Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu Antalya'mızdaki fahiş kira artışlarının sebebinin önce Rusya – Ukrayna savaşı, sonra asrın felaketi depremler, arz talep dengesini bozduğunu da söyledi. Ancak bu sorun sadece yaşanan krizlerin sonucu değil, fırsatçıların da kurnazlığından kaynaklandığını da belirten Çavuşoğlu, "Bu ahlaki de değil, insani de değil. Yasal düzenlemelerle ve ilave tedbirlerle gereğini yapacağız. Büyük şehirlerde memurlara il ve ilçe bazında kira katkısı vereceğiz. TOKİ eliyle bölgemize yeni konutları da süratle kazandırıp arz talep dengesini sağlayacağız. İkinci konu da bazı ilçelerimizin tarım teşviklerinden mevzuattaki hükümler nedeniyle faydalanamamış olması. Tarım bakanlığımızla bunu görüşerek hemen bir çalışmaya başladık. En kısa sürede sonuç alarak Antalyamızın batısından doğusuna her ilçemizin eşit istifadesine sunacağız. Antalya'mızın tüm sorunlarını ortak bir akıl ile hep birlikte çözmek için Cumhur İttifakı milletvekilleri olarak gece gündüz çalışacağız" diye konuştu.
'ÜLKEMİZE VE ANTALYAMIZA NE YARARI OLACAK'
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu Rusya-Ukrayna savaşında tarafsızlığı bozup Batı'dan 'aferin almak' için Rusya'ya yaptırım uygulamanın ülkemize ve Antalya'mıza ne yararı olacak? diye sordu. Bu vaadi verirken çiftçimize, turizmcimize, esnafımıza, ihracatçımıza sordunuz mu? diyen Çavuşoğlu, "Dış politikanın vatandaşa etkisi nasıl olur, işte tam olarak ta böyle olur. Bu vaade göre tarım başta olmak üzere ihracat büyük oranda düşer, turist gelmez ve Antalyamız bu işten büyük zarar görür. Antalya olarak bunun ilk etkilerini görmeye başladık bile sadece bu boş söylemle Rus turist sayısı geçen yıla oranla %10 seviyelerine kadar geriledi.Rus turistler rezervasyonlarını haziran ayına yaparak seçim sonuçlarını takip ediyor.Sadece popülist söylemlerle, ülkemize etkilerini düşünmeden verilen vaatler; şehrimize ve ülkemize ağır sonuçlar doğurabilir. Antalya'mızın kazanımlarını kaybetmemesi için üzerimize düşeni yapacağız" dedi.
'DEFNE DEVLET HASTANESİ TAMAMLANDI'
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Defne Devlet hastanesi rekor bir sürede tamamlandığını açıkladı. Defne'de Kılıçdaroğlu'nun oy oranının yüzde 90 olduğunu da açıklayan Çavuşoğlu, "Aynı örnek Van ve İzmir Depremlerinden sonra devlet olarak tüm depremzedelerimizin yaralarını sarmak için ortaya koyduğumuz gayrette de görülebilir. Bizim aklımız, gönlümüz, desteğimiz hep depremzede vatandaşlarımızla. Onların acılarıyla yüreğimiz dağlanıyor, mutlu etmek ve yeni bir hayatı birlikte kurmak için canla başla çalışıyoruz. Bize en büyük mükafat vatandaşımızın içinden gelen "Allah devletimizden razı olsun" duası olacaktır. Allah'ın izniyle bu zor günleri en kısa sürede aşarak müreffeh yarınlarımıza ulaşacağımızdan hiç endişe duymayın" diye konuştu.
