MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "AK Parti'yle yapılan görüşmelerimizde, üç belediye fazla, beş belediye az almak maksadından ziyade Türk ve Türkiye Yüzyılı'nın tecellisine odaklandığımızı, ülkemiz ve geleceğimiz adına her türlü özveriyi karşılık beklemeksizin gösterdiğimizi samimiyetle paylaşmak istiyorum." dedi.
Bahçeli, parti genel merkezinde düzenlenen İl Başkanları Toplantısı öncesinde yaptığı konuşmada, il teşkilatlarının MHP'nin omurgası olduğunu söyledi.
"Bizim omurgamız saat gibi çalışmaktadır." diyen Bahçeli, "Allah'a çok şükür teşkilatlarımız çelik gibidir, birlik, beraberlik ve ülküdaşlık hukukuyla perçinlidir." ifadelerini kullandı.
Bir ara ışığı söndü zannedilen MHP'nin, bugün elinde dev bir meşaleyle ayakta olduğunu söyleyen Bahçeli, "Turp gibi makam, marul gibi koltuk pazarlayanların, protokollere bağladıkları bakanlıkları ulufe gibi dağıtanların nasıl bir musibet oldukları netleşti mi? Gerçek yüzleri ortaya çıktı mı? Estirdikleri fırtınada yollarını kaybettiler mi? Karanlık ilişkileri deşifre oldu mu? Bunların hepsi oldu, daha neler neler olacak, bekleyip inşallah göreceğiz." diye konuştu.
İnsan eksilterek siyaset yapılamayacağını vurgulayan Bahçeli, insan inciterek ancak irtifa ve itibar kaybedileceğini ifade etti.
Sırf kaybetmemek uğruna yanlışlara da göz yumamayacaklarını dile getiren Bahçeli, "Hiç kimsenin, hiçbirimizin davanın önünde veya üstünde olmadığını idrak mecburiyetindeyiz. Biz ayakları meçhule basan, başı da müpheme bakan devre mülk tarzında bir siyaset anlayışını elimizin tersiyle itiyoruz. Artık gün doğmuş, tan yeri aydınlanmıştır. Türk milleti sadırdan satıra, sedeften sefere, seferden zafere, zaferden cihanşümul bir kudrete talip ve kararlıdır. Bunun kaldıracı ve sıçrama rampası da Türk ve Türkiye Yüzyılı hedefleridir." değerlendirmesinde bulundu.
Türk tarihinin kendilerine inkar edemeyecekleri bir misyon yüklediğini aktaran Bahçeli, şöyle devam etti:
"Vaki misyon mucibince geleceğin süper güç ve lider ülke Türkiye'sinin mimarisi fikri tasavvurumuza ve siyasi tasarrufumuza emanettir. Bu emaneti bihakkın kucaklayıp istikbalin tertemiz Türk kuşaklarıyla buluşturacak ruhun tastamam temerküz ettiği ittifak da Cumhur İttifakı'dır. 14 Mayıs ve 28 Mayıs 2023 Cumhurbaşkanı ve Milletvekili Genel Seçimleriyle yasama ve yürütme Cumhur İttifakı'nın müessir ve münhasır kazanımlarıyla tezahür etmiş, böylelikle yeni yüzyılın ilk harcı karılmıştır. Şimdi sırayı 31 Mart 2024 tarihinde yapılacak Mahalli İdareler Seçimi almıştır. Bütün hilkatin tek bir haliki olan Cenabı Allah'ın izni ve inayetiyle, aziz ve arif olan Türk milletinin takdir ve teveccühüyle 31 Mart eşiği sağ salim, kazasız belasız, merkezi yönetime münasip ve müzahir olacak ölçüde aşılacaktır.
MHP, 31 Mart 2024 tarihini, Türkiye Cumhuriyeti'nin yeni yüzyılına ivme verecek demokratik bir sınır hattı olarak değerlendirmektedir. Partimiz adına şunu ifade etmeliyim ki, AK Parti'yle yapılan görüşmelerimizde, üç belediye fazla, beş belediye az almak maksadından ziyade Türk ve Türkiye Yüzyılı'nın tecellisine odaklandığımızı, ülkemiz ve geleceğimiz adına her türlü özveriyi karşılık beklemeksizin gösterdiğimizi samimiyetle paylaşmak istiyorum."
"ADAY ADAYLIĞI MÜRACAATLARI SONA ERMİŞTİR"
Dün itibarıyla MHP'ye yapılan aday adaylığı müracaatlarının sona erdiğini bildiren Devlet Bahçeli, kısa bir zamanda adaylarını belirleyip sahadaki çalışmalarını azim ve coşkuyla yaygınlaştıracaklarını belirtti.
