Sezer, Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) tarafından çevrim içi düzenlenen Deprem Araştırmaları Sanal Konferansı'nda konuştu.
Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat tarihli depremlerin, 1668 Kuzey Anadolu ve 1939 Erzincan depremlerinden sonra en büyük üçüncü deprem olduğunu belirten Sezer, etki alanı, yarattığı yıkım ve can kayıpları açısından ise yaşanan en büyük felaket olduğunu söyledi.
Sezer, depremlerin bölgede yaşayan 15 milyona yakın vatandaşı doğrudan etkilediğini vurgulayarak, şunları kaydetti:
"7,7 büyüklüğündeki ilk depremin etkili olduğu süre 65 saniye, 7,6 büyüklüğündeki ikinci depremin ise 45 saniye olarak ölçülmüştür. Şu ana kadar 22 bin 500'e yakın sarsıntı meydana gelmiştir. Bu rakam bizim bir yılda kaydettiğimiz ortalama deprem sayısına eşittir. Sadece 5 ve 6 arası büyüklükteki artçı depremlerin sayısı 47'dir. Her iki deprem sonucunda da 400 kilometre civarında yüzey kırığı oluşmuş, yer kabuğunda 7,5 metreye varan yer değişmeleri meydana gelmiştir."
Sezer, Kahramanmaraş merkezli depremler sonucunca 56 bin 426 binanın yıkık veya acil yıkılacak, 206 bin 452 binanın ağır, 48 bin 984 binanın orta ve 516 bin 352 binanın az hasarlı hale geldiğini söyledi.
Depremlerin hemen sonrasında arama kurtarma faaliyetlerinin başladığını belirten Sezer, 35 bin 250 arama kurtarma personelinin yanı sıra, sivil toplum kuruluşları, kamu kurumları, asker, jandarma, sahil güvenlik ve diğer birimlerin katılımıyla yoğun bir arama gerçekleştirildiğini aktardı.
Sezer, arama kurtarma faaliyetlerinin akabinde geçici barınma hizmetlerine yönelik faaliyetler konusunda ilk etapta bölgeye 160 bin çadır gönderildiğini, şu anda 610 bine yakın çadırın kurulduğunu, 45 bin konteynerin 289 konteyner alanına yerleştirildiğini ifade etti.
Sezer, ilk etapta 2 milyon 800 bin, şu anda ise 2,5 milyona yakın depremzedenin bölgede barındığı, 800 bin depremzedenin de bölge dışındaki illere taşındığı bilgisini verdi.
Afet yönetiminde en temel kuralın "riskin yönetilebilir duruma getirilmesi" olduğunu vurgulayan Sezer, şöyle devam etti:
"Risk ne kadar azaltılırsa o kadar yönetilebilir hale gelmektedir ve bütünleşik afet sisteminin altın kuralı olarak bilinmektedir. Bizlerin burada yapacağı önemli bilimsel çalışmalarla birlikte, ülkemizin bir afet ülkesi olduğunu ve her bölgede bunun etkili olabileceğini göz önüne alarak, karşılaşabileceğimiz risklerin azaltılması, bunun bilimsel çalışmalarla desteklenmesi burada yapabileceğimiz en önemli adımlardan bir tanesidir."
Sezer, 44 üniversitenin AFAD Afet Araştırmaları Merkezi'nde bilimsel çalışmalara katkı sunduğunu, bilim insanlarının ise bireysel olarak önemli çalışmalar ortaya koyduğunu ifade etti. Bireysel çalışmaların sistemli olarak birbirine entegre edilmesinin gerekliliği olduğunu söyleyen Sezer, bu çalışmaların tek platformda birleştirilmesinin önemine vurgu yaptı.