'BİZİ HEDEF ALAN İKİ MİSYON ŞEFİ ALMAN'
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Türkiye'ye eleştiri yapan iki misyonun şefi Alman olduğuna dikkat çekerek, "Almanya'da Sabah gazetesinden iki basın mensubumuz, bir FETÖ'cünün yalan yanlış ihbarıyla gözaltına alınıyorlar. Hem de Sabah gazetesinin Avrupa haberleri merkezinin bulunduğu Frankfurt'ta ofislerinin basılması suretiyle. Bakanlık olarak gerekli açıklamayı yaptık. Büyükelçilerini de Bakanlığa çağırdık ve tepkimizi gösterdik. Basın ve ifade özgürlüğü konusunda tüm dünyaya ders vermeye kalkan Almanya'nın çifte standartlı yaklaşımını ortaya koyduk. Demokrasiye, milli iradeye olan bağlılığımız, uluslararası siyasetin mevcut durumu ve bu çifte standartlı uygulamalar dikkate alındığında da çok anlamlı. Krizlerin, savaşların, çatışmaların arttığı günümüz dünyası hakkında analiz yaparken, iki yaygın reflekse karşı Türkiye refleksi benzetmesi yapıyorum. Birinci refleks, AB başta olmak üzere gelişmiş ülkelerde görülüyor. Kendi refah alanına çekilme, küresel sorunları sırf göç gibi güvenlik boyutu itibariyle umursama. İkinci refleks, daha ilkel. Bütün suçu, kendinden olmayanlarda görme. Irkçılık, yabancı düşmanlığı, İslam düşmanlığı, Türk karşıtlığı şeklinde vuku buluyor. Charlie Hebdo'nun son alçaklığı ve terbiyesizliğini gördünüz. Daha fazla anarak kıymete bindirmek istemiyorum. Sadece şunu söylemek isterim Türk milleti sizin gibileri hayal kırıklığına uğratmaya devam edecek. Bahsettiğim her iki refleks de özünde anti-demokratik tepkilerdir. Biz bu iki refleksi de reddediyoruz.
Sayın Cumhurbaşkanımızın "daha adil bir dünya mümkün" ifadesiyle özetleyebileceğimiz bu tavrımız, aslında bir demokrasi savunmasıdır. İşte bu ortamda Türk milletinin demokratik tavrı, demokrasinin küresel planda zemin kaybettiği günümüz dünyasında bizi çok özel bir konuma getiriyor. Cumhuriyetimizin 100. yılında Türk demokrasisinin yine başarıyla verdiği bu sınav, bölgemizde ve ötesinde demokrasi cephesine umut vermiştir.
Atatürk'ün "egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" ifadesi ışığında, demokrasimizi Türkiye Yüzyılında her boyutuyla daha da güçlendireceğiz. Uluslararası konjonktürün aşırıcı, demokrasi karşıtı akımlar için daha elverişli olmasına asla aldırış etmeden, Cumhuriyetimizi ve demokrasimizi bütün dünyaya örnek hale getireceğiz. 28 Mayıs'taki ikinci turu da yine başarıyla, huzur içinde ve kardeşçe gerçekleştireceğiz. Seçim sonrasındaki süreçte dış politikadaki önceliğimiz atılım ve açılımlarımızı sürdürmek olacak" dedi.
'SURİYEDE NORMALLEŞME İÇİN CİDDİ ADIMLAR ATTIK'
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Dörtlü toplantı ile hem Suriye'yle ilişkilerimizin normalleştirilmesi, hem Suriye'deki iç durumun normalleşmesi yönünde ciddi bir adım attıklarını kaydetti. Ortak amacımız terör tehdidini yok etmek, sığınmacıların güvenli geri dönüşlerini sağlamak, Suriye'deki siyasi süreci canlandırmak olduğunu da belirten Çavuşoğlu, şöyle devam etti: "Bütün bunlar birbiriyle bağlantılı, kapsamlı planlar gerektiren, günlük siyasi sloganlara indirgenemeyecek politikalardır. Ancak kararlı ve tutarlı diplomatik ve askeri angajmanla bu süreci yürütebilirsiniz. Devletimizin temel çıkarlarını, ulusal güvenliğimizi ikinci plana atan, sadece askerleri çekme söylemini kullanmış olmak için yapılan açıklamalar tehlikelidir. Suriye'den mülteci hareketini tetikleyen üç temel faktör var: Siyasi süreçteki tıkanıklık, DEAŞ ve PKK/YPG. Bizim sahada terörün her türüyle mücadelemiz, bugün göçü tetikleyen bu tehdidi de ortadan kaldırdığı gibi, geri dönüşler için güvenli alanlar da yaratıyor. Suriye'deki istikrarsızlığın ve bunun yarattığı tehditlerin siyasi süreç canlandırılmadan bertaraf edilmesi gerçekçi değil.
Bu nedenle, Astana Süreci dahil olmak üzere, bütün arayışların ana aktörlerinden olduk. Eşzamanlı olarak, Türkiye-Suriye ilişkilerinin ilerletilmesi için yol haritası hazırlanmasına karar verdik. Yakın zamanda Dışişleri Bakan Yardımcıları başkanlığında bir komite kurulacak ve bu süreç işleyecek. Şu bir gerçek ki ancak Türkiye gibi güçlü ve köklü devletler bütün dünyayı ilgilendiren bir konuda böylesine bir adımı seçim süreci demeden atabilir.
