İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi 2013'teki Gezi olaylarına ilişkin açılan davada tüm sanıkların beraatine karar vermişti. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesi, mahkemenin verdiği beraat kararlarını kaldırmıştı. Yeniden görülen davada Kavala'ya 'Hükümeti devirmeye teşebbüs suçundan' ağırlaştırılmış müebbet, diğer sanıklar Can Atalay, Mücella Yapıcı, Tayfun Kahraman, Çiğdem Mater, Hakan Altınay, Mine Özerden ve Yiğit Ali Ekmekçi'ye aynı suçtan 18 yıl hapis cezası vermişti. Yerel Mahkemenin bu kararı, istinaftan geçerek Yargıtay'a gönderilmişti.
Can Atalay'ın milletvekili seçilmesinin ardından tahliye için Yargıtay'a başvurdu. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı davaya ilişkin tebliğnamesini tamamlayarak, Mücella Yapıcı dışındaki tüm sanıkların cezasının onanması talep etti. Tebliğnamede Can Atalay'ın mahkum edildiği suçun Anayasa'nın 14. Maddesinde sayılan istisnalar kapsamında kaldığı bu nedenle, Anayasa'nın 83. Maddesindeki yasama dokunulmazlığından faydalanmasının mümkün olmadığı yönünde görüş bildirildi. Başsavcılığın görüşünde, Atalay'ın TCK'nın 312. Maddesin kapsamında cezalandırıldığına dikkat çekilerek, söz konusu cezanın "Anayasa'nın 14. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gereken suçlar arasında yer aldığında kuşku olmadığı" ifade edildi.
YETERSİZ GEREKÇE İLE MAHKUMİYET KARARI VERİLDİ
Mücella Yapıcı yönünden bozma kararı veren Başsavcılık, "Yapıcı'nın diğer sanıkların oluşturduğu gizliliğe riayetle Cezayir, Garaj İstanbul toplantılarına katıldığına, aynı amaca yönelik olarak organik bağ kurduğuna, oluşturulan organizasyon içinde yer aldığına ilişkin mahkumiyetine yeterli, kesin ve inandırıcı delil elde edilemediği" gerekçesiyle Yapıcı'nın sabit olan eylemleri nedeniyle ayrı ayrı cezalandırılması gerekirken, yetersiz gerekçe ile mahkumiyetine karar verildiğini kaydetti.
'ULUSAL DEVLET ÇATISI ALTINDA VATAN, BAYRAK, ÖZGÜRLÜK KAVRMLARI DEĞİŞMEZ'
Tebliğnamede, "Çözümlenmesi gereken sorun, topluluk içinde yaşamak zorunda olan diğer canlılardan her türlü değişime uyum yeteneği olan insanın, sahip olduğu hak ve özgürlükler ile siyasal iktidarın, sağlamakla sorumlu olduğu kamu düzeni, kamu güvenliği, suç işlenmesinin önlenmesi arasında nasıl bir denge kurulacağıdır. Bu ilkeler ışığında bakıldığında, sınırları belirlenmiş coğrafyada, fizyolojik, sosyolojik, ekonomik, hak ve özgürlüklerin güvence altına alındığı Ulusal Devlet çatısı altında, ortak yaşama istencinin, vatan, bayrak, bağımsızlık, özgürlük kavramları değişmezdir" ifadeleri kullanıldı.