Devlet Bahçeli, şunları kaydetti:
"Mesele hangi belediye başkanlıklarının partimizin uhdesinde olmasından daha çok Cumhur İttifakı olarak neyi, nasıl, nereye kadar başaracağımızın ilkesel tutum ve duruşunun Türkiye'miz adına ön hazırlığını yapmaktır. Ummana damlayıp ebedileşen billur su damlaları misali, bir güneş gibi doğan Türk devrine bizim de yürekten desteğimiz olacaktır ve bu tercihimiz şüphesiz her türlü pazarlık bahsinden tamamıyla muaftır. Milliyetçi Hareket Partisi üstüne düşen sorumlulukları harfiyen yerine getirecektir. Türkiye Cumhuriyeti'nin yeni yüzyılında basit siyasi hesap yapacak, çetele tutacak, 'sen onu aldın, ben bunu aldım, sen çok aldın, ben az aldım' diyecek, bulanık suda balık avlayacak ne tıynetimiz ne de merakımız vardır. 'Önce ülkem ve milletim' diyorsak bunun gereğini seve seve yapmalıyız. Biz neysek oyuz. Ne söylemişsek yaparız. Ne söz vermişsek tutarız.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün yola çıkarken ilk gündem maddesi istikbal ve istiklaldi. Bizim de aynısıdır, hiç kimse fıtrat değişir sanmamalıdır, bu kan, yine o kandır. Cumhur İttifakı olarak büyük resme kafa yoruyor, kabuğa değil öze bakıyor, tek tek ağaçtan ziyade ormanın bütüne odaklanıyoruz. Siyasi kulislerin müfsit akıntısına kapalıyız. Biz tekerimize çomak sokmak için tetikte bekleyen çamur zihniyetleri, çarpık niyetleri, münafık siyasetçileri, iç ve dış husumet cephesinde tüfek çatan ahlaksızları her cephede bozguna uğratmaya muktediriz. Cumhur İttifakı kararını vermiş, mutabakata varmış, 31 Mart 2024 tarihi için yola koyulmuştur. Kaldı ki, AK Parti'yle çözemeyeceğimiz bir mesele de olmayacaktır. Bize düşen görev çok çalışmaktır. Devir artık Türk devridir. Herkes hesabını buna göre yapmalıdır."
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Tarih ve milletin huzurunda söylüyorum, Hınıslı Said bir vatan hainidir, yaşadığı dönemin terörist başıdır, katildir, canidir, emperyalizmin uşağıdır." dedi.
Bahçeli, parti genel merkezinde düzenlenen İl Başkanları Toplantısı öncesinde bir konuşma yaptı.
6 Şubat 2023 tarihinde yaşanan Kahramanmaraş merkezli depremlerin asrın en korkunç felaketlerinden birisi olarak milleti hüzne boğduğunu belirten Bahçeli, devlet-millet dayanışmasıyla depremin yaralarının sarıldığını, enkazın vahim izlerinin elbirliğiyle silindiğini aktardı.
Bahçeli, "Devlet bütün imkanlarını devreye alarak deprem bölgesine müdahale etmiş, belki de dünya genelinde nadiren görülecek bir süratle felaketin ağır sonuçları en aza çekilmiştir. Depreme karşı dayanıklı ve güvenli konutların yapımı hızla devam etmektedir. Depremzede hiçbir vatandaşımız açıkta kalmayacak, sahipsiz ve çaresiz bırakılmayacaktır." diye konuştu.
Cumhur İttifakı'nın 14 Mayıs ve 28 Mayıs 2023 seçimlerinden alnının akıyla ve demokratik aklanmayla çıktığını ifade eden Bahçeli, birinci beş yıllık döneminde, bağlanan umutları karşılayan, ihtiyaç duyulan istikrar ve güveni sağlayan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin ikinci beş yıllık devresine milli iradenin desteğiyle geçtiğini söyledi.
Bahçeli, "14 Mayıs ve 28 Mayıs seçimleri turnusol kağıdı işlevi görerek muhalefetin tükenişini, gizli kapaklı pazarlıklarını, kaç ortaklı olduğunu sayamadığımız sipariş masanın asıl mahiyetini gözler önüne sermiştir. Türkiye'nin öncelikli sorunlarından birisi muhalefetin iflas bayrağını çekmesidir." dedi.
