Yargıtay 3. Ceza Dairesi'nin Anayasa Mahkemesi'nin Can Atalay hakkındaki "ihlal" kararına uyulmaması yönündeki kararı sonrası Prof. Dr. İzzet Özgenç, Daire'nin Anayasa Mahkemesi yönündeki kararını bir an evvel geri alması gerektiğine yönelik Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a bilgi notu gönderdi.
KARARIN GERİ ALINMASI İÇİN EFKAN ALA VE HAYATİ YAZICI İLE OTURDUK
Özgenç, bilgi notunda, Yargıtay 3. Ceza Dairesi'nin Can Atalay kararının verildiği aynı akşam Efkan Ala ve Hayati Yazıcı ile bir araya gelerek durum değerlendirmesinde bulunduklarını söyledi. Bu kararın bir an evvel geri alınması gerektiği yönünde görüş açıklamasında bulunduğunu belirten Özgenç, bu kararın Dairenin kendi inisiyatifiyle verilmiş bir karar olmadığını, kararın geri alınabilmesi için Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca ile görüşülmesi gerektiğini Ala ve Yazıcı'ya izah ettiğini söyledi.
MİLLETVEKİLLİĞİNİN DÜŞÜRÜLMESİ İÇİN ACELE EDİLMEMESİ GEREKTİĞİNİ İLETTİM
Daha sonra Cemil Çiçek ile görüştüğünü söyleyen Özgenç, Hasan Doğan'a da bir bilgi notu göndererek Yargıtay 3. Ceza Dairesinin söz konusu kararının geri alınmasını sağlama ve Can Atalay'ın milletvekilliğinin düşürülmesi konusunda acele edilmemesi için gerekli girişimlerde bulunmasını arz ettiğini belirtti.
CAN ATALAY'IN MİLLETVEKİLLİĞİNİN DÜŞÜRÜLMEMESİNİ İSTEDİ
Atalay kararından dönülmesi için girişimlerini bununla da sonlandırmayan Özgenç, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş'a da ilgili bilgi notlarını göndererek, Anayasa Mahkemesi'nin ilgili kararları çerçevesinde önermiş olduğu bir maddelik taslak metnin değerlendirilmesini talep etti. Ayrıca, bir an evvel kanuni düzenleme yapılmasının sağlanmasını ve bu kanuni düzenleme yapılıncaya kadar Can Atalay'ın milletvekilliğinin düşürülmemesi gerektiği yönünde düşüncelerini Numan Kurtulmuş'a arz ettiğini bildirdi.
AKARCA'YI GÖREVİNİ YERİNE GETİRMEMEKLE SUÇLADI
Özgenç, hazırlamış olduğu bilgi notunda, Can Atalay kararı sonrası, söz konusu kararın uygulanmaması için görüşmüş olduğu isimleri bir bir deşifre ederken, Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu'nun konuya ilişkin yaptığı açıklamayı saçma bulurken, Yargıtay Başkanlığınca yapılan açıklama sonrası Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca'nın görevlerini yerine getirmemekle suçladı.
YARGITAY BAŞKANINI ANAYASA MAHKEMESİ İLE BİR HAREKET ETMEMEKLE SUÇLADI
Özgenç, "Bu süreçte Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu'na başkanlık eden kişi tarafından kamuya, hukukla bağdaşmayan, hukukun evrensellik karakterine ters düşen, 'milli hukuk' ve 'gayri milli hukuk' ayrımı gibi saçmalıkla malul açıklama yapıldı. Yargıtay Başkanlığı postuna oturan kişi, Yargıtay 3. Ceza Dairesinin verdiği kararın öncesinden itibaren bütün bu olup bitenlerden haberdar olmasına rağmen, Başkanlık görevinin gereklerini yerine getirmemiştir. Bu çerçevede, Anayasa Mahkemesi Başkanı ile görüşerek, karşılıklı kurumsal iletişimle meramlarını paylaşmak ve mevcut sorunların çözümüne yönelik olarak ortak hareket etmek yerine; Anayasa Mahkemesini töhmet altında bırakan basın açıklaması yapmak yoluna gitmiştir" dedi.
