Bosna Hersek'in kurucu devlet başkanı, milli kahramanı, bilge kral Aliya İzzetbegoviç'in bugün ölümünün 20. yıl dönümü. Hayatını Bosnalıların kurtuluş mücadelesine adayan Aliya İzzetbegoviç'in yaşamı da bir o kadar zor geçti. Hapishanelerde uzun yıllar kaldı, ölüm tehlikeleri atlattı ama o Müslüman Boşnakların onuru ve izzeti için mücadelesinden asla ödün vermedi.
MÜSLÜMAN GENÇLER TEŞKİLATINA KATILDI
Köklü bir ailenin ferdi olarak 8 Ağustos 1925 tarihinde Bosna-Hersek'teki Bosanski Şamats şehrinde doğan İzzetbegoviç'in hayatındaki dönüm noktası eğitim için Saraybosna'ya gitmesiyle başladı. Saraybosna'da Alman lisesinde eğitim gördü. Burada Yugoslavya çatısı altındaki Müslüman Boşnakların komünizm ve ateizmle mücadele edebilmek için kurdukları Müslüman Gençler Teşkilatı'na katıldı, katkı sundu. Teşkilat çatısı altında faaliyet yürüttü. Ancak İzzetbegoviç İslâmî faaliyetlerinden dolayı 1 Mart 1946'da on dört arkadaşıyla birlikte tutuklandı. Birçok yol arkadaşı ise komünist rejim tarafından idam edildi.
ÜÇ YIL CEZAEVİNDE KALDI
Cezaevinden üç yıl sonra çıkan İzzetbegoviç Halide Hanım'la evlendi, üniversite öğrenimini için ilk Ziraat Fakültesi'ne başladı ama eğitimini bırakarak Hukuk Fakültesi'ne geçti ve 1956'da mezun oldu. Hayatının önemli bir kısmını değişik kurumlarda hukuk danışmanlığı yaparak geçirdi. Fikri dünyasında da İslam bilinciyle hareket eden İzzetbegoviç, sonraki yıllarda komünist rejime rağmen ilmi ve fikri birikimini, entelektüel kapasitesini ve Müslüman kimliğini yansıtan yorumlarına ve yazılarına devam etti.
14 YIL HAPİS VE SİYASİ SEÇİM BAŞARISI
İzzetbegoviç'in entelektüel birikimi ve toplumdaki etkisi kısa sürede komünist yönetimin hedefi olmasına neden oldu. 1970'te bir grup arkadaşıyla birlikte kaleme alıp yayımladığı "İslâm Deklarasyonu" başlıklı metin büyük yankı uyandırırken, bu bildiri bir süre sonra siyasi baskıya maruz kalmalarına yol açtı. Tito'nun 1980'de ölümünün ardından Yugoslavya'da şartlar daha da ağırlaştı. İzzetbegoviç ve arkadaşları da bu ağar şartlarda fikri mücadeleleri nedeniyle yasal düzeni yıkmak amacıyla örgüt kurmaktan yargılandı. İzzetbegoviç 14 yıl hapse mahkûm edildi ve Foça Hapishanesi'ne kondu. Yugoslavya'nın dağılma süreci sırasında ilan edilen af sonucu 1989 yılında özgürlüğüne kavuştu. 1990 yılının mart ayında ise Demokratik Eylem Partisi'ni kuran İzzetbegoviç, Yugoslavya'nın parçalanma sürecinde 5 Aralık 1990'da yapılan seçimleri kazandı ve Bosna-Hersek cumhurbaşkanı oldu. 1 Mart 1992'de gerçekleşen referandumla Bosna-Hersek bağımsızlığını ilan etti.
SIRP VE HIRVAT KATLİAMLARI: "İGMAN DAĞI GİBİ ADAM"
Avrupa'nın ortasında Sırp ve Hırvatların Müslüman Boşnaklara yönelik soykırım harekâtına karşı Müslümanların direnişin liderliğini yapan İzzetbegoviç, İslami duruşundan taviz vermeden mücadelesini sürdürürken, köyleri, kasabaları yakıp yıkan, kadın çocuk demeden öldüren Sırp ve Hırvatlar Osmanlı'dan kalma birçok eseri de yıktı. Buna karşın Müslüman Boşnaklar tek bir kiliseye bile dokunmadı. Saraybosna etrafı dağlarla çevrili bir ovada kuruluydu. 1993-1996 yıllarında üç bir taraftaki dağları Sırp ve Hırvatlar ele geçirip ovada yer alan Saraybosna'yı kuşattığında İgman Dağı Boşnakların mücadele için büyük bir sığınak oldu. Aliya İzzetbegeviç için de "İgman dağı gibi adam" denildi. Bosna'nın kaderini değiştiren meşhur tünelin de İgman dağından kazılmaya başlandı. Bu tünelden Müslümanlara yardımlar ulaştırılabildi ve Aliya İzzetbegoviç de birçok kez bu tünelden geçerek siyasi kuşatmayı aşmış ve siyasi görüşmelerini gerçekleştirebilmişti. 1995 yılına gelindiğinde ise İzzetbegoviç Bosna-Hersek'in bağımsız bir devlet olarak tanınmasını sağlayan Dayton Anlaşması'nı imzalayarak 'savaş'a son verdi.
