Hükümetin gıda fiyatlarının enflasyon üzerindeki etkisini düşürmek için yürüttüğü çalışmalara destek veren gıda ve içecek sanayicileri krediye erişimde kolaylık istedi. Türkiye Gıda ve İçecek Sanayii Dernekleri Federasyonu (TGDF) Başkanı Demir Şarman, kalıcı rahatlama için öncelikle gıda enflasyonunun gerilemesi gerektiğini belirterek, kredilerde tarım sektörünün öncelikli olmasını istedi. Şarman, "Çiftçi, sanayici dahil gıdayı üretenler ciddi maliyet enflasyonu altında. Gıda fiyatlarının düşmesi için girdi maliyetlerinin düşmesi gerekiyor. İmtiyazlı faiz değil, krediye erişim kolaylaşmalı" dedi.
"TEMEL NEDEN GİRDİ MALİYETİ"
Gıda ve içecek sanayicileri "Dünya Gıda Günü" kapsamında bir araya gelerek önerilerde bulundu.
Türkiye Gıda Federasyonu Yönetim Kurulu Başkanı Demir Şarman, Yönetim Kurulu Başkan Vekili İsa Coşkun ve Yönetim Kurulu Üyesi Kürşat Abidin Apan Ankara'da ekonomi muhabirleriyle bir araya geldi. Gıda fiyatlarının, küresel fiyatlardaki düşüşe karşın arttığını belirten Şarman, bunun en önemli nedeninin tarımsal girdi maliyetlerindeki artış olduğunu belirtti. Ürünlerin fiyatlarında tarla ile sofra arasında farka dikkat çeken Şarman, değer zincirindeki aracı sayısı kaynaklı maliyet artışı ile girdi maliyetindeki artışın birbirinden farklı olduğunu kaydetti. Şarman, "Son birkaç yıldır çiftçi ve sanayici dahil gıdayı üretenler çok ciddi maliyet enflasyonu altındalar. Ancak oransal olarak bizdeki rakamlar yüksek olsa da diğer ülkelerde de benzer bir durum olduğunu görüyoruz" dedi.
"ENFLASYON DÜŞSÜN İSTİYORUZ"
Gıda sanayisine krediye ulaşımda kolaylık sağlanmasını istediklerini belirten Şarman, "Kredi bulmak için sıraya giriyoruz, aldığımız kredileri çiftçiye avans veriyoruz. 3 binden fazla KOBİ'den söz ediyoruz. Bankaların ancak yüzde 45-50 bandında faizle selektif kredi verdikleri şu dönemde gıda sanayisindeki firmaların, istihdam, üretime devam edebilmek için uygun faizli krediye ihtiyaçları var. Çiftçinin üreticinin hasadının tarlada ya da ağaçta kalmaması, sanayicinin atıl kapasitesini kullanıp maliyet avantajı yakalayabilmesi, sanayi tesislerinin çarklarının dönmesiyle mümkün olacak" diye konuştu. Gıda firmalarının aynı zamanda önemli bir ihracatçı olduğunu kaydeden Şarman, "Hep iç piyasa eksenli konuşuyoruz. Sürekli enflasyon olmasına rağmen, dövizdeki artış bu oranı yansıtmıyor. Dünyaya ihraç ettiğimiz ürünler aynı fiyatta duruyor, ancak içerde üretici olarak sürekli artan enflasyonla muhatapsınız. Bu sefer ihracat kasları ve kapasiteniz zayıflıyor, kar marjınız düşüyor ve ihraç edemez hale geliyorsunuz" dedi.
TALEP DEĞİL GİRDİ KAYNAKLI ENFLASYON
TGDF Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve SETBİR Başkanı Dr. İsa Coşkun da maliyetin her aşamada yükseldiği için ihracatta avantajın ortadan kalktığını bildirdi. Elektrik, su, doğalgaz, nakliye gibi maliyetlerin giderek arttığını, perakende aşamasında ise kira ve personel maliyetinin yükseldiğini vurgulayan Coşkun, "Burada kayıt dışılık da söz konusu olduğunda mevcut firmalar için rekabet büyük bir sorun oluşturuyor. Enflasyon yükselişe geçtiği dönemlerde beklenti yönetimi her şeyden önemli hale geliyor" diye konuştu. Gıdada talep bazlı değil, girdi kaynaklı enflasyon yaşandığının altını çizen İsa Coşkun, "Kur artınca et ve süt fiyatı artıyor. Yem üretimimiz arttı, ancak yem ham maddelerinin hala yüzde 50'sini ithal ediyoruz" dedi.
"SELEKTİF KREDİLERLE DESTEKLENMELİ"
Tarım sektörünün selektif kredilerle desteklenmesi gerektiğini belirten İsa Coşkun, "Dünyanın her yerinde tarım ve gıda savunma kadar stratejik bir sektördür. Tarım sektöründe finansmana erişimi artırmak gerekiyor. Sadece KOBİ değil büyük firmalar bile krediye erişimde sıkıntı çekebiliyor. Selektif kredi politikası uygulanırken, toplumu tamamen etkileyen gıda ve içecek sektörüne öncelik verilmesi gerektiğini düşünüyoruz" değerlendirmesini yaptı. Fiyatların arttığı dönemde gıda güvenliğinin halk sağlığı açısından önem kazandığını bildiren Coşkun, taklit ve tağşiş ile mücadele edilmesi gerektiğini, Tarım ve Orman Bakanlığı Gıda Kontrol Genel Müdürlüğü'nün bu konuda elinden geleni yaptığını bildirdi.