Bölgemizde ve ötesinde istikrar yayma hedefimize yönelik çalışmalarda bir diğer başlıca konu Ukrayna'daki savaş. Bir yandan Ukrayna'nın toprak bütünlüğüne ve egemenliğine destek verirken, diğer taraftan barışı tesis etme çabalarımızı sürdüreceğiz. İşte, savaşın ortasında her iki tarafla imzaladığımız Karadeniz Tahıl Anlaşmasının süresinin 2 ay uzatıldığını dün Sayın Cumhurbaşkanımız ilan ettiler. Dünyadaki her haneye yardım eden anlaşmanın uzatılması görüşmeleri de yine seçim dönemi olmasına rağmen devlet ciddiyetiyle yürütüldü. Öte yandan, Mikolayiv ve Olvia limanlarında mahsur kalan gemilerimizin çıkışı için de Rus tarafından olumlu işaret aldık. Bunu da takip ediyoruz.
Tabiatiyle, Kırım Tatarı ve Ahıska Türkü soydaşlarımız Ukrayna politikamızın ana ekseni içinde. Biz Türk Devletleri Teşkilatı rüyasını gerçeğe çevirmenin, Türk dünyasında bütünleşmenin önünü açmanın mutluluğunu ve gurunu yaşıyoruz. Bu politikamız, ata yurdumuzla ve dünyanın neresinde olursa olsun soydaşlarımızla bağlarımızı daha da güçlendirecek. Bu yüzden, Türkiye Yüzyılı Türk Dünyasının da Yüzyılı olacak diyoruz.
Bu vesileyle 1944'te çıkarıldıkları insanlık dışı sürgünde hayatını kaybeden Kırım Tatarı soydaşlarımızı, sürgünün 79. yıldönümünde saygıyla anıyoruz. 3 gün sonra Çerkes sürgününün de 159'uncu Yıldönümü. Bu trajedinin de acısı bugün hala tazedir. İkinci turun tamamlanmasının ardından, Mısır'la normalleşme sürecini çok daha hızlı bir şekilde sürdüreceğiz. ABD ve AB dahil bütün ortaklarımızla samimi, yapıcı, etkin bir işbirliği içinde uluslararası sorunlara hep birlikte çözüm yolları arayacağız. Bizim bu süreçte haklı beklentimiz, önyargı ve çifte standarttan uzak bir yaklaşım görmektir.
Sayın basın mensupları, Ülkemizin en kritik seçimlerinin ilk sınavını Cumhur İttifakı olarak hamdolsun alnımızın akıyla verdik. Bizler siyasetinin merkezine millî iradeyi, ülkeye ve millete hizmet aşkını koymuş bir ittifakız. Kışkırtmalara gelmeden, baskılara aldırmadan, yılgınlığa kapılmadan, zorluklar karşısında pes etmeden canla başla mücadele ettik. Şimdi 14 Mayıs'ta elde ettiğimiz başarıyı daha büyük bir zaferle taçlandırma vakti…
Cumhurbaşkanımızın "Büyük Türkiye Zaferi için Herkes Sandığa" ifadesiyle tüm Antalyalı hemşehrilerimizi milli irademize ve demokrasimize katkı sağlamak için 28 Mayıs'ta yeniden sandığa davet ediyoruz. Hangi siyasi partiye gönül verirse versin tüm hemşehrilerimizin oyuna talip olduğumuzu bir kez daha ifade etmek istiyoruz. Milletimiz bizden hizmet bekliyor, icraat bekliyor, Depremzede kardeşlerimiz biran önce yaralarının sarılmasını bekliyor. Türkiye'nin kaybedecek tek bir dakikası bile yok.
14 Mayıs'ta elde ettiğimiz oy oranını daha da yükselterek, 28 Mayıs seçiminden zaferle çıkacak, inşallah tarihi bir başarıya imza atacağız. Cumhur İttifakı'yla birlikte Cumhurbaşkanımızın liderliğinde Türkiye Yüzyılı'na hazırız! 28 Mayıs'a kadar durmadan, dinlenmeden ve aşkla koşturarak aziz milletimize olan sorumluluğumuzu yerine getireceğiz. Bu düşüncelerle toplantımıza ilgi gösteren siz değerli basın mensuplarına teşekkür ediyorum. Sizlerin vesilesiyle tüm hemşehrilerimize selam ve saygılarımızı sunuyoruz"