Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, Kültür ve Turizm Bakanlığı'nca Millet Kütüphanesi'nde düzenlenen 10. Milletlerarası Türk Halk Kültürü Kongresi'ne katıldı. Erdoğan konuşmasında şunları söyledi:
KÜLTÜREL ZENGİNLİĞİMİZ VAR: Yurdumuz Anadolu'da, Selçuklu'dan Osmanlı'ya, 100 yaşındaki Cumhuriyetimize kadar, neredeyse bin yıllık köklü bir geçmişimiz var. Öyle bir zenginliğe sahibiz ki bugün Türkiye, 'UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi'nde en çok kayıtlı kültürel değeri olan ikinci ülke. Köklü medeniyetimizin birikimi, müzelere, kütüphanelere, arşivlere sığmayacak derinlikte. Türk milleti olarak bizi asırlardır ayakta tutan gücün, her gün yeniden üreterek, bugüne taşımayı başardığımız kültürel derinliğimizden geldiğini biliyoruz.
TÜRK MUTFAĞI VE ATA TOHUMU PROJELERİ: Anadolu'nun zengin mutfak kültürünü, atıksız, yerel ve şifa kaynağı özellikleriyle yaşatacak, 'Asırlık Tariflerle Türk Mutfağı' kitabını hazırladık. Böylelikle, kadim tariflerimizi kayıt altına alarak, geleceğe değerli bir bilgi ve tecrübe aktarımı sağladık. 'Mirasımız Ata Tohum' projemizle birlikte vatanımızın eşsiz biyoçeşitliliği koruma altına alınırken, besinlerimiz, eski tadıyla, kokusuyla, sofralarımıza geri dönmeye başladı.
TÜRKİYE DOKUMA ATLASI: Toprakla sürdürülebilir ve hakkaniyet ekseninde ilişki kuran Anadolu insanı beslenmede olduğu gibi dokuma üretiminde de muazzam bir çeşitlilik yakalamıştır. Biz de bu mirasa sahip çıkmak, unutulmaya yüz tutmuş onlarca dokumamızı toplumsal hafızaya yeniden kazandırmak amacıyla 'Türkiye Dokuma Atlası' projesini hayata geçirdik. Bugün yürüttüğümüz çalışmalar neticesinde 'Ankara sofu', 'Antep kutnusu' gibi eşsiz dokumalarımız uluslararası koleksiyonlara ekleniyor. Sürdürülebilir ve doğa dostu modanın sırrını taşıyan geleneksel dokumalarımızın, ülkemizin ve dünyanın tekstil sektörüne ilham olmasını diliyorum. Türk İğnesinin Mucizesi Projesi'yle enstitülerimizi, geçmişle geleceğin ilmek ilmek birbirine örüldüğü, ülkemizin kültürel inceliklerinin dünyaya tanıtıldığı birer merkez üs haline getirdik. Biliyoruz ki tarihte örnek medeniyetler kurmuş, dünyaya yön vermiş toplumlar geçmişiyle, öz kimliğiyle, kültürel hafızası ile bağını güçlü tutmuş olanlardır. Ancak kökü mazide olanların atiyi inşa edebileceği inancıyla daha çok çalışacağız.
NE AKLIMIZ NE VİCDANIMIZ KABUL EDEBİLİR: Asırlardır Türk medeniyetinin hüküm sürdüğü tüm topraklarda barış ve huzur hâkim oldu. Böyle bir medeniyetin evlatları olarak, bugün dünyanın gözleri önünde, Gazze'de uygulanan soykırımı, ne aklımız ne vicdanımız kabul edebilir. Çocuklarını kefenleyip, koklayarak toprağa veren bütün anne ve babaların acısını yüreğimizin en derininde hissediyoruz. Osmanlı döneminde üç dinin mensuplarının barış içerisinde, kardeşçe yaşadığı Filistin topraklarında bugün yaşanan mezalime karşı hakkı ve hakikati savunmayı sürdüreceğiz. Devraldığımız inanç ve kültür mirası ile uluslararası değerleri savunmaya, mazlumların çıkaramadığı ses olmaya devam edeceğiz.
ANADOLU'DA SÜRDÜRÜLEBİLİR YAŞAM SERGİSİ
Emine Erdoğan, sürdürülebilir yaşamın anlatıldığı sergiyi de gezdi. İstanbul'dan gelen mücevher sadekârı Nasuh Ortak'ın el işçiliğiyle yaptığı takıları inceleyen Emine Erdoğan, ürünler hakkında bilgi aldı, takı yapım tezgâhına geçerek mücevherlere şekil verdi. Daha sonra Hatay Defne'den getirilen ipekböceği kozalarından yapılan ürünlerin yer aldığı standa geçen Erdoğan, kozadan ipeğin çıkarılması işlemini gerçekleştirdi. Atık kâğıtların geri dönüştürüldüğü standı da gezen Emine Erdoğan, gazetecilere atık kâğıda basılmış Cumhurbaşkanı Erdoğan ile olan fotoğrafını gösterdi.
SIFIR ATIK BU KÜLTÜRÜN PARÇASI
Emine Erdoğan, Anadolu'daki her evde, artan parça kumaşların, eşyaların, gıda atıklarının atılmayıp değerlendirildiğini belirterek, "Atık üretmeyen, tabiat ile uyumlu bir hayat felsefesine dönüşü savunan Sıfır Atık Projesi de işte bu anlayışın, Anadolu kültüründe vücut bulan sürdürülebilirliğin yansımasıdır. Anadolu'nun kadim öğretilerinden doğan Sıfır Atık hareketinin küresel başarısını, kültürel zenginliğimize sahip çıkma çalışmalarının önemli bir parçası olarak değerlendiriyorum. Bu coğrafyanın köklü yaşam kültürünün, yalnızca iklim krizi için değil, küresel birçok soruna etkili çözüm sunacağına inanıyorum" dedi.