Kobani davasında hazırlanan mütalaada, Sırrı Süreyya Önder'in PKK-KCK silahlı terör örgütü üyesi olduğu, buna ilişkin eylem ve örgütsel faaliyetlerinin bulunduğu ve Kobani olaylarında ise organizasyon içerisinde bulunarak diğer sanıklarla birlikte olayların meydana gelmesini sağladığı anlatıldı. Önder'in örgütün hiyerarşik düzeni içerisinde yer aldığı, örgüt üst düzeyindeki kişiler ve sanıklarla birlikte aynı amaç ve irade ile birlikte fiili hakimiyet içerisinde örgütün amaçlarını bilerek bu doğrultuda hareketle devletin birliği ve ülkenin bütünlüğünü bozmak ve diğer sanıklarla birlilkte adam öldürme, kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma, mala zarar verme, yaralama gibi amaca ulaşmak için gerçekleştirilen suçlarla cezalandırılması istenildiği kaydedildi.
'BENİ TERSLEMEYE BAŞLADI'
Mütalaada, Bingöl Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında ele geçirilen mektup şeklindeki dijital dokümanda Önder'in bir örgüt mensubu tarafından PKK'ya şikayet edildiği ortaya çıktı. Söz konusu mektupla bağlantılı olduğu tespit edilen M.Ç.'nin Önder'le bir süre gönül ilişkisi yaşadığı, kendisini terslemeye başlayınca Azad isimli şahısla birlikte PKK'ya şikayet ettikleri belirlendi. M.Ç. Şanlıurfa İl Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğünde verdiği ifadesinde, "2014'te Azad isimli şahıs ile birlikte bu mektubu yazdık. O dönem HDP milletvekili olan Sırrı Süreyya Önder ile TBMM'ye gittiğimde tanıştım, aramızda gönül ilişkisi oldu, telefon numaralarımızı aldık ve bu şekilde birbirimiz ile iletişime geçtik ve sevgili hayatı yaşamaya başladık. Her seferinde kendisi aradığında görüşüyorduk, bu görüşmeler Ankara'da oluyordu, mektupta da belirtildiği gibi o dönem İstanbul Büyükşehir Belediyesi adayı olduğu için dışarıda çok fazla görüşmez genelde telefonla görüşürdük. 2 defa kendisi ile birlikte olduk, sonrasında ise benim telefonlarıma cevap vermemeye açtığı zamanda ise terslemeye başladı" dedi.
'MEKTUP YAZIP ÖNDERLİĞE VERELİM'
Önder'in başka kadınlarla birlikte olduğunu öğrendiğini ve gururuna yediremediğini söyleyen M.Ç., "Şanlıurfa'da Azad olarak bildiğim kişiyi samimi gördüğüm için durumu anlattım. Azad bana 'Sırrı Süreyya Önder PKK ile ilişkilidir, biz bunu PKK'ya şikayet edelim ve bunu da mektup yazarak önderliğe bildirelim' şeklinde beni yönlendirmeye başladı. Azad beni telefonla arayarak, Diyarbakır'a gelmemi söyledi ve senin bu konunu çözeceğiz dedi, bende aynı gün Diyarbakır'a gittim. Gittiğimde Azad ve Baki isimli kişiler vardı, birlikte bir eve gittik, bu gittiğimiz evde Azad 'Biz Sırrı Süreyya'yı şikayet edelim sana yaptıysa bunu herkese yapabilir' dedi ve o esnada Sırrı Süreyya'yı aradı, konuyu anlattı ve mektup yazacaklarını söyledi. Sonrasında Sırrı Süreyya'yı yanımıza çağırdı fakat o gelmedi" ifadelerini kullandı.
PKK'YA VERMEK İÇİN MEKTUP HAZIRLAMIŞ
M.Ç. bu kez Önder'i kendisi arayarak çağırdığını, bir otelin lobisinde baş başa görüştüklerini kaydederek, "Azad ile yanında bulunan şahsın mektup yazacağını, şikayet edeceklerini söyledim. Kendisi de bana 'yazmayın böyle bir mektup, sana zarar gelir sana zara vermeye çalışıyorlar, seni kullanarak da bana zarar vermeye çalışır' dedi ve yanımdan gitti. Ben tekrardan eve geçtim ve Azad kendi eli ile mektubu yazdı. Azad'a bu mektubu nereye vereceksin diye sorduğumda 'PKK önderliğine vereceğim' dedi, mektubu yazdı okudum, beni tekrar Şanlıurfa'ya gönderdiler ve benden haber bekle dedi" diye konuştu.
'KANDİLE GİDİYORUM 10 GÜN YOKUM'
M.Ç. ve Önder'in SMS ile mesajlaştıkları, Önder'in M.Ç.'ye "İyi Diyarbakır, Adıyaman ve Kandil'e gidiyorum şimdi. 10 gün yaklaşık yokum. Ne yapacaksan ben yokken yap" şeklinde mesaj gönderdiği tespit edildi. M.Ç. söz konusu mesaja ilişkin, "Milletvekili olduğu zamanda illeri geziyordu ayrıca da Kandil e gidiyordu. Mesajda Kandil'e gideceğini söyledi, daha önceleri de gitmişti, ne amaçla gittiğini ve orada kimlerle görüştüğünü bilmiyorum, yanında HDP'den bazı milletvekilleri ile gidiyordu" dedi.