Türkiye Cumhuriyeti, bugün bir asrı geride bırakmanın heyecanıyla 100'üncü yaşını kutluyor. Anayurdu işgal edilmiş bir halkın emperyalizmi topraklarından söküp atmasının ardından egemenliğini kendi eline almasının adı olan Cumhuriyetimiz 100 yıldır güneş gibi parlıyor. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün "Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir" düsturu üzerine kurulan Türkiye Cumhuriyeti bundan bir asır önce verilen bağımsızlık mücadelesinin ardından Türk milletinin azim ve kararlılığının yansıması olarak ortaya çıktı.
ADI KONULMAMIŞ BİR CUMHURİYET
Mustafa Kemal Paşa, daha Erzurum Kongresi sırasında, zaferden sonra hükümet şeklinin cumhuriyet olacağını söylemişti. 23 Nisan 1920'den beri Türkiye'yi idare eden Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti, milli egemenlik esasına dayanıyordu. Bu, adı konulmamış bir cumhuriyet yönetimiydi. 20 Ocak 1921 tarihli Anayasa'da "Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir" deniliyordu. Bu, yeni rejimin ilan edilmemiş bir cumhuriyet olduğunu gösteriyordu.
'YARIN CUMHURİYET'İ İLAN EDECEĞİZ'
25 Ekim 1923'te hükümetin istifasıyla bir bunalım ortaya çıktı. Bu olay Mustafa Kemal Paşa'ya, Cumhuriyet'i ilan etmek için beklediği fırsatı verdi. 28 Ekim 1923 akşamına kadar hükümetin kurulamaması üzerine Mustafa Kemal Paşa, Çankaya Köşkü'nde arkadaşlarına "Yarın Cumhuriyet'i ilan edeceğiz" diyerek fikrini açıkladı. O gece İsmet Paşa ile birlikte 1921 Anayasası'nın bazı maddelerini değiştiren kanun tasarısı hazırladı. "Türkiye Devleti'nin hükümet şekli Cumhuriyet'tir" hükmünün yer aldığı tasarı üzerinde TBMM'de yapılan konuşmalardan sonra Cumhuriyet'in ilanı 29 Ekim 1923'te kabul edildi. "Yaşasın cumhuriyet!" sesleri arasında alkışlarla cumhuriyet ilân edildi. Önergenin görüşülmesi esnasında yapılan konuşmalarda milletin kendi kaderini çok daha önce eline aldığı ve geriye sadece adının konulması gerektiği ifade edilmişti. Yunus Nadi, "Aslında yeni bir şey yapmıyoruz. Meclis'in kurulduğu 1920'den beri uyguladığımız modele açıklık getiriyoruz. Uygulanan modeli Cumhuriyet olarak ilan ediyoruz" dedi. İsmet İnönü, "Millet egemenliğini ve kaderini fiili olarak eline almıştır. Bu da Cumhuriyet'tir. O halde bunu hukuksal olarak dile getirmekten neden çekiniyoruz..." dedi. Osmanlı döneminde Ayan Meclisi başkanlığı yapmış olan hukukçu Abdurrahman Şeref Bey ise "Hükümet şekillerinin burada teker teker sayılmasına gerek yoktur. Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir dedikten sonra, kime sorarsanız sorunuz bu Cumhuriyet'tir. Doğan çocuğun adıdır. Ama bu ad bazılarına hoş gelmezmiş, varsın gelmesin" demişti.