YARGITAY BAŞKANI KURUMUN SAYGINLIĞINI ZEDELEMİŞTİR
Yargıtay 3. Ceza Dairesi'nin Can Atalay kararını hukuk sisteminde tanımı olmayan bir karar olarak değerlendiren Özgenç, Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca'nın zaman zaman görevinin gereklerinin dışına çıktığını ve kurumun saygınlığını zedelediğini belirtti.
SEÇİMLERİ İŞARET ETTİ
Özgenç, 2024 yılında yapılacak olan Yargıtay Başkanlığı seçimlerini işaret ederek, Yargıtay Başkanı Akarca'nın yeniden aday olma niyetinde olduğu ve gereken desteği alabilmek için siyasi içerikli toplantılara katılmaktan geri durmadığını söyledi.
TALİMAT VERDİ
Yargıtay 3. Ceza Dairesi'nin, Can Atalay kararının altında imzası bulunan Anayasa Mahkemesi üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunmasının utanç verici bir durum olduğunu vurgulayan Özgenç, "Bu ayıbın daha da büyümesinin önüne geçmek için, Yargıtay 3. Ceza Dairesinin mevzuatımızda hukuki tanımı olmayan, Anayasa Mahkemesinin kararını tanımama yönündeki kararını bir an evvel geri alması gerekmektedir. Yargıtay Başkanının da bunu sağlaması, görevinin gereğidir. Anayasanın 104. maddesinin ikinci fıkrasında tanımlanan göreviniz bağlamında Yargıtay Başkanlığı postunda oturan kişiyi çağırarak, bu ayıplı duruma bir an evvel son verilmesi için gerekenin yapılmasını sağlamanız gerekir" diyerek Cumhurbaşkanı Erdoğan'a talimat vermesi dikkat çekti.
Söz konusu bu yazı sonrası Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Yıldırım Beyazıt Üniversitesinde Öğretim Görevlisi olan İzzet Özgenç hakkında "terörle mücadelede görev almış kamu görevlilerini hedef gösterme, iftira, hakaret, adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs ve yargı görevini yapanı etkilemeye teşebbüs" suçlarından Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulundu.
DAİRE ÜYELERİNİ TERÖR ÖRGÜTLERİNE HEDEF GÖSTERMİŞTİR
Yargıtay 3. Ceza Dairesi, yapmış olduğu suç duyurusunda, Daire'nin son dönemde vermiş olduğu kararlar üzerine İzzet Özgenç tarafından üyeleri hedef gösteren, iftira ve hakaret içerikli paylaşımlar yaptığı belirtilerek, "Son olarak; şüpheli tarafından 'İzzet Özgenç Ceza Hukuku' isimli internet sitesinde 'Sayın Cumhurbaşkanı'na arz edilmek üzere, hazırlanmış olan bilgi notu' başlıklı yazı yayınlamıştır. Söz konusu yazının incelenmesinde, yazı içeriğinin biz müştekilere yönelik iftira, hakaret içerdiği, terör örgütlerine açıkça hedef gösterir şekilde olduğu gibi cebir ve tehditle yargı görevini yapan bizleri ve adil yargılamayı etkilemeye yönelik teşebbüs içerdiği açıkça görülmektedir" denildi.
KENDİ HEZEYANLARI İLE ŞİKAYET ETMİŞTİR
Şüpheli İzzet Özgenç'in, Yargıtay 3. Dairesi'nde temyiz incelemesi yapılan Şerafettin Can Atalay dosyasının avukatı olmadığına dikkat çekilerek, "Hangi yetki ve sıfatla kendisini görevli ve yetkili gördüğünü anlamadığımız bir şekilde, bizim kararımız üzerine kendince siyasi olarak güçlü ve yetkili gördüğü kişileri arama gereği hissederek onlarla toplantı yapmış, hiçbir somut bilgi ve belgeye dayanmadan kendi hezeyanları ile bize hakaret ve iftira ederek ilgililere şikayet ettiğini ifade etmiştir. Ancak üzülerek görmekteyiz ki, yazıda ismi geçen kişilerden bazıları tarafından, dairemizce verilen kararın hemen üzerine tahminimize göre de, kararımızın içeriğinde tam olarak vakıf olmadan şüphelinin yönlendirmesiyle heyetimizi suçlar nitelikte tweetler atılmıştır. Hatta şüpheli, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş'u aradığını, dairemiz tarafından verilen onama kararının Meclis kürsüsünden şimdilik okunmamasını, kendisi tarafından hazırlandığını ifade ettiği yasal düzenleme yapılmadan şu aşamada Atalay'ın milletvekilliğinin düşürülmemesi gerektiğini söylediğini ifade etmiştir" ifadelerine yer verildi.
