Cumhurbaşkanı
Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarının ortaya çıkardığı insani krizle ilgili ABD'de yayın yapan Newsweek dergisine konuştu. Erdoğan özetle şunları kaydetti:
DEHŞET VE ENDİŞE İÇİNDEYİZ: Yakın tarihte eşi benzeri görülmemiş bir şiddette, İsrail'in Filistin'deki siviller üzerine kurşun ve bombalar yağdırması karşısında hepimiz büyük bir dehşet ve endişe içindeyiz. Bugüne kadar öldürülen yaklaşık 11 bin Filistinlinin yüzde 73'ü kadın ve çocuklardan oluşuyor. Hangi meşru sebep bir devlete, bir şehirde yerin üstünü yaşayan her canlı için bir cehenneme, yerin altını ise çocuk nekropolüne (toplu mezar) dönüştürme hakkını verebilir?
TOPLU CEZALANDIRMA: Bugün Gazze'de yaşananı bir savaş olarak adlandırmak bile mümkün değil. Bu örgüt refleksleriyle hareket eden bir devletin, son model teknolojik silahları ile kadın-erkek, çocuk-yaşlı ayırt etmeksizin toplu bir cezalandırma yöntemini gütmesidir. Örgüt refleksi diyorum, zira medeni devletlerin çatışmalarda dahi gözettiği bir hukuk vardır. Ancak İsrail'in Filistin'de ayrım gözetmeme, orantılı cevap verme, kimyasal ve biyolojik silah kullanmama gibi en temel savaş hukuku ilkelerini dahi pervasızca ihlal ettiğini görüyoruz.
İNSANLIĞIN KIRMIZI ÇİZGİSİ NEREDE: Bu apaçık haksızlıklar karşısında Doğu'dan Batı'ya vicdan sahibi herkes Filistin'in haklı davasının müdafisi haline geliyor. Birçok ülkede, hükümetlerinin farklı bir tasarrufu olsa dahi milyonlarca insan caddelerde, meydanlarda, üniversite kampüslerinde bir araya gelerek bu vahşete tepki gösteriyor. Çünkü Filistin'de hangi dinden olduğunu bilmediğimiz, bilmek de istemediğimiz binlerce insan katlediliyor. İnancımıza göre masum bir insanın ölümü "insanlığın ölümü" ile denktir. İnsanlığımızı bir bir öldürülen Filistinli kardeşimizle birlikte gömerken, hangi kırmızı çizgiden bahsedebiliriz ki? Burada uluslararası topluma sormak gerek: İnsanlığın kırmızı çizgisi nerededir? Bu vahşeti durdurmak için hangi kritik ölüm eşiği bekleniyor?
ÖLÜM KALIM MESELESİ: İsrail'in Hamas'a gitme gibi gerçeklikten uzak ve asılsız iddiasından dolayı karşı çıktığı insani yardım, hedef aldığı masum Filistinliler için bir tercih değil, ölüm kalım meselesi. Batı medyasında, İsrail'in apaçık bir şekilde işlediği suçlar, Filistin'e gönderilecek insani yardımların Hamas'a gitme ihtimali kadar tartışılmıyor.
SİLAH GÖNDERMEK KATLİAMA ORTAKLIK: Bölgeye daha fazla silah, daha fazla bomba, daha fazla savaş gemisi göndermek en basit ifadeyle, söz konusu katliama ortak olmaktır. ABD'nin İsrail'e temin etmesinde yardım ettiği füzelerin hedefinde hastaneler, yoğun bakımda kuvözde yatan yeni doğan bebekler, okullar, cami ve kiliseler, hasta taşıyan ambulanslar, mülteci kampları var. Bu vahşete ortak olduktan sonra Washington'ın çatışmada yararlı herhangi bir rolü olduğunu kim iddia edebilir?
SÖZDEN EYLEME GEÇECEĞİZ: Ateşkesin sağlanması, ardından Filistinlilerin yıkılan şehirlerini yeniden inşa etmek için somut girişimler üretilmesi amacıyla bir inisiyatif haline getirmek için girişimlerimiz sürüyor. Sözden eyleme geçeceğiz. Yorulmayacağız, durmayacağız. Çünkü, bizim bir Filistin hayalimiz var. Gazze sahillerinde dini, etnik kökeni fark etmeksizin Filistinli çocukların el ele kardeşçe koşturduğu bir hayal. Batı Şeria, Doğu Kudüs ve Gazze'nin çocuklarının aynı sofrayı huzur ve barış içinde paylaşabildiği bir hayal.