İşgalci İsrail güçleri, 7 Ekim'den bu yana ölüm yağdırdığı Gazze Şeridi'nde dün katliamlarına yeni bir insanlık dışı adım ekledi. İsrail ordusu, abluka altındaki Gazze'nin kuzeyinde yaşayan ve yaklaşık 1.1 milyon kişiden oluştuğu belirtilen Filistinlilerden bölgenin güneyine geçmelerini istedi. Havadan kente atılan bildirilerde, "Gazze şehrine (Gazze'nin kuzeyine) ancak buna izin veren başka bir duyuru yapıldığında dönebileceksiniz. Gazze şehri sivilleri, kendinizin ve ailelerinizin güvenliği için güneye geçin" ifadelerine yer verildi.
GİDECEKLERİ YOL YOK
İsrail işgal güçlerinin Gazze'de tehcir girişiminin aslında soykırım kıskacı olduğu belirtiliyor. Tahliye edilmesi belirtilen Filistinli sayısı 1.1 milyon. Bu da her saat 40 bin kişinin tahliye edilmesi anlamına geliyor. Diğer taraftan İsrail'in çıkış için işaret ettiği bölgede tek ana yol kuzey-güney yolu olarak biliniyor. Gazze'de günlerdir ciddi bir yakıt sıkıntısı var. Ayrıca yollar İsrail bombalarında yıkılan yüzlerce evin enkazıyla kaplı. Tüm bunlara ek olarak İsrail'in tahliyenin başlamasına izin verecek şekilde hava saldırılarına ara verdiğine dair de bir işaret yok.
HASTANEYE SIĞINDILAR
İsrail ordusunun saldırılarını sürdürdüğü Gazze Şeridi'ndeki Filistinlileri kenti boşaltmaya çağırmasının ardından binlerce Filistinli evlerini terk ederek Şifa ve Nasır Hastanesi'ne sığınmaya veya hastanenin çevresine çadırlar kurmaya başladı. 2.3 milyon kişinin 16 yıldır abluka altında yaşadığı Gazze'de 100 binden fazla kişi de Birleşmiş Milletler'e ait okullara sığındı. Binlerce Gazzeli ise kendi imkânlarıyla güneye gitmek üzere yollara döküldü. DIŞ HABERLER
Türkiye'den İsrail'in hukuksuz çağrısına tepki:
İNSANLIKTA YERI YOK
Türkıye, İsrail ordusunun Gazze'nin kuzeyinde yaşayan nüfusun bölgeden çekilmesi talebine tepki gösterdi. Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, "İsrail ordusunun Gazze'nin kuzeyinde yaşayan Filistinli nüfusun 24 saat içinde Gazze'nin güneyine çekilmesi yönündeki duyurusu hiçbir şekilde kabul edilemez. Günlerdir ayrım gözetmeyen bombalamaya maruz kalan, topluca elektrikten, sudan ve gıdadan mahrum bırakılan 2.5 milyonluk Gazze halkının son derece sınırlı bir alanda göçe zorlanması, uluslararası hukukun açık ihlali olduğu gibi, bunun insanlıkta da yeri yoktur. İsrail'in bu vahim hatadan derhal geri dönmesini, Gazze'de sivil halka yönelik acımasız ve topyekûn eylemlerine hemen son vermesini bekliyoruz" denildi.
Betül USTA / ANKARA
GAZZE'DE 614 ÇOCUK KATLEDİLDİ
İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarında hayatını kaybeden Filistinliler'in sayısı, 614'ü çocuk, 370'si kadın olmak üzere 1900'e yükseldi. İsrail ordusunun dün Gazze'de, yerinden edilmiş insanlardan oluşan bir konvoyu bombalaması sonucu 70 kişinin öldüğü, 200 kişinin de yaralandığı belirtildi. İşgal altındaki Batı Şeria'da ise dün İsrail askerlerinin açtığı ateş sonucu 11 Filistinli hayatını kaybetti. Öte yandan İsrail güçleri işgal altındaki Doğu Kudüs'te de 2 Filistinliyi öldürdü.
İKİNCİ NEKBE ENDİŞESİ
Filistinliler için Nekbe (Büyük Felaket), 14 Mayıs 1948'de İsrail'in ilk başbakanı olan David Ben Gurion'un beraberindeki 25 kişiyle birlikte Tel Aviv Müzesi'nde İsrail'in Bağımsızlık Bildirgesi'ni dünya kamuoyuna ilan etmesiyle başladı ancak bugüne kadar hiç son bulmadı. Bu nedenle İsrail'in resmen ilan edildiği günün ertesi olan 15 Mayıs, Filistinliler için Nekbe (Büyük Felaket) olarak isimlendiriliyor. O tarihten sonra Yahudi çeteleri Filistinlileri sistematik göçe zorladı.
PSİKOLOJİK İŞGAL GİRİŞİMİ
Gazze'deki hükümete bağlı medya ofisinden yapılan açıklamada, "İşgal, vatandaşlar arasında kafa karışıklığı çıkarmayı ve iç cephemizin birliğine zarar vermeyi amaçlayan bazı yalan propaganda haberlerini çeşitli yollarla yayımlamaya ve aktarmaya çalışıyor" ifadelerine yer verildi. Açıklamada, vatandaşlara "işgalin psikolojik savaş kapsamındaki girişimlerine aldırış etmemeleri" çağrısında bulunuldu.
İSRAİLLİ KURUMLAR: SAVAŞ SUÇU İŞLENİYOR
İsrailli insan hakları örgütü "B'Tselem" ile Tel- Aviv merkezli sağlık çalışanları örgütü "İnsan Hakları İçin İsrailli Doktorlar", İsrail'in herkesten intikam alma arzusunu uluslararası insancıl hukukla çelişen ve savaş suçu teşkil eden bir suç olarak nitelendirdi.