İsrail'in kuzeyindeki Metula Valisi David Azoulai, Gazze'deki tüm Filistinlilerin Lübnan'daki mülteci kamplarına sürülmesini ve Gazze'nin Auschwitz'dekine benzer bir müzeye dönüştürülmesini teklif etti. Azoulai katıldığı radyo programında, "Gazze'deki herkese sahil bölgelerine gitmelerini söyleyin. Donanma gemileri Gazze'dekileri Lübnan kıyılarına bırakmalı. Tıpkı Auschwitz'de olduğu gibi Gazze'nin tamamı boşaltılmalı ve dümdüz edilmeli. Gazze'yi, orada yaşamış insanların deliliğini gösteren bir müze olarak hizmet vermesi için ıssız ve yıkılmış bir şekilde bırakmalıyız. Gazze, siyonizmin yeteneklerinin sergilendiği ve herkesi Gazze Şeridi'nde yaşama fikrinden vazgeçiren bir müze haline gelsin. Onlara görsel bir temsil kazandırmak için yapılması gereken budur" ifadelerini kullandı. Öte yandan İsrail'in aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir, "Görevde olduğum sürece halka silah dağıtmaya devam edeceğim" dedi.
ADINI TEVRAT SAVAŞI KOYALIM!
Terör
devleti İsrail'in soykırımcı başbakanı Binyamin Netanyahu, kabine toplantısında Gazze'de 7 Ekim'de İsrail Ordusu'nın adını 'Demir Kılıçlar Operasyonu' olarak duyurarak başlattığı saldırılara dini kılıf yapmak için kan donduran bir öneride bulundu. Netanyahu, Gazze'de yürütülen operasyonların adını 'Simchat Tora Savaşı' veya 'Yaratılış Savaşı' olarak değiştirmek istediğini söyledi. Simchat Tora, Yahudilerin bir yıllık toplu Tevrat okuma döngüsünün sona erdiğini ve yeni döngünün başladığına işaret eden bir kutlama.
SAVAŞ SUÇLARININ SAVUNUCUSUYUM
İsrailli
gazeteci Shimon Riklin'in İsrail'in Kanal 14 televizyonunda canlı yayımlanan programda "Gazze'de evlerin yıkıldığını görmezsem uyuyamıyorum" dedi. Uluslararası kamuoyunun tepkisini çeken açıklamalarda bulunan Riklin, "Ben savaş suçlarından yanayım" ifadesini kullanarak eleştirilerin umurunda olmadığının altını çizdi. Riklin, İsrail ordusunun Gazze'de daha fazla ev ve binayı yıkıma uğratmasını ve Gazze sakinlerinin geri döndüklerinde gidecekleri yerlerinin olmamasını istediğini vurguladı.Tevrat'a atıf yapan Riklin, Filistinlilerle asla bir anlaşmaya ulaşılamayacağını iddia etti.
DÜNYA SAĞLIK ÖRGÜTÜ: HASTANELER KORKU FİLMİ SETİ GİBİ...
Siyonist İsrail rejiminin katil ordusu, hastane ve mülteci kamplarını vurmaya devam ediyor. İsrail'in Cibaliye mülteci kampına düzenlediği saldırılarda 100 kişi öldü. İsrail ordusu, Han Yunus'taki Nasır Hastanesi'ne top ateşiyle saldırı düzenledi. İsrail El Avda Hastanesi Müdürü Ahmed Muhanna'yı alıkoydu. Gazze Sağlık Bakanlığı, İsrail'in hastanedeki yaralıların üzerine köpek saldığını duyurdu. İnsan Hakları İzleme Örgütü "İsrail, açlığı savaş silahı olarak kullanıyor" açıklaması yaptı. Dünya Sağlık Örgütü, El Şifa Hastanesi'ndeki durum için "Tam bir korku sahnesi" derken Kemal Advan Hastanesi'nin yıkılmasını ise dehşet verici olarak niteledi. İsrail 132 sağlık kuruluşunu hedef aldı, 22 hastaneyi hizmet dışı bıraktı, 295 sağlık personelini öldürdü, Dün Gazze'de bir gazeteci daha katledildi.
