28 Mayıs'taki seçim hezimeti sonrası CHP'nin kamuoyundan gizlediği tüm skandal gerçekler gün yüzüne çıkmaya başladı. Uzun yıllardır Halk TV ve benzeri muhalif kanallara para karşılığı yayın yaptırıldığı ortaya çıkarken, Zafer Partisi'ne ise gizli protokollerle 3 bakanlık ayarlandığı itiraf edildi.
KOLTUK KAVGA BİTMİYOR
Seçim süreci öncesi demokrasi güzellemeleri yapılıp özgürlük sloganları atılan CHP'de 28 Mayıs sonrası maskenin arkasından bambaşka bir yüz çıktı. Aradan geçen 2 aylık süreçte hemen hemen her hafta bir skandal patlak verirken, ortaya çıkan gizli anlaşmalar ve kamuoyundan saklanan para transferleri gündeme bomba gibi düştü. Bu süreçte "parti içinde parti" kurmaya çalışan değişim grubunun "darbe" videosu da internete sızınca kıyamet koptu. CHP'de 2 aydır devam eden rant ve koltuk kavgası, kamuoyunu şok etkisi yarattı.
PARA YAĞDIRMIŞLAR
14-28 Mayıs sürecinde 180 derece dönerek direksiyonu milliyetçi kesime kıran Kılıçdaroğlu'nun, ittifak ortaklarından habersiz olarak Zafer Partisi'ne 3 bakanlık sözü verdiği ortaya çıktı. Gizli protokol ortalığı karıştırırken, "HDP ile de mi gizli anlaşma yapıldı?" sorusu akıllara geldi. Millet İttifakı paydaşları gizli protokole ateş püskürürken, bu kez "Halk TV skandalı" gündeme oturdu. "Değişim" hareketine açıktan destek vermeye başladığı için Halk TV ile tüm sözleşmeleri fesheden Kılıçdaroğlu'nun muhalif medyayı dizayn etme çabası "pes" dedirtti. Asıl bombayı patlatan CHP Genel Başkanı Yardımcısı Eren Erdem, Halk TV gibi birçok muhalif kanala uzun süredir para karşılığı yayın yaptırdıklarını itiraf etti. Erdem'in, "Bu İsveç'te normal değil ama Türkiye'de normal" diyerek partiyi savunması hayrete düşürdü.
"TEMİZ SİCİL" KRİZİ
Kısa süre önce gerçekleştirilen Belediye Başkanları Toplantısı'nda konuşan Kılıçdaroğlu, "Sicili temiz, para-pul işlerine karışmamış birini getirin, genel başkanlığı bırakayım" sözüyle gündem oldu. 81 ilden gelen tüm belediye başkanlarının ve parti yöneticilerinin "kirli işlere" bulaştığını ima eden Kılıçdaroğlu, kafalarda soru işareti bıraktı. Kılıçdaroğlu'nun özellikle İmamoğlu'nu kastederek bu sözü söylediği iddia edilirken, toplantı salonundaki kimsenin bu suçlamaya tepki göstermemesi şaşkınlık yarattı.
