Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri Töreni dün Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlendi. Ödül töreninde konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ödüle layık görülen kıymetli sanatçıları, fikir ve edebiyat erbabını, ustaları ve onların temsilcilerini tebrik etti. Türkiye'ye kattıkları değerler için her birine şükranlarını sunan Erdoğan, seçici kurul üyelerine de teşekkür ederek şunları söyledi:
ÜLKENİN TÜM DEĞERLERİNİ KUCAKLIYORUZ: Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri, marifetin iltifata tabi olduğu anlayışıyla ihdas edilmektedir. Kültür-sanat faaliyetlerini, tüm kesimleriyle toplumu kaynaştıran, birleştiren, ortak hisler ve hedefler etrafında bütünleştiren bir çimento olarak görüyoruz. Böyle olduğu için de kendilerini dar bakış açılarıyla sınırlandırmadan, ülkenin tüm değerlerini kucaklamaya çalışıyoruz.
'GERİLİK EMARESİ' DENİLEREK AŞAĞILANDI: Geçmişte bu millet, siyaset mühendisliği projeleri yanında, toplum mühendisliği projelerine de maruz bırakıldı. Kendi zihniyetlerine göre bir 'makbul vatandaş' imal etme peşinde koşanlar, medeniyetimizin ve tarihimizin binlerce yıllık müktesebatına sırt çevirmişlerdir. Dünyanın pek çok yerinde, mimariden edebiyata her alanda sahip oldukları zenginliklerin üzerine titreyen, bu değerlerini asırlardır yaşatan ülkeler, toplumlar görüyoruz. Ülkemizde ise milletimizin asırlara sari birikimleri büyük bir hoyratlıkla yok edilmiş, tahrif edilmiş, 'gerilik emaresi' denilerek aşağılanmıştır. Biz, sorumluluk üstlendiğimiz her yerde, kalkınmayla medeniyet mirasına sahip çıkmanın, geçmişle bağları korumanın mümkün olduğunu göstermeye çalıştık.
KENDİ TOPLUMUNA MAĞRUR KİŞİLER: İlham kaynağını kendi toplumunda, kendi değerlerinde, kendi geçmişinde aramak yerine, gözü hep dışarıda olanlara diyecek bir şeyimiz yok. Batı karşısında mahcup, kendi toplumuna karşı mağrur bu kesimlerden objektif bir değerlendirme, milli bir duruş beklemiyoruz.
HERKESİN ÖNÜNÜ AÇTIK: Türkiye, Cumhuriyet tarihinin en önemli demokrasi ve kalkınma atılımlarını hayata geçirirken, medeniyet ve tarih mirasına da en önemli yatırımları yaptığı dönemi bizimle yaşamıştır. Anadolu'nun tamamında, milattan önceki asırlardan başlayarak, bu topraklarda varlık göstermiş toplumların, devletlerin, medeniyetlerin hepsinin izlerini ortaya çıkarma ve yaşatmanın gayreti içinde olduk. Fikrine, zikrine, meşrebine bakmaksızın, kendini kültür ve sanatın hangi alanında olursa olsun ifade etmek isteyen herkesin önünü açtık. Gençlerimizin, bize ne kadar farklı gelirse gelsin, bu yöndeki gayretlerini takdir ettik, teşvik ettik.
'İDEOLOJİK KABİLELER' BASKI KURUYOR: İçinde binlerce beynin harıl harıl çalıştığı bir teknoparka hangi hissiyatla bakıyorsak, yine binlerce yüreğin attığı bir konservatuvara, bir kültür-sanat mahfiline de aynı şekilde yaklaşıyoruz. Ancak, buna rağmen ülkemizde kültür- sanat üretimi arzu ettiğimiz seviyede değilse, sebeplerini çok iyi düşünmek, tefekkür etmek, özellikle 'ideolojik dayanışmanın' ülkemize maliyetini tartışmak mecburiyetindeyiz. Kültür, sanat ve akademi dünyasını tek tipleştiren, çoraklaştıran, baskı ve tahakküm altında tutan "ideolojik kabileler" gerçeğiyle bir an önce yüzleşilmesi gerekir.
KUŞATICI, ÖZGÜRLÜKÇÜ YAKLAŞIM: Siyasetten edebiyata, sanattan zanaata her alanda yapabilenin istemediği, bilenin yapmadığı, yapanın bilmediği garip bir tabloyla karşı karşıyayız. Gençlerimizin bu gidişatı değiştirmek için niyet sahibi olduğuna, ancak yeteri kadar gayret ve cesaret göstermediğine üzülerek şahitlik ediyoruz. Önümüzdeki dönemde gençlerimizi bu doğrultuda harekete geçirmek için daha çok mekanizmayı devreye alacak, kendileriyle daha yakın mesai içinde olacağız. 'Dar kadrocu' ve hizipçi anlayışın yerini daha çoğulcu, daha özgürlükçü, daha liyakatli bir yaklaşım almadan hedeflerimize varamayız. Ülkemizin önündeki muazzam potansiyeli ancak bu şekilde etkin bir şekilde harekete geçirebiliriz.
