CHP'nin yeni genel başkanı Özgür Özel, Yargıtay 3. Ceza Dairesi'nin Gezi hükümlüsü Can Atalay için 'hak ihlali' kararı veren Anayasa Mahkemesi üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunması bahanesiyle bir kez daha seçilmiş hükümeti ve Cumhurbaşkanını hedef aldı.
SOKAĞA ÇIKMA ÇAĞRISI BİLE YAPTI
Daha önce sokağa çıkma çağrısı yaparak ülkenin huzur ve güven ortamını bozmaya çalışan Özgür Özel, geçtiğimiz günlerde soluğu Anayasa Mahkemesi önünde aldı. Burada açıklamalarda bulunan Özgür Özel, Yargıtay'ın kararı üzerinden Türkiye'nin seçilmiş cumhurbaşkanını hedef almaktan kaçınmadı.
Özel'den küstah sözler: Başkan Erdoğan'a yönelik o çıkışına tepki yağdı! | Video
GRUP TOPLANTISINDA DA MİLLİ İRADEYİ HEDEF ALDI
Genel Başkan seçilmesinin ardından partisinin ilk TBMM Grup Toplantısında açıklamalarda bulunan Özgür Özel; "Bu darbe girişiminde Recep Tayyip Erdoğan'a meydanı bırakmayız, ona dar ederiz. Haddini bilsin" şeklindeki sözleriyle yargıtay kararı üzerinden bir kez daha milli iradeyi ve Başkan Recep Tayyip Erdoğan'ı hedef aldı. Özel'in küstah sözlerine tepki yağdı.
Özgür Özel'den küstah sözler: Yargıtay'ın kararı üzerinden yine Başkan Erdoğan'ı hedef aldı | Video
"KEMAL KILIÇDAROĞLU HİÇ YOKTAN 'DEMOKRAT' GİBİ YAPIYORDU"
Özel'in küstah çıkışları üzerinden gündemi değerlendiren AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in partisinin yerel seçimde belediye başkan adaylarının belirlenmesine yönelik açıklamalarına ilişkin, "Şimdiki de geldi 'ön seçimle belirleyeceğiz' dedi, sonra 'ön seçim için yeterli takvim yok' diyor. CHP aynı CHP'dir. Kemal Kılıçdaroğlu hiç yoktan 'demokrat' gibi yapıyordu, şimdikinin ilk vazgeçtiği şey kendi sözü oldu." dedi.
"TÜRKİYE'DE REJİMİMİZ ÜZERİNDE MUTABAKAT TAMDIR"
Yargıtay'ın, Türkiye İşçi Partisinden (TİP) milletvekili seçilen Gezi Parkı davası sanığı Can Atalay'a ilişkin kararı ve Anayasa Mahkemesinin (AYM) üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunulması kararına ilişkin CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in "darbe" ifadesini kullanmasına yönelik değerlendirmesi sorulan Çelik, Anayasa'nın, Cumhurbaşkanlığı makamına devlet organları arasında uyumun gözetilmesi görevini verdiğini hatırlattı.
Demokrasilerde anayasal organlar arasında birtakım farklı kanaatlerin çıkabileceğini belirten Çelik, "Bu çıktığı zaman bu uyumun sağlanması görevi Cumhurbaşkanlığı makamına verilmiştir. Sayın Cumhurbaşkanı'mız da 'Hakem pozisyondayız, üzerimize düşen görevi yerine getireceğiz' dedi. Eğer bu uyumun sağlanması bakımından yasal ve anayasal boşluklar varsa bunların giderilmesi TBMM'nin görevidir." dedi.
CHP Genel Başkanı Özel'in "sokak çağrısı yapması" ve "Türkiye'de darbe var" şeklindeki açıklamalarını, "Yassıada zihniyeti" olarak nitelendirdiğini vurgulayan Çelik, şunları söyledi:
"Onlar demokratik kültüre alışkın olmadıkları için Türkiye'de demokratik hayatta çözülmesi gereken mesele çıktığında, bunu sürekli olarak hemen bir 'darbe girişimi' olarak sunmaya çalışıyorlar. Türkiye'deki en büyük meselelerden biri, demokratik hayat içindeki olağan birtakım tartışmaları CHP'nin öteden beri bir rejim tartışması haline getirmesidir. İktidara geldiğimiz zamandan beri herhangi bir konuda sistem üzerinde bir iyileştirme, reform yapmaya çalıştığımızda CHP bunu rejim tartışması haline getirirdi. Türkiye'de rejimimiz üzerinde mutabakat tamdır, rejim ile ilgili Türkiye'nin bir problemi yoktur."
