Almanya'nın Hamburg kentinde düzenlenen silahlı saldırıya ilişkin yeni bilgiler ortaya çıktı. Alman polisinin, bir ay önce anonim bir mektupla yapılan ihbarın ardından, 35 yaşındaki saldırgan Philipp F.'in evine gittiği ancak herhangi bir gözaltı yapmadığı ifade edildi.
Almanya'nın Hamburg kentinde 10 Mart'ta Yehova Şahitleri'ne ait bir kiliseye yönelik silahlı saldırı düzenlendi. Silahlı saldırıda, aralarında doğmamış bir bebeğin de bulunduğu 7 kişi yaşamını yitirdi, 16 kişi de yaralandı. Saldırgan, Philipp F., saldırıda kullandığı Heckler & Koch P30 tipi tabanca ile intihar etti. Alman medyası, saldırıdan bir ay önce polise anonim bir mektup yollandığını duyurdu. Mektupta Philipp F.'in 'dindarlara, özellikle de Yehova'nın Şahitlerine karşı özel bir öfke' beslediğinin yazdığı ifade edildi. Mektupta ayrıca saldırganın zihinsel sorunları olduğu ancak tıbbi olarak teşhis konulmadığının yazıldığı aktarıldı.
POLİS, SALDIRGANIN EVİNE GİTMİŞ
Gelen mektup üzerine polis ekiplerinin Şubat ayında saldırganın evine gittiği, saldırganın polisle iş birlikçi bir yaklaşımla konuştuğu aktarıldı. Hamburg Polis Şefi Ralf Martin, "Bir kişinin psikolojik bir hastalığı olabileceğinden endişe duyulduğu ifade edilen isimsiz bir ihbar, bu tür önlemler için tek başına bir temel oluşturmaz" dedi.
ALMANYA'DA SİLAHLANMA TARTIŞMA KONUSU
Öte yandan saldırının ardından Alman kamuoyu, silahlanma ve silahlanma yasalarını tartışmaya başladı. Almanya, bireysel silahlanma konusunda en katı kuralların uygulandığı Avrupa ülkelerinden biri olarak biliniyor. Alman Ulusal Ateşli Silahlar Kaydı'na göre ülkede 1 milyon kişinin silahı var bu kişilerin birçoğu avcılardan oluşuyor. Ülkede düzenlenen silahlı saldırıların ardından, yasalara da güncelleme geliyor.
2002 yılında Türingiya eyaletindeki Erfurt kentinde bir okulda düzenlenen, 16 kişinin öldüğü silahlı saldırı sonucu ruhsatlı silah edinme yaşı 18'den 21'e yükseltilmişti.
2020'de Hessen eyaletindeki Hanau kentinde düzenlenen ırkçı saldırıda ise 11 kişi ölmüştü. Saldırgan Tobias Rathjen'a 2002'de paranoya ve kişilik bozukluğu teşhisi konmuştu ancak yine de silah edinebilmişti. Saldırının ardından Alman hükümeti, silahlanma konusunda psikolojik sağlık kontrolleri zorunluluğu getirmişti.