Türkiye, FETÖ'nün korkunç yüzü ile bir kez daha gördü. Bir dönem FETÖ'nün hakim olduğu Adli Tıp Kurumu'ndaki üyelerden biri olan mahrem imam Prof. Süleyman Salın Zoroğlu, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra görevinden ihraç edildi ve 15 ay cezaevinde kaldı. İddiaya göre, cezaevinden çıktıktan sonra kendi psikiyatri kliniğini kurarak muayene olmaya gelen çocuklara yasadışı uyuşturucu ilaçlar verdi ve "Ailem tarafından cinsel istismara uğradım" yalanına söylemeye zorladı. Ailelere şantaj yaparak para sızdırmaya çalıştığı iddia edilen Prof. Zoroğlu ve suç ortakları tutuklandı.
Peki FETÖ sağlık sektöründe hala gücünü muhafaza ediyor mu? Merak edilen tüm soruları bir dönem teröristbaşı Gülen'e en yakın isim olan, ifşaatlarıyla aylarca gündemden düşmeyen Latif Erdoğan'a sorduk.
İşte Latif Erdoğan'ın açıklamalarından başlıklar:
SOHBETLERİME 500 PROFESÖR, DOÇENT GELİRDİ
FETÖ hep emniyet ve yargıda kadrolaştığı bilinir. Bu eksik bir bilgidir. Örgüt sağlıkta da çok güçlüdür. Bu sektörde FETÖ'nün gücünü bir örnekle anlatayım. Benim sohbet ettiğim 1990'lı yılların başında İstanbul'un herhangi bir yakasında 400-500 sağlıkçı profesör ve doçent beni dinlemeye gelirdi. Hepsi FETÖ üyesiydi. Örgüt, o günden bu yana örgüt sağlık sektörüne ilgisini hiç kaybetmedi.
ADLİ TIP KURUMUNU ELE GEÇİRDİLER
Örgütün en önem verdiği yer Adli Tıp Kurumu'ydu. Bu kurumun stratejik bir önemi vardı. Burada kadrolaştılar. Gözaltına alınan bu sapık profesörde Adli Tıp Kurumu'ndan ihraç edilmiş olması önemli. FETÖ'nün birçok kumpas operasyonu Adli Tıp Kurumu'ndan yönetildi. 15 Temmuz'dan sonra hepsi ihraç edildi. Bunlardan biri de bu sapık profesör Zoroğlu'ydu
SAĞLIKTA BÜYÜK TEMİZLİK ŞART
15 Temmuz'dan sonra devlet haklı olarak emniyet, yargı ve TSK'da FETÖ temizliğine yoğunlaştı. Sağlık sektöründeki temizlik ikinci planda kaldı. Burada da artık büyük bir temizlik yapılması gerekir. Sağlıkta FETÖ'nün her ilde çeşitli isimlerde doktor dernekleri vardı. Bunun bir de çatı kuruluşu vardı. Kadrolaşma basamağı olarak kullanılan bu kuruluşların üyeleri baştan aşağı kontrol edilmeli.
DOKTORLUKTAN ATILANLAR DEVEDE KULAK
Kamudan ihraç edilen ceza alırlarsa doktorluktan atıldığı söyleniyor. Ancak bunun için bir süreç var. Yerel mahkeme, istinaf ve Yargıtay. Bu süreç tamamlanmadan doktorluk görevine devam edebiliyorlar. Açık konuşmak gerekirse bu yolla doktorluktan atılanların devede kulak olduğunu söyleyebilirim. Çok ciddi bir tarama yapılmadan bu risk ortadan kalkmayacak.Ne zarar var diye düşünenler olabilir. Hiçbir FETÖ'cü hakim aslında hakim değildir. Hiçbir FETÖ'cü doktor da aslında doktor değildir. Asıl amaçları örgüte hizmet etmek, bilgi ve finans sağlamaktır.
KENDİLERİNDEN BAŞKASINA ACIMAZLAR.
Kamudan ihraç edilen doktorlara özelde çalışma hakkı tanındı. Bunun risklerinin olduğunu defalarca söyledim. FETÖ'cüler kendilerinden başka insanların yaşam hakkına saygı duymazlar. En ufak acıma hisleri yoktur. Kamudan özel sektörü geçen FETÖ'cüler birkaçı dışında hala aktif olarak örgüte hizmet vermektedir. Örgütten kopan, özeleştiri yapan FETÖ'cü doktor sayısı ne yazık ki çok az.
SAĞLIĞIMIZI FETÖ'YE EMANET EDEMEYİZ
Sağlık gibi önemli bir alanda FETÖ'nün cirit atmasına müsaade edilemez. Bunlar özel kurumlarda çalışıyor olsalar da devletin tüm sağlıkla ilgili veri tabanına ulaşabiliyorlar. Seninle, benimle ilgili tüm detaylara tek bir tuşla ulaşıyorlar. Bu çok büyük bir risk. Gözaltına alınan psikiyatrist Zoroğlu gibi binlerce zombi FETÖ'cü, doktor kimliği ile aramızda dolaşıyor. Bu olayın uluslararası boyutu olabilir. Aile içi cinsel istismar yalanını uluslararası mecralara taşımayı planlıyor olabilirler. Münferit bir FETÖ'cü skandalına benzemiyor. Bunlar aileye ve insanlığa düşman. Devletimizi bir kez daha uyarmayı borç biliyorum.