YÜZYILIN MÜHRÜ: Ülkemizi her alanda olduğu gibi kültür-sanat faaliyetleri konusunda da Türkiye Yüzyılı hedeflerine uygun bir seviyeye yükseltmekte kararlıyız. Cumhuriyet'in ikinci asrını ve Anadolu'daki Türk varlığının bin yılını hakkıyla değerlendirmenin yolu, medeniyeti maddi ve manevi tüm unsurlarıyla yeniden şaha kaldırmaktan geçiyor. Kültür-sanat insanlarımızın ruhunu biçimlendirmediği, gönlünü kıpırdatmadığı, kalp atışını hızlandırmadığı bir kalkınma programı, sadece şekilden, yani cesetten ibaret kalır. Sizlerden alacağımız güçle, dünyaya Türkiye Yüzyılı'nın mührünü, ruhu ve bedeniyle bir bütün olarak vuracağımıza yürekten inanıyorum.
DÜNYANIN TUTUMU UTANÇ VERİCİ
Gerçekten yapabilecek olan, Gazze'deki katliamı engellemiyor. Bunu samimiyetle yapmak isteyen ise böyle bir imkâna sahip değil. Aslında herkes orada neler yaşandığını biliyor. Dünyanın anlı şanlı onca devlet yönetiminin, İsrail'in katliam ve hırsızlık üzerine kurulu bu vahşi saldırıları karşısında eli kolu bağlı halde durması, insanlık adına utanç verici bir durumdur. İnşallah 2024, zalimlerin hak ettikleri cezayı gördüğü, mazlumların yaralarının sarıldığı bir yıl olacaktır.
'KÜLTÜR VE SANATIN EN GÜZEL TEMSİLCİLERİ'
BU yılki vefa ödüllerimizi 5 ayrı isim adına, temsilcilerine veriyoruz. Edebiyatta Attila İlhan ve Samiha Ayverdi, müzikte Barış Manço, tarihte İsmail Hakkı Uzunçarşılı, tiyatroda Muhsin Ertuğrul adına verdiğimiz vefa ödüllerimizin hayırlı olmasını diliyorum. Her biri kendi alanında ülkemize ve milletimize unutulmaz hizmetler veren bu değerlerimizi rahmetle yâd ediyorum. Gök kubbede bıraktığımız yegâne izin hoş bir sada olduğu gerçeğinin en güzel temsilcileri işte bu isimlerdir. Ödüllerini takdim ettiğimiz tüm kültür-sanat insanlarımıza ve temsilcilerine, milletimize ve insanlığa yaptıkları katkılar için şükranlarımı sunuyorum.
ÖDÜLLERİ ERDOĞAN TAKDİM ETTİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan törende hazır bulunan Emel Sayın, Süleyman Uludağ, Ali Birinci, İbrahim Atalay ve Sinan Genim ile törene katılamayan sanatçılardan Hasan Aycın adına Harun Selman Aycın'a, Refik Anadol adına Feyza Anadol'a, Sami Şekeroğlu adına Prof. Dr. Alev İdrisoğlu'na ve Nazan Bekiroğlu adına Leyla Didar Bekiroğlu'na ödüllerini verdi. Erdoğan, vefa ödüllerine layık görülen yazar Attila İlhan'ın ödülünü Kerem Alışık'a, Barış Manço'nun ödülünü Batıkan Manço'ya, Samiha Ayverdi'nin ödülünü Necdet Şendil'e, Muhsin Ertuğrul'un ödülünü Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Tamer Karadağlı'ya, İsmail Hakkı Uzunçarşılı'nın ödülünü de Deniz Uzunçarşılı'ya takdim etti.
İŞTE ÖDÜLE LAYIK GÖRÜLEN İSİMLER
Bilim Ödülü: Prof. Dr. Süleyman Uludağ
Kültür Ödülü: Prof. Dr. Ali Birinci
Müzik Ödülü: Emel Sayın
Resim Ödülü: İbrahim Atalay
Karikatür Ödülü: Hasan Aycın
Sinema Ödülü: Sami Şekeroğlu
Dijital Sanat Ödülü: Refik Anadol
Mimari Ödülü: Sinan Genim
Edebiyat Ödülü: Nazan Bekiroğlu
Vefa Ödülleri: Attila İlhan, Samiha Ayverdi, Barış Manço, İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Muhsin Ertuğrul
SANATÇILARIMIZ TÜRKİYE YÜZYILI VİZYONUNA İLHAM VERMEYİ SÜRDÜRÜYOR
Başkan Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri töreniyle ilgili sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda şunları ifade etti: "Ülkemizin kültür ve sanat birikimini eserleriyle geleceğe nakşeden sanatçılarımız, Türkiye Yüzyılı vizyonuna da ilham olmayı sürdürüyor. Cumhuriyetimizin 100. yılında başarılarıyla ülkemizin temsiline önemli katkılarda bulunan değerli sanatçılarımızı yürekten kutluyor, Vefa Ödülü sahibi usta sanatçılarımızı rahmetle anıyorum."
ERDOĞAN'IN GAZZE DİPLOMASİSİ SÜRÜYOR
Başkan Recep Tayyip Erdoğan, dün Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah es-Sisi ve Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic ile birer telefon görüşmesi yaptı. Erdoğan ile Sisi görüşmesinde, İsrail'in Filistin'e saldırıları ve Gazze'ye insani yardım ulaştırma gayretleri ele alındı. Erdoğan, İslam ülkelerinin kalıcı ateşkesi sağlamak için başlatılan çalışmaları birlik içerisinde devam ettirmesinin önemini vurguladı. Ayrıca yeniden Mısır Cumhurbaşkanlığı görevine seçilen Sisi'ye başarılar diledi. Başkan Erdoğan, Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic ile görüşmesinde ise Vucic'i seçim zaferi dolayısıyla tebrik etti. Görüşmede Türkiye-Sırbistan ilişkileri, küresel ve bölgesel konular da ele alındı. ANKARA