Devlet Bahçeli, şöyle devam etti:
"Demokrasiyi erozyona uğratan çirkef muhalefet kendi kendini yiyip bitiren siyasi organizmaya dönüşmüş, bununla da kalmayıp iç barış ve huzur ortamına kesif bir cephe açmıştır. Zillet ile hezimet arasında bir sarkaç gibi sallanan CHP, İP, DEM ve diğerlerinin Türkiye'yi siyasi kriz ve kaosa sürüklemek için her alçak tertibe başvurdukları gizlenemez boyutlardadır. Kimin kimi çelmelediği, kimin kime tuzak kurduğu öylesine karmaşıklaşmıştır ki, tam bir akıl tutulması, tam bir ahlak kırılması, tam bir siyasi vicdan dağılması ortaya çıkmıştır. Türkiye düşmanlarının siyasi taşeronu olacak kadar seviyesiz ve cibilliyetsiz hale gelen partilerin sadece demokrasiye değil, Türkiye'ye de zarar verdikleri çok açıktır. Dünyanın hiçbir medeni ülkesinde milli ve manevi değerleriyle çelişen, milletine ve devletine çemkiren bir muhalefet yapısı görülmez, görülemez, görülmemiştir. Muhalefet amansız bir hastalığın pençesindedir.
Birbirinin ipliğini pazara çıkaran, sırlarını düğün evinde ifşa eden müflis partilere milletimizin itimat etmesi imkansızdır. Birbirine demediğini bırakmayanların, seçim sonuçlarının vebalini yıkmak için aynaya bakmak yerine suçlu ve sorumlu arayanların, bugünkü aklıyla dünkü aklını yerenlerin Türk siyasetinde varlığı esasen demokratik utançtır. Milletim bilmelidir ki, bizim için asıl tehlike dış düşmanlar değil, siyasete yuva yapmış, hasbelkader TBMM'ye girmiş siyasi tufeylilerdir. Bu haliyle CHP temelde güvenlik sorunudur. PKK'nın demlenmiş hali olan sözde bölücü parti güvenlik tehdididir. İYİ Parti kendi içinde bile dümen, düzen, alavere, dalavere, kumpas ve kutuplaşmadır."
Bir yanda Türk ve Türkiye Yüzyılı'nın kapısı aralanırken, diğer yanda ise milli değerleri hedef alan sistematik operasyonlar gözlemlendiğini bildiren Bahçeli, son günlerde iç ve dış bağlantılarının aşikar olduğu bu karanlık kampanyanın eşgüdüm halinde ve adım adım ilerletilip mevzi elde ettiğini dile getirdi.
Bunlardan ilkinin, "fenomen" adıyla ortaya dökülüp para ve servetinin kaynağı şaibeli ve muamma olan sonradan görme bir avuç "çapulcunun" yarattığı olumsuz havanın, millette uyandırdığı infial ve öfke hali olduğunu belirten Bahçeli, "Bunun yanında insanlarımızı provoke eden sosyal medya görüntüleri, itibar suikastları, iftira düzeneği kuran sosyal medya hesapları, merdiven altı cemaat ve tarikatların şımarıklıkları, maneviyat dolandırıcıların şovları tahammül sınırlarını aşmaktadır." ifadelerini kullandı.
Devlet Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Vatandaşlarımız alın teriyle, el emeğiyle ve geceli gündüzlü hayat mücadelesi veriyorken, aklını kaçırmış gibi para harcayıp, kahvesini altın tozuyla yudumlayan arsızların mantar gibi bitmeleri bir sistem sorunu olarak servis edilmektedir. Buradaki amaç peyderpey telafi edilen sosyal ve ekonomik eşitsizliklerle cılız siyasal tepkiyi kamçılamak ve karıştırmak, Türkiye aleyhine yığınak oluşturmaktır. Bu kapsamdaki hedef, sosyal anarşi üretmek, toplumsal itirazları siyasal tazyikle beslemek, maneviyatımız üzerinde kuşkular uyandırmaktır. İkinci olarak, Türk futbolunda muhkem yeri olan kimi insanların illegal fonlara yüksek faiz beklentisiyle astronomik paralar yatırması, böylesi çarpıklığın bir banka ve bu bankanın çalışanı vasıtasıyla yaşatılması yalnızca hukuksuzluk değil bir ahlak ve maneviyat sorunu olarak belirmiş ve somutlaşmıştır.
