Bugün, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün ebediyete irtihalinin 85. yıldönümü. "Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır ancak Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır" sözleriyle büyük ve kutsal bir mirası milletine emanet eden Atatürk, 57 yıllık ömrü boyunca vatan için mücadele etti. SABAH, Atatürk'ün son saatlerini geçirdiği Dolmabahçe'deki odasını görüntüledi. Atatürk'ün Türk bayrağı motiflerini taşıyan yatağı, görenlerde büyük bir duygu yoğunluğu yaşanmasına neden oluyor. Odasındaki saat ise Ata'nın vefat ettiği saat olan 09.05'i gösteriyor. Dolmabahçe Sarayı'nın ziyaretçileri, Atatürk'ün odasını büyük bir hürmetle geziyor.
BİR ÖMRE ZOR SIĞAR
SABAH'a konuşan Prof. Dr. Ali Satan, "Başarılı asker olan Mustafa Kemal Paşa, Türk milletinin istiklal mücadelesinde lider olarak öne çıkmış ve bu mücadeleyi başararak Atatürk olmuştur. Mustafa Kemal Paşa bir kişinin ömrüne çok zor sığacak başarılara imza attı. Hem cephelerde milli kahraman hem de aynı kararlılıkla barış yapmayı bilen bir siyasi olmuştur. İlaveten yeni bir siyasal rejim kurup Cumhuriyet'e yüzyıldır aşılamayan ufuk çizen bir vizyoner.
Cumhuriyetin ikinci yüzyılına da Atatürk'ün damga vurması mümkün gözüküyor" dedi. Doç. Dr. Hadiye Yılmaz Odabaşı, "Mustafa Kemal Atatürk'ün İstanbul'da 1905'te Harp Akademisi'nden mezuniyetiyle birlikte başlayan askerlik hayatı, Milli Mücadele yıllarında komutan, siyaset ve devlet adamlığı ile nihayet 1923'ten 1938'e kadar süren bir ülke kurucu olarak liderlik yaşamının hemen tamamı, insanların altında toplanacağı millet çadırını ilmek ilmek dokumakla geçmiştir. Bu süreci, milleti motive ederek hep birlikte başarıyla yürütebilmesinin sırrı ise O'nun topluluğun beklenti ve ihtiyaçlarına cevap veren dönüştürücü ve onarıcı, iyileştirici liderlik özelliklerindedir" ifadelerini kullandı.
MİLLETİ İÇİN ÇALIŞTI
Atatürk'ün zaferden sonraki süreçte de millet için çalıştığını kaydeden Odabaşı, "Zaferden sonra gelen 15 yılda ise bu kez de, ölüm kalım mücadelesinden büyük bir zaferle çıkan toplumu, hiç durmadan ortak fayda ve gelişim için seferber edebilmiştir. Her bir başarıyla Ata'sının kanıtlanmış rehberliğinde dünyanın dikkatlerini üzerinde toplayan bir azim ve zafer toplumunun ferdi olmanın gururu içinde hem kendine güven hem de kendine saygı ve yeterlilik duygularını güçlendirmiştir. Bir onarıcı, iyileştirici liderin yapması gerektiği gibi Atatürk de geçmişin yas, kayıp ve travmalarını değil olumlu süreçleri öne çıkararak toplumun örselenmiş benlik saygısını yükseltmeye çalışmıştır" diye konuştu.