Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres, iklim değişikliği ile ilgili uyarılarını çok daha korkutan bir cümleyle bir üst seviyeye taşıdı. Guterres, "Küresel ısınma dönemi sona erdi, küresel kaynama dönemi" geldi diyerek tüm dünyaya acil eyleme geçmeleri için çağrıda bulundu.
Bilim adamları art arda yaptığı açıklamalarda son günlerde artan sıcaklığın rekor sıcaklıklar olduğunu ve insan sağlığını tehdit edecek boyutlara ulaştığını açıkladı. Özetlemek gerekirse son 30 yıldır, uzmanların küresel ısınma, iklim değişikliği, iklim krizi gibi ifadelerle sık sık uyardığı insanoğlu için korkutan felaket artık kendini iyiden iyiye hissettiriyor.
Her günün bir önceki günden daha sıcak geçtiği, tüm dünyada orman yangınlarının arttığı şu günlerde, Guterres'in kullandığı küresel kaynama ifadesi ile ilgili sabah.com.tr'nin sorularını yanıtlayan Boğaziçi Üniversitesi İklim Politikaları Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Levent Kurnaz, "Geçtiğimiz iki ay bize iklimin tabiri caizse freninin patladığını gösteriyor. Açıklamada onun bir göstergesi. Bundan sonra bilin ki artık basit bir şey olmaktan çıktı bu iş. 30 senedir küresel ısınma deniyor, artık başka bir kelime bulmak zorundaydı. İnsan hafızasında basit bir problem gibi oldu küresel ısınma. Onun için başka bir tanım gerekti" ifadelerini kullandı.
Önümüzdeki 50 yıl içinde deniz seviyesinde yükselmenin tehdit edici boyutlara geleceğinin altını çizen Kurnaz, İzmir, İstanbul gibi illerde sahil şeridine iki-üç metre duvarlar örmemiz gerekecek ve orta vadede dünyanın en kalabalık bölgesi Pakistan, Hindistan, Bangladeş gibi ülkelerden milyonlarca insanın göç edeceğini ve o göç yolunda Türkiye'nin de olduğunun altını çizerek önemli uyarılarda bulundu. Son günlerde Atlas Okyanusu'nun ılımanlaştırıcı körfez akıntısı Gulfstream'ın çökeceği iddiaları ile ilgili konuşan Kurnaz, "Gulfstream'ın temelinde olan okyanus akıntılarının o derece büyük bir değişiklik geçirmesi kısa vadede olacak bir şey değil. İklim değişikliği ile gelen daha önemli problemler var" dedi. Son günlerde tüm dünyada hissedilen sıcaklık artışındaki rekorlara da değinen Kurnaz, "6 Temmuz'da yaşadığımız son 125 bin yılda yaşadığımız en sıcak gündü. Geçtiğimiz 36 günde en sıcak o gündü. İnsanlık bu kadar sıcak bir gün yaşamadı" ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. Levent Kurnaz'ın küresel ısınmanın dünya üzerinde neden olacağı felaketler ile ilgili yaptığı açıklamalar şöyle:
KÜRESEL KAYNAMA DÖNEMİ BAŞLADI MI?
Bazı zamanlar hayatta bazı rekorlar kırılır. Atletizm'de başka spor dallarında olduğu gibi. Bu rekorlar sıcaklıklarda da kırılır. Ama aralarında öyle bir sporcu çıkar ve öyle bir rekor kırar ki ondan sonra kimse o rekoru kıramaz. Aynı rekorun kırılması korkunç uzun süreler alabilir. Benzer şekilde sıcaklıklara baktığımızda geçtiğimiz iki ayda kırılan rekorlar daha önceki sıcaklıklardan öyle yüksek ki… Çok açık farkla kırılıyor. Bundan dolayı Genel Sekreter Guterres diyor ki; arkadaş şimdiye kadar uyarıyorduk, artık bu iş kontrolden çıktı. Geçtiğimiz iki ay bize iklimin tabiri caizse freninin patladığını gösteriyor. Küresel kaynama açıklaması onun bir göstergesi. Bundan sonra bilin ki artık basit bir şey olmaktan çıktı bu iş. Başka bir kelime ile anlatmaya çalışılıyor. 30 senedir küresel ısınma deniyor, artık başka bir kelime bulmak zorunda. İnsan hafızasında basit bir problem gibi oldu küresel ısınma. Onun için başka bir tanım gerekti.
