Hisarönündeki tarihi belediye binası önünde üzerinde 'CHP Hak hukuk adalet. İzmir'de zulüm var' yazan pankart açıp oturma eylemi başlatan Kıızılyıl; "İzmir Büyükşehir Belediyesinde işçi kıyımı, adam kayırma, zulüm var. İzmir Büyükşehir Belediyesinde çalışana mobbing var. İzmir Büyükşehir Belediyesinde adaletsizlik var. Beni 2 yıl boyunca iş tanımımın dışında işlerde çalıştırdılar. Karşı çıkıp yapmak istemeyince de defalarca tutanak tutup sürekli mobbing uyguladılar. Bel fıtığım olmasına rağmen İZSU'da ağır işlerde çalıştırdılar. Bu da yetmezmiş gibi kurumun sorumluluğunda olmayan vatandaşın yapması gereken işleri kurumun iş makinaları ile yapıp kurumu zarara uğrattılar. Yaşanan haksızlıklara karşı çıkınca da önce şirketime iade edip ardından da tazminatsız olarak işten çıkardılar." diye konuştu. Karşı karşıya kaldığı baskılar nedeniyle psikolojisinin bozulduğunu tedavi görmeye başladığını belirten Kızılyıl; "Geceleri uyku uyuyamıyorum. Sırf bu yüzden sağlığım bozuldu. Bu da yetmezmiş gibi doktor acilen anjiyo olmam gerektiğini söyledi. Anne ve babamla birlikte yaşıyorum. Evimiz kira. Babamın emekli maaşının dışında başka bir gelirimiz yok. Maddi imkansızlıklardan ötürü tedavimi de yaptıramıyorum. Beni beş kuruşsuz kapı önüne koyarak resmen ölüme mahkum ettiler" dedi.
GÜMRÜKÇÜ SÖZÜNDE DURMADI
Büyükşehir Belediyesinde işe başlamadan önce Çiğli Belediye Başkanı Utku Gümrükçü'nün kendisine 2019 yerel seçimleri öncesi iş vaadinde bulunduğunu söyleyen Çağlar Kızılyıl; "Utku Başkan söz vermesine rağmen yerel seçimler sonrası sözünü tutmadı. Başka ilçelerde yaşayan fakat torpili olan vatandaşları işe başlatırken Çiğli'de yaşayan öz evladını dışarıda bıraktı. Bunun üzerine bende Ankara'ya giderek Özgür Özel ile görüştüm. Yaşadıklarımı anlatıp Utku Başkanı şikayet ettim. Özel'in devreye girmesi sonrası beni Büyükşehir Belediyesine bağlı İZDOĞA Şirketine yönlendirdiler. Ne tesadüftür ki İZDOĞA'nın Genel Müdürü Ahmet Ersagun Yücel, Çiğli Belediye Başkanı Utku Gümrükçü'nün en samimi arkadaşlarından biri çıktı. Mülakata giren kişi bana direkt olarak belediye başkanı ile ne sorun yaşadın, seni kim tavsiye etti diye sordu. 2 yıl boyunca bana yapılmadık mobbing kalmadı. Sürekli hakkımda tutanak tutuldu. Karşı karşıya kaldığım kötü muamelenin altında Utku Başkanı Ankara'ya şikayet etmemin yattığını düşünüyorum" dedi.
KURUMU ZARARA UĞRATTILAR
İZDOĞA Şirketi tarafından İZSU'da görevlendirildiğini belirten Kızılyıl; "Bel fıtığı rahatsızlığım olmasına rağmen beni ağır işlerde çalıştırdılar. Kepçe operatörüyüm aynı zamanda da ehliyetim olmasına rağmen beni hep başka işlere verdiler. İş tanımıma uymayan işler yaptırmaya kalktılar. Bir kurumun nasıl zarara uğratıldığını kendi gözlerimle görüp şahit oldum. Normal koşullarda İZSU'nun sorumluluğunda olmayan, bina içindeki işlerin kurumun iş makinaları kullanılarak bir öğle yemeğine ya da bir paket sigara karşılığında yapıldığını, yapılan işin de iş sonrası tutulan tutanaklara geçirilmediğini, hatta bazı yerlerde hiç tutanak dahi tutulmadığını gördüm. Bunları fotoğraflayıp videosunu çektim. Daha sonra da savcılığa suç duyurusunda bulundum." Dedi.
