Dalya... 1923-2023... Cumhuriyet Halk Partisi, 100 yaşında... Kutluyoruz.
Yaş gününde, ilk ziyaret elbette 906 rakımlı Rasattepe.
Şimdi Anıttepe diyoruz.
Büyük Atatürk orada... Anıtkabir'de.
Merak ediyoruz... CHP, nasıl bir heyetle Ata'nın huzuruna çıkacak? Heyette kimler bulunacak?
Masadakiler... Meral Akşener, Temel Karamollaoğlu, Ali Babacan, Ahmet Davutoğlu, Gültekin Uysal da olacaklar mı?
Bitmedi... Ümit Özdağ da heyete davet edilecek mi?
Yetmez... HDP'den de temsilci istenecek mi?
Merak ediyoruz... Saygı duruşundan sonra, şeref defterine neler yazılacak?
Yazıda... Heyetten söz edilecek mi?
Örneğin... "Atam! Biz ayrılamayız" mı denilecek?
LİDER KİMDİR?
Tarih boyunca... Siyaset bilimciler bu soruya değişik yanıtlar vermişlerdir.
Yüzlerce lider tanımı vardır.
Bunlardan biri:
"Lider, heyecan yaratan insandır."
Atatürk'ün kurduğu partide heyecan... Heyecan yaratan bir lider görüyor musunuz?
Nokta.
VAR MI İTİRAZ EDEN?
Asrın depreminin merkez üssü, Kahramanmaraş'ın Pazarcık ilçesinde... Bağdınısağır Mahallesi'nde... Alıçlıtepe Mahallesi'nde...
Evi yıkılan insanlar, "Size bedava ev vereceğim" diyen bir liderin sandığına oy atmıyorlarsa...
Lider... Şapkayı önüne koyup düşünecek.
Var mı itiraz eden?
YOLUN SONU GÖRÜNÜYOR
Bir partiyi yönetenler kendi ikballeri için halktan koparlarsa...
Toplumsal gelişmelerden koparlarsa... Tabanı/örgütü hiçe sayarlarsa...
Onlar için... "Yolun sonu görünüyor" demektir.
Gazetecilere öfkelenmek... Bolu Belediye Başkanı'nı partiden ihraç etmek...
Suçu/kusuru ona buna yüklemek... Sonucu değiştirmez.
Sonuç... "Yolun sonu..........."
KİM DEMİŞ 'İDEOLOJİLER ÖLDÜ'
İdeolojiler ölmez... İdeolojisiz siyaset olmaz... Siyaset yapıyorsan bir ideolojin olacak... Şart... 2 kere 2'nin 4 ettiği kadar kesin.
CHP... İdeolojisini bir türlü netleştiremiyor.
Kaypak bir zeminde yalpalıyor.
Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu, bir gün bozkurt işareti yapıyor, ertesi gün HDP ile masaya oturuyor.
Yetmiyor... Daha sonraki gün muhafazakâr kesime selam gönderiyor.
Olmaz ki... Bir o yana bir bu yana savrularak siyaset yapılmaz ki.
YORUMSUZ
Bülent Ecevit... Karaoğlan... Karizma... Kıbrıs Fatihi... Eski Başbakan.
14 Ekim 1979... Milletvekili ara seçimi yapıldı... CHP seçimin mağlubu... Başbakan Bülent Ecevit istifa etti.
4-5 Kasım 1979... CHP Kurultayı toplandı... Genel Başkan Bülent Ecevit, güvenoyu istedi.
Yorum serbest.
TABAN VE TAVAN
Kurultay öncesi yapılan ilçe kongrelerine bakıyoruz.
Canlı mı canlı... Ve heyecanlı.
İlçe kongrelerindeki diriliği, CHP'nin tavanında göremiyoruz.
Yanılıyor muyuz?
Siz görebiliyor musunuz?
Partide taban ile tavan arasındaki makas gün geçtikçe açılıyor.
DOĞRU LAFA HACI EMMİN NE DESİN?
Yılmaz Ateş... Eski CHP milletvekili... Eski TBMM Başkanvekili.
Bir konuşmasında... CHP ile FETÖ'den aynı cümle içinde söz ettiği için, savunması bile alınmadan partisinden ihraç edildi.
Geçtiğimiz günlerde sosyal medyada bir paylaşımı oldu:
Mayıs seçimlerinden önce Kılıçdaroğlu'nu, "Yeni bir proje üreten dâhi" olarak sunan gazeteciler, öğretim üyeleri, siyasetten geçinenler, şimdi hakaret etmede sınır tanımıyorlar.
Ne demişler; "Bir ülke cehaletten değil, aydınların ihanetinden batar."
Anadolu'da yaygın bir söz vardır:
Doğru lafa hacı emmin ne desin?
SİYASET ACIMASIZDIR
Siyaset... İşte böyle bir şeydir.
SSK Genel Müdürlüğü'nden tanıdığımız Kılıçdaroğlu'nun bunları bilmesi gerekir.
Bir zamanlar... Güçlü olduğu dönemlerinde... İnönü'nün, Menderes'in, Demirel'in, Ecevit'in... Ve de Kenan Evren'in... "Gölgesine basmaya korkan... Onların destanını yazan" kimler yoktu ki?
Yıllarca... Öve öve bitiremediler.
Ama... Onlar güç kaybedince... Aynı isimler, demediklerini bırakmadılar.
Siyaset... Acımasızdır.
Kılıçdaroğlu, 74 yaşında... CHP'nin yakın tarihini bilir.
Bir zamanlar... İsmet İnönü'yü göklere çıkaranlar... 1972'de ona, "Kurultay salonunu dar etmediler mi?" İnönü, CHP'den istifa etmek zorunda kalmadı mı?
Sahi... Sezar'ı sırtından hançerleyen kimdi?
BEDEL
Kayahan... Rahmet istedi... Yıllarca haykırdı... Kendini paraladı... "Allahım! Neydi günahım? Ben nerede yanlış yaptım..."
CHP... Şimdi aynı soruyu kendisine sormalı.
Parti, gelişen, büyüyen Türkiye'nin gerisinde kaldı.
Popülizm... Sen/ben... Karşıyım karşı her şeye karşı siyasetinden çıkamadı.
Temelde, derin siyasi görüş ayrılığı içinde olduğu parti ve kişilerle, bir koltuk uğruna ittifaklar yaptı.
Büyük Atatürk'ün Nutuk'unu tersinden okuyanlara, daha düne kadar, "Atatürk'ü... Kendi ülkesini kötüleyenlere, kucak açtı."
Bu kadar hatanın elbette bir bedeli olacaktı.
ALTIN KURAL
Soracaksınız... Bütün kusur sadece Kemal Bey'de mi?
Çevrenin... Anketçinin... Danışmanın... Gaz verenin hiç mi suçu yok?
Olmaz olur mu? Elbette var.
Ama... Altın kuraldır.
"Baş ağrısı baştakine aittir."
NOKTA
Uzatmayalım... Yarın 9 Eylül.
Türkiye'nin köklü partisi CHP'nin yaş günü.
Kutluyoruz.
Biliyoruz, CHP'liler Recep Tayyip Erdoğan'ı sevmezler ama... Yine de... Erdoğan'ın, 20 Nisan 2008'de... İstanbul'da... Kadın Kolları Kongresi'nde söylediği bir cümleyle yazımıza nokta koyalım:
"Türkiye'nin acilen milletle de, gerçeklerle de, dünyayla da barışık bir muhalefete ihtiyacı var."