Pergel, vaatlerini şöyle anlattı:
Dünyanın Başkenti İstanbul'umuzun en güzel ilçelerinden olan Pendik; ikinci pisti faaliyete geçmemesine rağmen Dünyada 29. Avrupa'da 12. Sırada büyüklüğe ulaşan uluslararası havalimanıyla, Türkiye'nin en büyük teknoloji merkezlerinden biriyle ve İstanbul'un üçüncü büyük marinasıyla diğer ilçelerden avantajlı olarak öne çıkmaktadır. Pendik'te Köyler Bölgesi, ormanın nefesiyle, gölün kıyısında, doğa ile şehir hayatını hibritleyerek eşsiz yaşam imkânı sunmaktadır.
Pendik; 750.000 nüfusuna rağmen 4192 kişi/km² gibi düşük nüfus yoğunluğu ile İstanbul'umuzun 3. Büyük ilçesi konumuna gelmiştir.
Pendik; % 36'sı genç ve % 54'ü orta yaşlı nüfusu ile İstanbul ortalamasının üzerinde dinamik enerjik bir ilçedir. İlçemizde yaşayan insanımızın 3,29 hane halkı ortalaması ile % 49'u evli olmakla birlikte Pendik'te yaşayan insanlarımızın % 48'inin geliri A+B düzeyindedir.
Potansiyelin yüksek olması, toplumun çağı yakalama ve günceli yaşama arzusunu arttırmaktadır. Bu durum şehrin fırsat ve olanaklarının çok iyi değerlendirilmesini zorunlu kılmaktadır.
Yapay zekânın ve teknolojinin hızla geliştiği günümüz çağında; Bireysel ve toplumsal yaşamın da eş zamanlı olarak gelişmesi kaçınılmazdır.
Bilinmelidir ki modernleşerek! dönüşen dünya, bireylere ve toplumlara maddi yönde olumlu etki ettiği gibi; Sosyolojik-Psikolojik-Kültürel alanlarda da olumsuzluk derecesinde boşluk oluşturabilmektedir.
Bu denli baş döndürücü hıza ayak uydurmak için maddi unsurların yanında, manevi dinamiklerin de canlı tutulması gerekmektedir.
Günümüz dünyasında ülkemiz de 'kentsel dönüşüm' den etkilenmiştir. 17 Ağustos 1999 ve yakın zamanda yaşadığımız "Yüzyılın Felaketi" olan 6 Şubat Depremi bu dönüşüm talebini güçlendirmektedir.
İBB ve Pendik Belediyesi'nden aldığımız verilere göre;
Pendik'te toplam 47.856 adet yapı bulunmaktadır. 2000 yılı ve sonrası ruhsatlı yapı sayısı 11.547 adettir. 36.309 adet yapı ise 2000 yılı öncesine aittir.
Pendik'te toplam mesken sayısı 300.562 adettir. Bunun 2000 yılı ve sonrası Mesken Bağımsız bölüm sayısı 156.889 adettir. 2000 yılı öncesi Mesken Bağımsız bölüm sayısı 143.673 adettir.
Bu veriler ışığında, TBDY Türkiye Bina Deprem Yönetmeliğimize uygun olmayan yapı sayısının 36.309, bağımsız bölüm sayısının 143.673 olduğunu görüyoruz. Allah korusun olası bir depremde büyük bir sorunla yüzleşmek zorunda kalacağımız ortadadır.
Bu tablo bize behamal acil eylem planı dâhilinde, Belediye-vatandaş iş birliğini azami arttırılarak, özellikle muhtarlıkların da ikna süreçlerinde daha aktif olduğu, müteahhidi ile bütün paydaşlarının olduğu adeta bir seferberlik halinde dönüşümü başlatmak gerekmektedir. İlçemizin görece düşük yoğunluğu ve ekonomik değerinin yüksekliği dönüşüm için fırsatlar ve kolaylıklar sağlamaktadır.
Kapalı ve yarı kapalı sitelerin hemen herkesin birbirini tanıdığı ve bir bakıma diğerini koruyup kolladığı "mahalle kültürü"nü yok ettiğini; bir ekonomik yatırım aracı olarak düşünülen şehirlerde konuta erişim artık zorlaşmıştır. Kamusal alanlar hem azaldı hem de betonlaşma oranı arttı. Şehirdeki kamusal alanların şehirlilerin etkileşimlerini artıracak şekilde tasarlanmamaktadır. Başta alışveriş merkezleri olmak üzere şehirde ruhumuzu esir alacak yerlerin arttığını, şehirlerin bir bakıma esaret kampına dönüşmeye başladığını; insanın hem yakın hem de uzak çevresiyle bağları kopmakta dolayısıyla çevre krizi gibi ciddî sorun alanları oluştuğunu müşahede etmekteyiz.
Büyük kentlerdeki hızlı değişim/dönüşüm ile cazibe merkezi olma algısı, bu bölgeleri çekim merkezine dönüştürerek yoğunluğu kontrolsüz arttırmıştır.
Bu kentlerde var olanlar ile kendi topraklarından kopup gelenler arasındaki tanışma ve kaynaşma, sosyal-ekonomik, örf adet farklılığı ve demografik yapının uyum karmaşası bir türlü arzu edilen düzeyde çözüme ulaştırılmamaktadır.
Bu da bireylerin/toplumların ruhta yabancılaşmasını körüklemiştir.
Burada üzerinde çok ciddi durulması gereken nokta bence şu olmalıdır!
Kentleşme mi? Şehirleşme mi?
Beton ve demir yığınlarından mürekkep dikey kulelerin var edildiği Ruhsuz bir 'kentleşme' mi?
Yoksa Mahalle kültürünün yaşatıldığı, Tarihsel mirasın esintileriyle huzurlu, yatay mimarinin var olduğu 'şehirleşme' mi?