Bu skandal Türk sporunu tartışmaya açmış, açgözlülüğü belgelemiştir. Daha çok kazanma, daha çok faiz geliri alma, bunlara da gayri meşru yollarla ulaşma çabası sosyolojik rahatsızlığa yol açmış, ekonomik memnuniyetsizliği kışkırtmak için pusu atan çevreleri iştahlandırmıştır. Bu kapsamdaki hedef, ahlak, adalet, eşitlik ve gelir dağılımı eksenindeki tartışmaları sistem ve devlet krizine tahvil etme aymazlığı ve kurnazlığıdır. Somali Cumhurbaşkanı oğlunun bir vatandaşımızın trafikte ölümüne yol açmasından hemen sonra ülkesine çekip gitmesi, bunun üzerine muhalefetin dedikodu çarkını döndürmesi hep bu aymazlık ve kurnazlığa destektir. Elbette Somali Cumhurbaşkanı'nın oğlu Türk adaletinin önünde hesap vermekle yükümlüdür."
HAKEME YAPILAN YUMRUKLU SALDIRI
Ankaragücü ile Rizespor arasındaki karşılaşmanın bitiminden hemen sonra maçın hakemine yönelik yumruklu saldırının ardından olağanüstü bir ortamın yaratılmasının, Türkiye Futbol Federasyonunun süreci sağduyu ve soğukkanlılıkla yönetememesi olduğunu ifade eden Bahçeli, "Mehmet'lerimiz, polislerimiz, korucularımız, masum insanlarımız şehit edilirken çıtı bile çıkmayanların birdenbire ortalığı ayağa kaldırmak için seferber olmaları bize göre son derece düşündürücü bir çarpıklıktır." dedi.
Hakem Halil Umut Meler'e karşı yapılan vandal saldırıyı ön şartsız lanetlediklerini bildiren MHP Genel Başkanı Bahçeli, "Ancak bu kaba güç gösterisini Türkiye'nin imajını yaralamak için kullananları, bir kaşık suda fırtına koparanları aynı derecede maksatlı ve marazi olarak addediyoruz. Bu kapsamdaki hedef, sahaların ve tribünlerin ateşiyle toplumsal tansiyonu yükseltmek, Türkiye karşıtı çevrelerin eline koz vermek, istikrarsızlığa çanak tutmaktır. Oyunu görüyoruz, kumpası fark ediyoruz." değerlendirmesini yaptı.
Ayrıca, TBMM'de Kürtçe konuşma yapılmasının, buna müşfik ve müsamahakar davranış gösterilmesinin, bir haine karşı son zamanlarda artan ilgi ve yapılan övgüler olduğunu ifade eden Bahçeli, "Dil demek millet demektir. Türk milletinin ve Türkiye'nin dili Türkçedir. Türkçemiz istiklalimizin ve milli birliğimizin kemer taşıdır. TBMM'de Türkçe dışında konuşma yapmak, buna göz yummak Türkiye'ye ve bin yıllık kardeşliğimize yapılabilecek en büyük kötülüktür. Herkesin anadili saygındır. Kürt kökenli kardeşlerimizin Kürtçe konuşması bizi rahatsız etmeyecektir. Bu bizim zenginliğimizdir. Fakat anadil bahanesi altında Türkçenin melezleşmesine müsaade etmemiz düşünülemeyecektir." dedi.
Dilde başlayan bir çözülmenin nerelere kadar ulaşacağını, son 1,5 asırlık Türk tarihine bakan her uyanık şuurun görebileceğini aktaran Bahçeli, "Türkçemiz şerefimiz, anamızın ak sütü, varlığımızın sancağı, geleceğimizin güvencesi, bekamızın can evidir." diye konuştu.
Devlet Bahçeli, şunları kaydetti:
"Bununla eşzamanlı olarak bir isyan elebaşının adeta bir kahraman olarak tanım ve telaffuzu sabır taşımızı çatlatmıştır. Tarih ve milletin huzurunda söylüyorum, Hınıslı Said bir vatan hainidir, yaşadığı dönemin terörist başıdır, katildir, canidir, emperyalizmin uşağıdır. Piran'da askerlerimize saldıran, halkı isyana teşvik eden, Genç, Palu, Elazığ, Silvan, Lice, Varto işgaline kalkışıp Diyarbakır'ı ele geçirmek için saldırı düzenleyen, eğer bu işgal başarılı olsaydı İngiltere'den sözde Kürdistan için destek isteyeceğini itiraf eden bir soysuza kim övgü yağdırıyorsa onunla aynı çukurdadır. Onlara dikkat ediniz, kalpleri milletle çarpmaz, gözleri milletle yaşarmaz, göğüsleri milletle kabarmaz.