FELAKETİ ÖNLEMEK İÇİN 1,5 SANTİRAT SINIRINI KORUYABİLDİK Mİ?
İki şey söylememiz gerekiyor. Biz zaten 1,5 sınırını geçtik. Bu sene o derece sıcak bir sene. Ama bunun ötesinde sadece G20 değil hiçbir ülke üzerine düşeni yapmıyor. Küresel ısınmanın ne derece bir problem olduğunu henüz hiçbir ülke kavramış değil. Onlar kendi politikalarında, Rusya-Ukrayna Savaşı, ABD-Çin ekonomik anlaşmazlığı… Bunlarla yaşıyorlar. İçinde bulunduğumuz iklim değişikliği, o problemlerin tamamından daha önemli, daha acil bir problem. Gerek G20 ülkeleri gerek diğer ülkeler bunun ne derece acil bir problem olduğunu henüz algılamadılar, hiçbir şey de yapmadılar. Türkiye, G20 içerisinde küresel ısınmaya neden olan ülkeler içinde en az paya sahip. Yani yüzde 1'iyiz. Geri kalan yüzde 79'u bir görelim. ABD'yi, Çin'i, AB'yi onlar önce bir elini taşın altına koysunlar, sonra dönüp Türkiye'ye baksınlar.
DÜNYANIN SONU MU GELİYOR?
Doğa biz olmasak da kendisini tekrar yeniler ve yaşar. Dünyaya dev bir göktaşı çarptı. Yaşam birkaç milyon yıl içerisinde eskisinden çok daha çeşitli bir şekilde devam etti. Biz olalım olmayalım dünya devam eder ama insanlık kendi sonunu getiriyor o kesin. Pek çok hayvan ve bitki türünün de sonunu getiriyor. Ama dünyanın sonunu getirmek uç bir cümle.
SOKAKTAKİ VATANDAŞ 'KÜRESEL ISINMA'NIN FARKINDA MI?
Bu en temelde insanlardan başlıyor. Vatandaş olarak benim açımdan iklim değişikliği ne derece önemli. Örnek veriyorum; sokaktaki vatandaşa mikrofon uzatıp 'en önem verdiğiniz 5 konu nedir' diye sorsan. Bu soruya cevap veren halk da, siyasetçi de, iş insanı da olsa, o konular içinde küresel ısınma yer almıyor. Biz ne zaman halk olarak iklim değişikliği konuşmaya başlarız, o zaman siyasetçiler de, iş dünyası da bunu konuşmaya başlarlar. Çünkü biz ne konuşuyorsak onlar da onu ortaya koyuyorlar. Alışverişe gittiğimiz zaman 'Bu ürün iklim değişikliğine ne kadar zarar vermiştir?' diye sorarak satın alma yapmıyoruz. Fiyata bakıyoruz, markaya bakıyoruz. Oy verirken sen iklim değişikliği konusunda ne yapacaksın diye sormuyoruz ki? Sen ekonomide, dış politikada, işsizlikte, sağlıkta ne yapacaksın diye soruyoruz. Biz ne zaman iklim değişikliğini sormaya başlarsak geri kalan sektörlerde takip eder.
DAHA KÖTÜSÜNÜ DURDURABİLİR MİYİZ?