BAŞKAN ERDOĞAN'A SON SÖZ: "BOSNA HERSEK SANA EMANET!"
Sağlık sorunlarından dolayı 2000 yılının haziran ayında devlet başkanlığını bırakan İzzetbegoviç vefatından birkaç gün önce dönemin başbakanı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı yanına davet etti. Başkan Erdoğan, görüşme için yanına gittiğinde İzzetbegoviç ölümünden hemen önce Başkan Erdoğan'a "Bosna Hersek sana emanet" dedi. Milli kahraman Aliya İzzetbegoviç, 20 yıl önce 78 yaşına geldiğinde hastalığının ağırlaşması sonucu 19 Ekim 2003 vefat etti. Saraybosna'nın tam da kalbinde yer alan Kovaçi Şehitliği'nde toprağa verildi. Bağımsızlık mücadelesini birlikte sürdürdüğü Bosnalı şehitlerle birlikte Saraybosna'nın tam kalbinde mezarları bulunuyor.
ALİYA İZZETBEGOVİÇ'İN HAYATINDA DÖNÜM NOKTALARI…
SABAH Gazetesi, Aliya İzzetbegoviç'in 20. ölüm yıl dönümü dolayısıyla hayatını, şahsiyetini, fikri dünyasını ve önemini İstanbul Medeniyet Üniversitesi Sosyoloji Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Mahmut Hakkı Akın ile konuştu. Aliya İzzetbegoviç hakkında çalışmalarıyla bilinen ve "Aliya İzzetbegoviç-Çağa İz Bırakan Önderler" isimli kitabı yazan Prof. Dr. Akın, İzzetbegoviç'in hayatındaki dönüm noktaları hakkında şunları söyledi: "İzzetbegoviç'in dönüm noktalarından biri Genç Müslüman Teşkilatı'na dahil olmasıdır ve 2. Dünya Savaşı sonrasında ilk hapse girdiği dönemdir. Komünizm kurulduktan sonra Genç Müslüman üyelerinin bir kısmının şehit edilmesi bir kısmının hapis cezası alması dönüm noktası. Kendisi de üç yıl hapiste kaldı. İkinci kırılma noktası ise 1983'te Saraybosna davasında 'İslam Deklarasyonu' kitabı dolayısıyla bölücülük suçlamasıyla hapse atılması ve o hapishane tecrübesi Aliya İzzetbegoviç için çok önemliydi. Belki bir başka kırılma noktası ise Bosna savaşındaki duruşta görebiliriz. Bosna'nın Yugoslavya'dan ayrılıp bağımsız bir ülke olmasıyla ilgili karar ve bütün tehditlere rağmen İzzetbegoviç ve arkadaşlarının özgürlük ve bağımsızlık ile ilgili o inançları ve vurguları…"
MÜSLÜMANLARIN BİR KRİZ YAŞADIĞINI TESPİT ETTİ
Prof. Dr. Akın, İzzetbegoviç'in fikri dünyası hakkında ise "Çağdaş İslam düşüncesinin çok önemli isimlerinden biri olan Aliya İzzetbegoviç entelektüel olarak Bosna Hersek'e çok büyük bir katkısı oldu. Fikri katkının temeline baktığımızda Aliya İzzetbegoviç'in ergenlik yıllarından itibaren İslam'a olan meylini biliyoruz. Sonra Genç Müslümanlar Teşkilatı'na katılan İzzetbegoviç, bu teşkilatta modern dönemde Müslümanların içinde bulunduğu durumu analiz etmeye çalıştı ve Müslümanca bir bakış açısı ortaya koymaya çalışan bir duyarlılığa ve anlayışa sahipti. Bir entelektüel olarak 1960 yıllardan itibaren yazılarıyla İslam düşüncesine katkılarda bulundu. Temeli şudur: İzzetbegoviç birkaç yüzyıldır bütün İslam dünyasının ve Müslümanların bir kriz yaşadığını tespit eder. Müslümanlar bu krizi yaşarken Batı'da ortaya çıkmış olan öğretilerin ve ideolojilerin, siyasi rejimlerin insanlığa genel anlamıyla hayır getirmediğini, problemli pek çok yönü olduğunu ortaya koyar."