TERÖR ÖRGÜTÜ ÜYELERİNE BİZLERİ AÇIK HEDEF HALİNE GETİRMİŞTİR
İzzet Özgenç'in, Yargıtay 3. Ceza Dairesi'nin Can Atalay kararını birilerinin talimatıyla verdiğini, Yargıtay Başkanı Akarca'nın daire üyelerine baskı yaparak kararın geri alınmasını sağlaması gerektiğini söylemesine ilişkin, suç duyurusunda şunlar denildi:
"Bu sözlerle şüpheli İzzet Özgenç, bir akademisyen olarak haddini aşmış, biz müştekilere yönelik iftirada bulunmuş, hakaret etmiş, özellikle kararı veren bizleri, karardan sonra sosyal medyada yazılan bir kısım yazı içeriklerine bakıldığında 'terör örgütü üyeleri ve sempatizanlarının hedefi haline' getirmiştir. Şüphelinin, özellikle kamuoyunca etkili olduğu düşünülen bir takım siyasi kişilikleri isim isim yazı içeriğinde paylaşarak onlar tarafından önemsendiğini, muhatap alındığını göstermek suretiyle yargı görevi yapan bizleri etkilemeye teşebbüs etmiş, üzerimizde siyasi baskı oluşturmak ve bu şekilde korkutacağını düşünerek hukukta yeri bulunmayan bir şekilde cebren kararımızı geri almamızı sağlamaya çalışarak adil yargılamayı da etkilemeye teşebbüs etmiş, akademik unvanı düşünüldüğünde sanki böyle bir şeyin olması mümkün olabileceğini düşünen birçok terör örgütü üyesi ve sempatizanı yönünden bizleri açık hedef haline getirmiştir."
YARGITAY'IN YÜKSEK MAHKEME, BİZLERİN DE YÜKSEK YARGIÇ OLDUĞUNU UNUTMUŞTUR
Özgenç'in yazı içeriğindeki hezeyanlarının daire üyeleri tarafından da dikkat çekici bulunduğu belirtilerek, "Hukuk devletinin korunmasından bahseden ve kendisini ceza hukukunda otorite olarak gören, profesör unvanı taşıyan şüphelinin, hukuk devletini ayaklar altına alarak Yargıtay'ın bir yüksek mahkeme, kararı veren bizlerin de yüksek yargıç olduğunu da unutarak, bilmediğimiz ancak tahmin ettiğimiz bir takım sebeplerden dolayı bize Cumhurbaşkanı tarafından emir verilmesini, siyasilerin zorlamasıyla kararın zorla geri alınmasını sağlamanın hukuk devletinin bir gereği olarak savunabilmiştir. Yazı da ismi geçen siyasi kişiliklerin, bu cüretkarlığı gösteren şüphelinin tavsiyelerini kale aldıklarını düşünmek bile istemediğimizi ifade etmek istiyoruz" denildi.
HAKKINDA KAMU DAVASI AÇILMASINDA HUKUKİ ZORUNLULUK VARDIR
Şüpheli İzzet Özgenç'in eylemlerinin, "İftira, hakaret, terörle mücadelede görev almış kamu görevlilerinin hüviyetini açıklama" suçlarının oluşmasına açıkça sebep olduğu, müşteki daire üyelerinin şeref ve onurunu ağır bir şekilde zedelediği belirtilerek, Özgenç hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca kamu davası açılmasının hukuki bir zorunluluk bulunduğu kaydedildi.
Can Atalay kararını veren Yargıtay 3. Ceza Dairesi üyeleri, açıklanan sebeplerle İzzet Özgenç hakkında gerekli soruşturmanın yapılarak hakkında kamu davası açılmasını talep etti.