AUSCHWITZ MÜZESİ'NDEN KINAMA UTANÇ VERİCİ POLONYA'DAKİ
Auschwitz Müzesi'nden yapılan açıklamada "Filistin konusunda Aushcwitz'e göndermeyle yapılan bu aşırı uçtaki öneriler hem Auschwitz kurbanlarının anısına saygısızlık hem de insan haklarını hiçe sayan nefret dolu hastalıklı bir söylemdir. Umarız İsrailli yetkililer de bu utanç verici açıklamalara gereken tepkiyi verir" ifadeleri yer aldı.
6 MİLYON İNSAN TOPLAMA KAMPLARINDA ÖLDÜRÜLDÜ
İkinci Dünya Savaşı sırasında Nazilerin toplu katliam yapmak için çeşitli ülkelerde kurduğu toplama ve imha kampları oldu. Bu kampların en büyüğü Polonya'daki Auschwitz-Birkenau kampıydı. Auschwitz, yaklaşık 6 milyon insanın toplama kamplarında öldürüldüğü Yahudi soykırımı için simge niteliği taşıyor. Sadece Auschwitz kampında yaklaşık 1 milyon kişinin öldürüldüğü tahmin ediliyor.
YETER ARTIK! BİZİM İNSANLIĞIN BİR PARÇASI OLDUĞUMUZU HİSSETMİYOR MUSUNUZ?
Katar merkezli El Cezire haber kanalının kendi babasını da İsrail saldırılarında kaybeden muhabiri Anas elŞerif, Gazze'nin kuzeyinde büyük yıkıma uğrayan Jabalia Al Balad'da yaşam mücadelesi veren Filistinlililerle konuştu. Oğlu kucağında çaresizce sokaklarda dolaşarak barınacak bir yer arayan bir Filistinli, "Masum çocukları hedef alıyorlar. İnsanları yerlerinden ederek çaresiz ve her şeyden yoksun bıraktılar. Evlerimizi biz içindeyken teker teker vurarak etnik temizlik yapıyolar" dedi. Bir başka Filistinli gözyaşları içinde, "Dünyaya mesajımız artık yeter. Uyanın ve ayağa kalkın. Bizim insanlığın parçası olduğumuzu hissetmiyor musunuz?" dedi. Bir tıp uzmanı ise sağlık sisteminin tamamen çöktüğünü söyleyerek "Soykırımla karşı karşıyayız. Durum felaket. Yaralananların hayatını kurtarmak için bile elimizden hiçbir şey gelmiyor" sözleriyle çaresizliğini dile getirdi.
GAZZE'DE ONLARCA YIL YAŞANAMAZ
"İsrail'in Gazze Şeridi'ne saldırılarının yol açtığı insani kriz tırmanırken kısa ve uzun vadede yarattığı çevre tahribatı nedeniyle Gazze, onlarca yıl "yaşanamaz" hale gelebilir..." Bu sözler BM Çevre Programı İcra Direktörü Inger Andersen'e ait. Andersen, "Her savaş sonrası nesillere bırakılan zehirli izler, enkaz yönetimi ve kanalizasyon gibi sorunlar nedeniyle orada olacak" dedi. Sivil toplum kuruluşu PAX for Peace'in raporunda da "Gazze'de bombalanan fabrikalar ve tesislerden yayılan zararlı maddeler ve bunların yol açtığı akut ve yüksek riskler var. Su ve enerji altyapısına saldırılar sonrası bulaşıcı hastalık riskleri ortada. Moloz yığınlarının kaldırılması, atık yönetimi ve tarımsal etkiler gibi orta ve uzun vadeli riskler taşıyor" denildi.
GAZZE'NİN YENİDOĞANLARI ÇADIRDA BÜYÜYOR
GAZZE Refah'ta kumluk bir arazide çadırlarda yaşam mücadelesi verenler arasında saldırıların başladığı 7 Ekim'den sonra dünyaya gelen Gazzeli bebekler de var. İkizler Selma ve Alma'ya babaanneleri bakıyor. Yasmine Saleh kızı Toleen'e, babaanne Mervat Salha torunu Meryem'e bakarken her şeye rağmen gülümsüyor.
YIKIK DÖKÜK HAYAT
GAZZE'DE evleri yıkılmasına rağmen gidecek yeri olmayanlar yıkıntılar arasında yaşamlarını sürdürmeye devam ediyor. Kapısı, duvarı yıkılmış kalıntılar arasında ekmek pişirmeye çalışanlar, enkazdaki demirlerle oynayan bir çocuk, ip gererek çamaşır asan siviller yıkık dökük de olsa hayatta kalmaya çalışıyor.