"BOSNA SAVAŞI'NDA ONDAN 'DÜŞMANLARININ BİLE SAYGISINI KAZANMIŞ ADAM' DERLER"
Prof. Dr. Akın, İzzetbegoviç'in düşünce dünyası hakkında şu detayları paylaştı: "Müslümanların yeniden tarihi sorumluklarını üstlenmeleri gerektiğini söyler. Müslümanların yaşadığı krizin bir ahlak krizi olduğu belirtir. Bu ahlak krizini aşmayla alakalı bir çağrısı vardır. "İslam Deklarasyonu" ve "Doğu ile Batı Arasında İslam" gibi kitaplarında temelde hem insan felsefesi, insan tartışması yapar hem de diğer taraftan İslam'ın yeniden alternatif olabileceğiyle ilgili fikir tartışmasını içerir. İzzetbegoviç çok şahsiyet sahibi bir insandı. Bosna Savaşı'nda ondan 'Düşmanlarının bile saygısını kazanmış adam' diye bahsederler. Bunun temelinde o şahsiyet inşası var."
İZZETBEGOVİÇ: "İNSANDA ŞAHSİYETİN ALLAH'A ŞUURLU KULLUKLA ALAKALI BİR TARAFI VARDIR" DERDİ
İzzetbegoviç hakkında anlatımını sürdüren Prof. Dr. Akın, "Doğu ve Batı Arasında İslam isimli eserinde şahsiyet meselesine ayrı bir başlık ayırmıştır. İnsanda şahsiyetin Aliye İzzetbegoviç'e göre Allah'a şuurlu kullukla alakalı bir tarafı vardır. Sorumluluğunun asıl muhatabının Allah olduğunun bilincinde olma fikri vardır. Bunu hayatına geçirebilmiş bir insandır o. Bu duruşu ve görüşleri de insanları etkiliyor ve görüşleri nedeniyle 9 yılı hapishanede geçti" şeklinde konuştu.
"AHLAKİ BİR POZİSYONLA ALLAH'IN YARDIMIYLA BAŞARIYA ULAŞACAĞINA İNANCI ÇOK NETTİ"
Bosna Hersek'in kurucu cumhurbaşkanı olan Aliya İzzetbegoviç'in Bosna Savaşı'ndaki duruşuna değinen Prof. Dr. Akın, "Bosna Savaşı'ndaki mücadelesinde ahlaktan taviz vermemeye çok dikkat etti. İster siyasi parti genel başkanı olsun ister bir aile reisi olsun, bulunduğu her çevrede Aliya İzzetbegoviç'in tutarlı bir adam olduğunu görüyoruz. Savaşı kazanmasındaki en büyük etken ise inançtı. Muazzam bir inancı vardı. Kendisinin doğru ve ahlaki bir pozisyon aldığı takdirde Allah'ın yardımıyla başarıya ulaşacağına inancı çok netti. Savaşın ilk yıllarında henüz düzenli bir ordu olmamasına rağmen mücadeleyi seçmesinde o imanı var. 'İgman dağı gibi adam' benzetmesi de bahsettiğim şahsiyet ve yaptığının doğru olduğuna dair inançla ilgili kararlılığından kaynaklı" dedi.
"SAVAŞI İSLAM AHLAKIYLA KAZANDI"
Bosna Savaşı'ndaki mücadelesindeki Aliye İzzetbegoviç'in duruşunun savaşı kazanmasında en büyük etken olduğunu dile getiren Prof. Dr. Akın, "Kendi partisinden yakın olanlardan bazıları 'Bizim düzenli bir ordumuz olmadan Sırpların bu saldırısına mücadele etmemiz akıl ve mantık sınırlarında değil' diyordu. İzzetbegoviç'in çok güzel bir tespiti var: Tarihi Allah yazar-yapar, biz sadece ahlaki sorumluluğumuzun tavrını alırız, duruş yerimizi seçeriz ve onun ahlaki olmasına bakarız. Allah'ın rızasına uygun mu değil mi ona bakarız. Savaşın özellikle iki yılı ciddi anlamda dayanışmış, organize olmuş bir Müslüman mücadelesi birlikleri vardı. Onların da bir başarısıdır bu. Savaşı İslam ahlakıyla kazandı, bu ahlaki duruşla kazandı. Sırp ve Hırvatlar tarafından 900 üzerinde cami yıkılmış ya da bazıları yakılmıştır. Ama Müslümanlarca tahrip edilmiş bir kilise bile yoktur" ifadelerini kullandı.
"BOSNA HERSEK'İ BAŞKAN ERDOĞAN'A EMANET ETTİ. GÜÇLÜ TÜRKİYE GÜÇLÜ BOSNA HERSEK DEMEK"
Son olarak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a Bosna Hersek'i emanet ettiğinin altını çizen Prof. Dr. Akın, "Ölmeden birkaç gün önce dönemin başbakanı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı yanına çağırdı. 'Bosna Hersek'i sana emanet ediyorum' dedi Güçlü Türkiye demek güçlü Bosna Hersek demektir. Bizim İzzetbegoviç'in eserlerinden, düşüncelerinden ve mücadelesindeki pratikten öğrenebileceğimiz pek çok şey var. Otobiyografisi ve eserleri okunmalı" diyerek sözlerini sonlandırdı.