2014'te Şeyh Said isminin Diyarbakır'da bir bulvara verilmesi, en başta Diyarbakırlı kardeşlerime ağır bir hakaret ve saygısızlıktır. Çünkü teröristlerin geçim kapısı Türk ve Kürt düşmanlığıdır. Bunlar kan içen vampirlerdir. Şeyh Said silahlı ayaklanmasında askerlerimiz, yöre insanımız şehit olmuş ve yaralanmış, gasp, yağma ve hırsızlıklarla genel asayiş bozulmuştu. Allah'a çok şükür kahraman Türk askeri ayaklanmayı bastırmış ve ayaklanan teröristlerin başını ezmiş, Şark İstiklal Mahkemesinde yargılanan 80 sanıktan 48'i 1925 yılının 28 Haziran'ı 29 Haziran'a bağlayan gecesinde darağacına çıkarılmıştır. Şeyh Said'in damadı Melekanlı Şeyh Abdullah'ın son sözleri bakınız nasıldı, gazetecilere dönüp 'Yazın' dedi, 'Biz bu hainlere uyduk, başkası uymasın.' Damadının hain dediğine bugün kahraman diyenler aynı ihanetin yolcularıdır."
CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in, bir televizyon kanalında yaptığı, "Bu ayaklanmanın bastırılması sırasında oluşmuş acılar, bugün bazı torunlarının kalbini acıtıyorsa o acıya saygılı olmak gerekir." açıklamasına tepki gösteren Bahçeli, "Bu açıklamanın neresini düzeltelim? Aziz Atatürk'ün mirasının yağma edilmesini, hatıralarına ihanet edildiğini daha nasıl anlatalım? Ne acısı, neyin acısı, unutulmasın ki hainlere acıyan, Türk milleti ve Türkiye Cumhuriyeti'ne teröristlerin penceresinden bakan çürümüşlerdir." ifadesini kullandı.
Bahçeli, "CHP Genel Başkanı şehitlerimizin acısını ne yapacak? Nasıl izah edecek? Nereye koyacak? sorusunu yönelterek, şu değerlendirmede bulundu:
"Pençe-Kilit Harekat Bölgesi'nde Şeyh Said'in gayri meşru çocukları tarafından şehit edilen 25 yaşındaki Teğmen Eril Alperen Emir evladımızın 13 Aralık günü cenazesine katılıp, sonra da koşa koşa DEM isimli PKK aparatının ayağına giden CHP Genel Başkanı'nın, bir gün içinde hem üzgün görünüp hem de gülücükler saçması korkunç bir ikiyüzlülük değil midir? Peki Alperen evladımızın acısıyla kavrulan muhterem ailesine, silah arkadaşlarına ve milletimize CHP Genel Başkanı saygı ve samimiyet gösterecek mertliğe ve vicdana sahip midir? Şark İstiklal Mahkemesi Başkanı Merhum Mahzar Müfit Kansu'nun şu sözleri bizim de sözümüzdür, 'Döktüğünüz kanların, söndürdüğünüz ocakların cezasını adalet sehpasında hayatınızla ödeyerek hesap vereceksiniz.' Ve o hesap sorulmuş, hainler sallandırılmıştır."
İSRAİL'İN GAZZE'YE YÖNELİK SALDIRILARI
İsrail'in Gazze'ye yönelik insanlık dışı saldırılarının devam ettiğini belirten Bahçeli, Gazze'de bir soykırım olduğunu, Nazi toplama kamplarının benzerlerini aratmayacak görüntülerin medyaya yansıdığını söyledi.
Bahçeli, 12 Aralık 2023'te BM Genel Kurulu'nda görüşülen ateşkes tasarısına 153 ülkenin kabul oyu verdiğini, 23 ülke çekimser kaldığını, 10 ülkenin de ret oyu kullandığını anımsatarak, İsrail uluslararası toplumda yalnızlaşmaktadır. ABD yönetimi de cani Netenyahu'yu eleştiriye başlamış, hükümet değişikliğine ihtiyaç olduğunu üst perdeden açıklamıştır. Sayın Cumhurbaşkanımızın, ABD Başkanı Biden ile 14 Aralık 2023 Perşembe akşamı yaptığı telefon diplomasisinde, Türkiye'nin haklı tezlerini, makul görüşlerini ve yapıcı tutumunu bir kez daha vurgulaması, muhatabını Gazze'deki insani felaketle ilgili sorumluluk almaya davet etmesi bize göre çok değerlidir." dedi.
Bahçeli, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sesine kulak vermenin, mücadelesini desteklemenin, insani dramı sona erdirmenin küresel vicdanın ve tüm ülkelerin ilk gündem konusu olması gerektiğini belirterek, "Nihayet İsrail ile Filistin arasında derhal ateşkes sağlanmalıdır. İki devletli çözüm vasatı oluşturulmalıdır." değerlendirmesinde bulundu.