Türkiye'de rejimin çeşitli darbe ve post-modern darbelerle tehdit edildiğini, esas rejim krizlerinin askeri veya bürokratik vesayet zamanlarında, demokratik rejim ortadan kaldırılmak istendiği zamanlarda yaşandığını belirten Çelik, "O darbe veya vesayet girişimlerine en büyük destek veren siyasi organizasyon kimdir? CHP. Kendilerinin böyle bir geleneği varken demokratik, devlet hayatının içinde çıkabilecek her krizi 'bir darbe' olarak nitelendirmeleri yanlıştır." diye konuştu.
"KILIÇDAROĞLU DÖNEMİNDEN BİLE DAHA GERİ AÇIKLAMALARDIR"
Ömer Çelik, CHP Genel Başkanı Özel'in seçilir seçilmez "Cumhurbaşkanlığı makamının meşruiyetine saldırdığını" belirterek, şu açıklamalarda bulundu:
"Bunlar 'değişim' diye ortaya çıktılar ancak bu, şunu gösterdi ki aslında CHP'de herhangi bir siyasi yazılım değişimi olmamıştır. Onlar sadece biyografiyi değiştirmişler. CHP Genel Başkanı'nın biyografisi değiştiği zaman bunu siyasi değişim zannediyorlar. Siyasi değişim, siyasi fikirlerin, demokratik sisteme yaklaşımın, demokratik sistem içindeki tartışmalara yaklaşımın ele alınmasıyla ilgili bir değişimdir. Özel'in ilk ortaya koyduğu açıklamalar, Kemal Kılıçdaroğlu döneminden bile daha geri açıklamalardır. Kemal Kılıçdaroğlu demokratik bir üslubu sürdürmeyi öğrenememişti ama en azından öğrenmiş gibi yapıyordu. Bütün bunlar olmadığı zaman ne oldu? Şimdi hemen bir tartışmayı darbe olarak nitelendirip Sayın Cumhurbaşkanı'mızın siyasal meşruluğuna saldırmak sadece Yassıada zihniyetinden beri alışkın olduğumuz demokrasiyi, siyasi sistemi zehirleme faaliyetinin bir devamıdır."
Türkiye'nin demokrasisinin olgun olduğunu, sistemin çalıştığını, yapılacak işlerin kuralları, kaidelerinin belli olduğunu vurgulayan Çelik, "Sistem içinde çözümün yolları, hukuki çözüm yolları, yasama organın yapacakları bellidir. Sayın Cumhurbaşkanı'mız çok yüksek bir meşruiyetle, milli iradeyle görevinin başındadır." dedi.
"ÖNCEKİNDEN DAHA OTORİTER YAKLAŞIMLARIN ORTAYA ÇIKTIĞI GÖRÜLECEK"
"CHP Genel Başkanı Özel'in, partisinin ön seçimle yerel seçim adayı belirlemesine yönelik bir hafta içinde iki farklı değerlendirmesinin olduğu" yönündeki söylemlere ilişkin düşüncesi sorulan Çelik, şunları kaydetti:
"Seçim zamanında bunları gördük, önceki Genel Başkan da 'demokrasi, çoğulculuk' demişti, kendileri gibi düşünmeyenleri tehdit etmeye, demokrasiyi zehirleyecek şekilde terör örgütlerine alan oluşturmaya başladılar. Şimdiki de geldi 'ön seçimle belirleyeceğiz' dedi, sonra 'ön seçim için yeterli takvim yok' diyor. Onun için diyoruz ki bu bir siyasal değişim değil, bu bir biyografi değişimidir. CHP aynı CHP'dir. Göreceksiniz öncekinden daha otoriter birtakım yaklaşımların ortaya çıktığı görülecek. Kemal Kılıçdaroğlu hiç yoktan 'demokrat' gibi yapıyordu, şimdikinin ilk vazgeçtiği şey kendi sözü oldu. Bir siyasi partinin kendi içindeki çelişkileri yönetemezken devlet hayatı hakkında bu kadar iddialı cümleler kurması bir garabettir."