ay işsiz kaldım. Eşimle aram bozuldu. 3 aylık çocuğuma süt alamayacak duruma getirdiler beni. Bunlar yüzünden işsizlik maaşı da alamadım. Yetkililer bizim halimizi görsün. Gereken neyse yapsın. Bunlar millete hizmet etmek için değil perişan etmek için gelmişler göreve." diye konuştu.
"YETKİLİLERİN HAREKETE GEÇMESİ İÇİN DAHA KAÇ PERSONELİN ZULME UĞRAMASI GEREKİYOR"
Harun Yalçın ise, "Bize haksız yere tutanaklar tutuldu. Baskı, mobbing ve zulümler yapıldı. Sonra da sözleşmelerimiz haksız yere fesih edildi. Sendika değiştirmeye zorladılar, sözleşmelerimizi değiştirmemiz için zorladılar. Bizi çok yıldırmaya çalıştılar. En sonunda da ekmeğimizden ettiler. Yeni yönetim tarafından görevden alınıp eğitmen kadrosuna düşürüldük. Sözleşmemizin 8. Maddesinde yer alan işveren tarafından tek taraflı fesih halinde bize ödenmesi gereken 12 aylık müdürlük tazminatımız ödenmedi ve diğer yapılan sözleşmeye konulmadı. Bunca olaya rağmen sesimizi çıkarmadık. İşten atıldıktan sonra işsizlik maaşımıza bile göz diktiler. Öyle saçma bir maddeden işten çıkarıldık ki işsizlik maaşımızı bile alamadık. Hakkımı ne Yavaş'a ne de diğerlerine helal etmiyorum. Tek dileğim haksızlığın biran önce ortaya çıkması. Yetkililerin bu konuya dur demesi için daha kaç personelin Yavaş ve ekibi tarafından zulme uğraması gerekiyor merak ediyorum" şeklinde konuştu.
"TEK SUÇUMUZ YAVAŞ YÖNETİMİNDEN ÖNCE ABB BÜNYESİNDE HİZMET VERİYOR OLMAMIZ"
İşten çıkarılan Anfa personeli Mahmut Güldibi: "Bizim tek suçumuz Mansur Yavaş yönetiminden önce ABB bünyesinde hizmet veriyor olmamız. 6 kişi yönetici pozisyonunda çalışıyorduk. Bu kapsamda işten çıkarılma yasağı çıktığı için herhangi bir çıkış yapılamadı ancak kronik hasta olmamız ve devletin sağladığı haklar şahsıma verilmedi. İdari izinli olmamız gerekirken eksik çalışma ödeneğine dahil edildik. Ücretsiz izine çıkarıldık idari izin raporumuz ve rahatsızlığımız olduğu halde. 2020 yılında 4 bin kişiye zam verildiği halde 6 kişiye maaş zammı verilmedi. Bu gibi daha bir sürü mobbing olayla karşı karşıya kaldık. Sözlü olarak kıdemimizi tekrar düşürülme teklifinde bulunuldu. Akabinde çalışma Bakanlığı ve KDK ya yasal başvuruda bulunduk. KDK raporunda maaşa zam verilmemesi ve mobbing tespit edildi. 27.05.2021 tarihinde şirketi asılsız ihbarda bulunmak adına tazminatsız 25/b2 maddesi gereği iş akdimizi tazminatsız ve çalıştığımız maaşımız dahi ödenmeden fesih edildi. Sayın Yavaş hiçbir işçinin ekmeği ile oynamayacaktı ancak bizi bu hale getirdiler. Hem bizi hem de ailemizi perişan ettiler." diye konuştu.
"İÇİŞLERİ BAKANLIĞI BİR MÜFETTİŞTE ABB'YE ATAMALI"
Gürkan İlgen ise, "17 yıl Muhasebe ve Finans Müdürü olarak ABB'de görev yaptım. Mansur Yavaş göreve gelir gelmez mobbing ve baskı uygulanmaya başlandı. Daha sonra da uzmanlığım dışında farklı birimlere sürgün edildim. Görev değişikliği yapıldığında hakkım olan tazminatı bile vermediler. Akabinde de işten çıkarıldım. İşsizlik maaşımı da alamadım. Ben artık bunları Allah'a havale ettim ama orada zor şartlarda çalışmak zorunda kalan personel için İçişleri Bakanlığı bir şeyler yapmalı. Bir müfettişte ABB'ye atanmalı ve yapılanlar Ankaralılara gösterilmeli" dedi.
"ÇALIŞTIĞIMIZ ŞİRKETTEN İSTİFA ETTİRDİLER, 1 GÜN ÇALIŞTIRIP İŞTEN KOVDULAR"
Oktay Ergen de şunları söyledi; "ABB'nin Anafartalar Çarşısı denilen bir çarşısı var. Biz orada özel güvenlik şirketi üzerinden hizmet veriyorduk. Sonra ABB'den bize, 'Burayı kendi güvenlik elemanlarımız kontrol edecek' denildi. Ayrıca 'çalıştığınız şirketten güzellikle anlaşıp bizim şirketimizde çalışabilirsiniz' diye teklifle geldiler. Biz de kabul ettik bu teklifi. Daha sonra çarşıda çalışan bütün arkadaşlarımız şirketten hak edişlerinin altında tazminatlarla işten ayrıldı. Evrakları toplayıp ABB'ye gittik. Bize hayırlı olsun iş başı yapabilirsiniz dediler. 1 gün çalıştık çalışmadık bize 'Biz sizinle çalışmak istemiyoruz' dediler. İçimizden birkaç kişi kaldı geri kalanı işten attılar. O çalışanlarda kendi adamları. Kış günü hepimiz işsiz kaldık. Şirketteki işimizden de olduk."
"MERSİN'E MÜFETTİŞ ATAYAN İÇİŞLERİ BAKANLIĞI ABB'YE NE ZAMAN MÜFETTİŞ ATAYACAK"
Mustafa Saykılı da, "2017 yılından beri Halk Ekmek Fabrikası'nda üretim personeli olarak çalışıyorum. Mansur Yavaş'tan önce hiçbir sıkıntı problem çekmiyorduk. Maaşlarımız gününde yatardı, ikramiyelerimiz gününde yatardı. Ancak şimdi hep gecikmeli yatıyor. Önceden fabrikadan çalışan işçi 45 dakikada bir mola kullanırdı. Şimdi 1 buçuk saatte bir kullanıyor. Sendikal baskı uygulandı. Kabul etmeyenler işinden oldu. Aylarca sendikasız çalıştırıldık. Banka promosyonlarımıza kadar haksızlığa uğradık. Bir personel yemekhanede yapılan yemeği beğenmedi diye işten atıldı. Birisi hakkını aradı diye işten atıldı. Birçoğu haksız tutanaklarla işten atıldı. Yüzde 4 maaş zammı yaptılar. Dalga geçer gibi zam yapıldı. Devlet asgari ücrete zam yapmasa biz zam alamıyoruz. Seçim döneminde halk ekmekten absürt sebeplerle 30 kişi işten çıkarıldı. Eğer konu gündeme getirilmeseydi daha çıkaracakları birçok personel vardı. Bunların hala liste şeklinde bekletildiğini biliyorum. Şu anda Halk Ekmek Fabrikası'nda korku imparatorluğu hakim. Bunca zulme, baskıya rağmen hala ABB'ye karşı bir adım atılmış değil. Yetkililer bizim çektiklerimize karşı ne zaman adım atacak? Mersin'e müfettiş atayan İçişleri Bakanlığı ABB'ye ne zaman müfettiş atayacak? Daha kaç kişi işsiz kalacak?" dedi.