Başkan Recep Tayyip Erdoğan, Yunanistan ziyareti dönüşü gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Başkan Erdoğan'dan çok net Doğu Akdeniz mesajı: "Haklarımızı kimseye çiğnetmeyiz" | Video
Başkan Erdoğan'ın gündeminde, İsrail'in 7 Ekim'den bu yana Filistinlilere yönelik saldırıları vardı. İsrail'in eli kanlı başbakanı Netanyahu'nun koltuğunu korumak için Gazze'ye yönelik saldırılarına devam ettiğini belirten Başkan Erdoğan, Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne çağrı yaptı. Netanyahu ve suç ortaklarının tüm soykırımcılara ibret olacak bir ceza alması gerektiğini söyleyen Başkan Erdoğan "Kimsenin aklına bir daha sivil öldürmek, hastane bombalamak, pazar yeri vurmak gelememesi için bu yargılama çok önemli. Çünkü hesabı sorulmayan katliamlar, soykırımlar tekrarlanır" ifadesini kullandı. Kendisine yöneltilen soruları şu şekilde yanıtladı…
SORU: İsrail'in Gazze saldırıları devam ederken bir taraftan da Hamas'ın bir tartışma konusu olarak masaya getirilmek istendiğini görüyoruz. Türkiye'nin Hamas konusundaki tavrı son derece net, siz de bunun defalarca altına çizdiniz. Türkiye'nin bu duruşunun uluslararası toplumda ya da uluslararası dünyada bir karşılığı oluyor mu? Ya da Hamas'a karşı bakış açısının değişme imkanı sizce var mı?
Ben uluslararası toplumun ne diyeceğine bakmıyorum. Ben bir kul olarak üzerimize düşen görev nedir buna bakıyorum. Hani şair diyor ya "ağlarım, ağlatamam, hissederim, söyleyemem, dili yok kalbimin ondan ne kadar bizarım." Bunlar Hamas'a 'terör örgütü' diyorlar. Hamas Filistin'in bir gerçeğidir, terör örgütü değildir. Hamas bir siyasi harekettir ve siyasi parti olarak girdiği seçimlerden galip çıkmış olan bir harekettir. Ama bize bunu zorla dayatıyorlar ki 'illa terör örgütü' deyin. Hayır, sizin demenizle biz Hamas'a 'terör örgütü' demeyiz. Seçim kazanmış olan bir siyasi hareket var önümüzde. Siz kalkıyorsunuz, Gazze'yi açlıkla terbiye etmeye yöneliyorsunuz. Siz kalkıp Gazze'yi tamamıyla yerle yeksan edip bu şekilde terbiye etmek istiyorsunuz. İlaç vermiyorsunuz, susuz bırakıyorsunuz, elektrik vermiyorsunuz, bu şekilde bir terbiyeyle Hamas'ı ademe mahkum etmek istiyorsunuz. Biz buna katılamayız. Şu anda İsrail tam bir devlet terörü estiriyor. Nerede Batı, nerede Amerika? Ortada bütün bu gerçekler varken, 17 bin'e yakın insan, çocuk, kadın, yaşlı öldürülmüşken biz bunları nasıl tasvip edelim? Dışişleri Bakanımız Hakan Fidan, Amerika Birleşik Devletleri Dışişleri Bakanı Antony Blinken'la bunları konuştu. Konuştu ama Batı hala sessiz. İşte bunlar bizim canımızı yakıyor, ciğerimizi yakıyor. "Yaralıları, çocukları verin bize, kanser hastaları var, bunları verin. " diyoruz. Şu ana kadar daha 114 hasta 86 refakatçi olmak üzere toplam 200 kişiyi alabildik. Bunların hiç olmazsa tedavilerini falan yaptıralım, bu adımı atalım. Ne yazık ki, insanlık diye bir şey kalmamış.
Sahra hastaneleri kurulacak diyorlar. Kurulsa ne olur, kurulmasa ne olur. Ondan bir netice çıkmaz. Ama biz burada insani, vicdani olarak ne yaparız diyerek süratle sahra hastanelerini gönderdik. Mısır'dan Refah Sınır Kapısı'ndan Ankara'ya veya İstanbul'a bu kanser hastalarının veya cerrahi müdahale yapılması gereken hastaların gelmesi zaman almaz. Mısır'daki El Ariş havalimanından hemen uçağa alıp bir saatte, bir buçuk saatte getiririz. Ondan sonra da tedavilerini yaparız. Biz şu anda ülkemizdeki hasta ve yaralıların tedavileriyle ilgili her türlü adımı attık, atıyoruz.
SORU: İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, sadece muhalefetin değil kendi seçmeninin de eleştirilerine maruz kalıyor ve İsrail halkı yüksek sesle artık iktidardan gitmesi gerektiğini söylüyor. Koltuğunu muhafaza etmek için savaşı uzattığına dair analizler var. Ama bir taraftan çatışmaların şiddetlenmesiyle ekonomik yardımları da kesiliyor İsrail'in. Dünya çapında boykotlar var ve İsrail ekonomik bir krize girmek üzere, halkın tepkisi daha da artıyor böyle olunca. Fakat bir inanış var. Netanyahu giderse savaşın seyri değişir, barış sürecine girilir diye. Buna inanmak ne kadar gerçekçi?
Netenyahu giderse orada barış egemen olur vurgusu önemli. Ancak şu an itibarıyla bir gerçek var ki, Netenyahu bu soykırımı siyasi ömrünü uzatmak, yargılanmaktan kaçmak için de yapıyor. Biliyorsunuz, Netanyahu bir yargı süreci içindeydi, hatta hakkında mahkumiyet kararlarının verileceği konuşuluyordu. Böyle bir süreçte İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırısı patlak verdi. Şimdi de "bu saldırıları ne kadar uzatırsa yargılanma olayından da o denli kendimi kurtarabilirim" düşüncesi içinde bu süreci uzatıyor. Netenyahu daha önce de söylediğim gibi gerçekten bir Gazze katilidir, kasabıdır ne derseniz deyin. Bu sıfatların hepsi ona yakışır. Uluslararası Ceza Mahkemesi'nde nasıl Miloseviç yargılandıysa aynı şekilde Gazze Kasabı Netenyahu ve onunla birlikte hareket eden İsrailli ve İsrail dışı bütün siyasetçilerinde yargılanması gerekir. Biz bunun 3 bin kadar avukat ile takibini yapıyoruz. Türkiye dışından birçok ülkeden bu işi takip eden avukatlar hatta savcılar var. Biz de takibini sürdüreceğiz. Derdimiz bu soykırımın bir an önce sonlandırılması ve suçluların cezalandırılmasıdır. Netanyahu ve suç ortaklarının tüm soykırımcılara ibret olacak bir ceza almaları lazımdır. Kimsenin aklına bir daha sivil öldürmek, hastane bombalamak, pazar yeri vurmak gelememesi için bu yargılama çok önemli. Çünkü hesabı sorulmayan katliamlar, soykırımlar tekrarlanır.