BANA KUMPAS KURULDU
Yapılan haksızlıklara karşı çıktığı için kendisini İZSU'dan şirketine iade ettiklerini belirten Kızılyıl; "İZSU'da karşı karşıya kaldığım baskılar İZDOĞA'da da devam etti. Bana resmen kumpas kuruldu. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu bizim dönemimizde torpil olmayacak. Biz bu tür uygulamalara göz yummayacağız demesine rağmen İzmir Büyükşehir Belediyesinde tam tersi uygulamalarla karşı karşıya kaldım. Biz onlara sahip çıkarken onlar bizi kapı dışarı ettiler." Dedi
İŞ TANIMIMDA OLMAYAN İŞLERDE ÇALIŞTIRILDIM
Şirkete iade edildikten sonra kendisini ayak işlerine gönderdiklerini belirten Kızılyıl; "Birine görev verirsin senin görevin bu, şu işleri yapacaksın dersin. Sende ona göre hareket edersin, neyi yapıp neyi yapmayacağını bilirsin. İZDOĞA'da böyle olmadı. Beni her türlü angarya işi yapmam için zorladılar. Evrak alıp götürmemi istediler. İtiraz edince başkaları yapıyor sen niye yapmıyorsun diye baskı yaptılar. Defalarca sözlü olarak işten çıkarılmakla tehdit edildim. Son olarak büro personeli yaptılar. Bunun yanında çaycıya yardım edeceksin, evrak getirip götüreceksin, temizlik işleri yapacaksın diye de direttiler. İtiraz edince hep ben suçlu oldum. Pandemi sürecinde herkes test yaptıracak dendi. Ben yaptırmadım. Onun için dahi hakkımda tutanak tuttular. Öte yandan Covid testi pozitif çıkmasına rağmen işe gelmeye devam eden personele hiçbir şey yapmadılar. Zaten beni işten atmak için şirketime iade etmişlerdi. 2022 yılı Şubat ayında da iş akdim tazminatsız olarak sona erdirildi. Tazminatımın dışında 4 aylık mesai ücretim dahi ödenmedi. İçeride almadığım bir sürü hakkım kaldı. İşe iade için açtığım dava sürüyor. Dava sürecinde yalancı şahit bile gösterdiler. Doğruyu söyleyeceğiz diye yemin etmelerine rağmen şahit olarak gösterilen iki kişi gözümün içine baka baka mahkemede yalan söylediler. Ailecek zor durumdayız. Bize partide sürekli olarak gençlerin önünü açacağız dediler ama tam tersini yaptılar. Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'nun sözüne güvendik, kendisine inandık böyle bir muamele ile karşı karşıya kaldık. Başına gelenlerden sonra parti üyeliğinden de istifa ettim" dedi.
PARTİDEN İSTİFA ETTİM
Yaşadığı zorlu süreçte üyesi olduğu Belediye İş Sendikasının kendisine sahip çıkmadığını belirten Kızılyıl; "Benim sicilimde tek bir olumsuzluk dahi yok. Devlet bile hüküm giymiş mahkumları topluma geri kazandırmak için işe başlatırken bunlar bizi toplumdan soğutuyorlar. Ayrımcılık ötekileştirme yapıyorlar. İzmir Büyükşehir Belediyesinde zulüm var, hak yeme var, kayırma var, işçi katliamı var. Artık buna bir son verilsin. Umarım gerçekler görülür, duyulur. Bu işte kimin parmağı varsa Allah onun ocağına ateş düşürsün, he bu dünyada ne de öbür tarafta hakkımı helal etmiyorum. Herkesten bu haklı mücadelemde bana destek olmalarını istiyorum." Diye konuştu.