Bu problemin yüzde 75'i kömür, petrol, doğal gaz ve ormansızlaştırma. Ormansızlaşmayı durdurup, kömür, petrol, doğal gaz kullanmayı da bırakabilirsek bu problemi anında durdurabiliriz. Geriye dönmek mümkün değil ama en azından daha kötü olmasını engelleyebiliriz. Adım atmadığımız her sene bu problemin biraz daha ilerlemesine neden olacak. 6 Temmuz'da yaşanan sıcaklık, son 125 bin yılda yaşadığımız en sıcak gündü. Geçtiğimiz 36 günde yaşadığımız en sıcak o gündü. İnsanlık bu kadar sıcak bir gün yaşamadı.
"SAHİL ŞERİDİNE DUVARLAR ÖRMEMİZ GEREKECEK"
Bu sabah İzmir'deki belediyelerden birinde danışma kurulu toplantısındaydım. Şunu söyledim: İzmir'i korumak için sahil şeridine 2 ila 3 metre duvar örmeniz gerekecek. Deniz seviyesi önümüzdeki 50 yıl içinde o denli yükselecek. Aynı şeyi İstanbul'da da yapmamız gerekiyor. Bunu yapmamız için vaktimiz var. Ayrıca şiddetli yağışlar geliyor. Bozkurt'ta, Şanlıurfa'da ne olduğunu gördük. Bunlara hazır olmamız gerekiyor. Bunlar bir defa olmadı, bundan sonra sık sık o şiddetli yağışlarla karşılaşacağız, bunlara hazırlıklı olmamız gerekiyor. Yakın zamanda iklim göçleri olacak. Milyonlarca insan yer değiştirmeye başlayacak. Bunlara hazır olmamız lazım. Kuraklık çok önemli bir sorun. Tarımsal kuraklık ve şehirlerimiz için içme suyu olarak kullandığımız suyun bulunmaması ciddi bir sorun. Hayatın her noktasına dokunacak bir problem çıkabilir.
"DÜNYA BÖYLE BİR ŞEY GÖRMEDİ"
Dünyanın en kalabalık bölgesi Pakistan, Hindistan, Bangladeş… İklim değişikliğinden en kötü etkilenecek bölgelerden bir tanesi. Buradaki insanlar göç etmeye başlayacak olduğunda, 20 milyon insan birden hareketlenecek. Dünya böyle bir şey görmedi bugüne kadar. Hayal bile edemiyoruz. Yani birden milyonlarca insanın İran üzerinden Türkiye'ye geldiğini göreceğiz. O insanlar orada ölmeyecek, göç edecek. Ve o göç yolu üzerinde Türkiye var. Buna hazırlıklı olmamız gerekiyor.
YENİ BİR SICAKLIK REKORU GELİYOR MU?
En sıcak günü gördüğümüz konusunda emin değilim. Biliriz ki, Temmuz ayının sonu, Ağustos ayının ilk ve ikinci haftası en sıcak günleri yaşarız. Ondan sonra hava serinler. Bu yüzden biliyoruz ki o sıcak dönemin tam orta göbeğindeyiz. Okyanus akıntılarından gelen etkiler var. Onları daha yeni hissediyoruz Türkiye'de.
ATLAS OKYANUNSU'NUN ILIMANLAŞTIRICI KÖRFEZ AKINTISININ GULFSTREAM ÇÖKECEK Mİ?
Böyle bir çökmenin olması mümkün değil. Gulfstream'ın temelinde olan okyanus akıntılarının o derece büyük bir değişiklik geçirmesi kısa vadede olacak bir şey değil. O haberlere konu olan makale diyor ki, 2025 ile 2095 arasında bir zamanda bu değişiklik olabilir. O makale haberleştirilirken hemen 2025'te çökecek demek doğru değil. Şu anda böyle bir bilimsel ölçüm de yok. Günlük hayatta çok uykumuzu kaçırmaya değecek bir konu değil. İklim değişikliği ile gelen daha önemli problemler var.