Kahramanmaraş'taki depremlerin ilki gece saat 04.17'de Pazarcık merkezli meydana geldi ve binlerce bina bu depremle birlikte yerle bir oldu. Devlet ilk günden bu yana elini bir haneli, 2 haneli bütün noktalara uzattı ve eksiksiz bırakmadı. İlk günden itibaren İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun talimatıyla bölgeye valiler ve kaymakamları atandı. Kırıkkale'nin Çelebi Kaymakamı Mehmet Soylu da, bölgeye gelerek ilk günden bu yana yaşananlara tanıklık edenlerden bir tanesi. Kaymakam Soylu, depremin hemen ardından ilk olarak Kahramanmaraş'a ardından da Pazarcık ilçesine barınma sorumlusu olarak atandı. Soylu, 1600 rakımlı Büyüknacar köyüne ulaşmak için verdikleri mücadeleyi ve Pazarcık'taki son durumu SABAH'a anlattı.
"HAVA MUHALEFETİ DOLASIYLA KEPÇE VE DOZERLER YOLLARDA KALDI"
Depremin olduğu ilk andan itibaren Mülki İdare Amirleri olarak İçişleri Bakanlığı tarafından afet bölgelerine görevlendirildiklerini, bölgeye gelişlerinin yoğun tipi dolayısıyla zorlu olduğunu anlatarak, "Diğer Mülki İdare Amirleri gibi bende görevime başladım. Önce Kahramanmaraş'a ardından da ilk depremin merkez üssü olan Pazarcık ilçesine Valimizin talimatıyla barınmadan sorumlu olarak görevlendirildim. Pazarcık ilçemizin 1600 rakımlı köyleri mevcut ve bu köylere ulaşım afet gecesi yoğun kar yağışı, tipi ve yüksek kayaların yollara düşmesi sebebiyle kapanmıştı. İnsanlar yakınlarının oldukları bölgeye gitmek istiyorlardı. Ancak kimse bu doğal zorlukları aşamadı, dozerler büyük kayaları zor kenara alabildi. Hatta yolu açmaya çalışan birçok kepçe ve dozerimiz yollarda kaldı" dedi.
"YOLLAR KAPALI OLDUĞU İÇİN 2,5 KİLOMETRE MESAFEYİ YARIM METRE KAR İÇERİSİNDE YÜRÜYEREK KÖYE ULAŞTIK"
Gidilemeyen 1600 rakımlı noktaya Jandarma Komandolarla birlikte gitme gayretinde bulunduklarını anlatan Soylu, şöyle konuştu:
"Köye 2,5 kilometre kala şiddetli tipi ve kayaların düşmesi sebebiyle yol tıkandı. Geriye kalan kısmı komandolarımız ve ekibimizle birlikte yaklaşık 20 kişi yaya olarak yarım metre kar içerisinde köye kadar yürüdük. Bu yürüyüşün yaklaşık bir kilometresini tipi suratımıza geldiği için geri geri yapmak zorunda kaldık. Köye gittiğimizde vatandaşlar bizi büyük bir şaşkınlık, tedirginlik ve mutlulukla karşıladı. Yaralıların hemen hemen hepsi köyde belirli noktalara alınmış, vefat eden vatandaşlarımız çıkartılmış ve halen enkaz altında vatandaşlarımız vardı. Bizden yaklaşık 4-5 dakika sonrasında arama kurtarma ve 112 ekipleri de bölgeye yürüyerek geldiler."
"JANDARMA PİLOTLARIMIZ 1-1,5 METRELİK KAR ZEMİNİN ÜZERİNE İNİŞ YAPTI"
İş makinelerinin yoğun kar dolayısıyla yolda kaldıkları için yaralı tahliyesini kara yoluyla yapmanın mümkün olmadığını kaydeden Soylu, "Valimizle bir görüşme gerçekleştirdik ve Ankara'dan kalkan Jandarma helikopterleri bölgeye iniş yaptı. Helikopterlerin iniş yaptığı yerler daha önce tespit edilmemiş ve kar yüksekliği tahmin edilemeyen alanlardı. Yaklaşık 1-1,5 metrelik kar zeminin üstüne Jandarma pilotlarımız iniş yaptı ve askerlerimiz köye girdi. Yaralılarımızın hepsini toplayarak 17 yaralımızın iki helikopterle çeşitli hastanelere nakli yapıldı. Daha sonra vatandaşlar 1-2 kilometre mesafede bulunduğumuz Büyüknacar köyüne bağlı obalardan afet sebebiyle baz istasyonları zarar gördüğü için haber alamadıklarını söylediler. Köyde telefon çeken birkaç nokta vardı, o noktada organizasyonu yapıp aşağıya inerek uyguluyorduk. Geleneksel yöntemlerle renkli kıyafetleri sallayarak helikopterlere iniş alanı tarif etmeye çalıştık. Helikopter pilotlarımız gittikten sonra yeniden koordinasyon sağlayarak yeni helikopterlerimizle her obaya sortiler düzenleyerek bütün vatandaşlarımızı adım adım kurtardık" ifadelerini kullandı.
"MAHSUR KALAN KÖYLERE AİLELERİ GİDEMEDEN DEVLETİMİZ GİDEREK VATANDAŞLARIMIZI KURTARDI"
Obalardan birisinde yolun kapanması ve iletişimin olmaması dolayısıyla bir amcanın kendisine, "Ne oldu buralara, sadece bu tarafta mı bir şey var? Dünya mı yıkıldı?' diye sorduğunu aktaran Soylu, "Kendisinin 6 oğlu varmış, onlar da köye, ailelerine ulaşmaya çalışıyormuş. Aileleri bölgeye gidemeden devletimiz giderek onları kurtardı. Diğer obalarda bebekleri, amcaları, teyzeleri, hamileler vardı. Hepsini bölgeden tahliye ettik" diye konuştu.
"YANIĞI OLAN BİR ANNENİN, 'HELİKOPTERE TEYZEYİ ALIN, HELİKOPTER DE TEKRAR DÖNMESİN MASRAF OLUR, KARAYOLU AÇILINCA GİDERİM BEN' DEMESİ OLAYA ŞAHİT OLAN HERKESİ DUYGULANDIRDI"
Pazarcık'a bağlı Sakarkaya köyüne gittiklerini ve köyde bulunan bir enkazda içeride yanan soba sebebiyle yangın çıktığını, içerideki aile üyelerinde kısmi yanıklar meydana geldiğini anlatan Soylu, "Soba yandığı için eşyalar alev almış ve maalesef iki çocuğumuz, baba ve anne bizi bekliyorlardı. Yanık yarası olduğu için temassız olması gerektiğinden helikoptere sıkışık nakledemedik. Diğer yaralıları helikoptere aldığımızda bir kişilik yer kaldı. Bir yaşlımız var ve yanığı olan annemiz var. Annemiz bana dedi ki, 'Beni helikoptere almayın, teyzeyi alın. Helikopterin geri gelmesine gerek yok. Bu kadar masrafa gerek yok, ekipleri çalışıyor kara yolu birazdan açılır ben kara yoluyla giderim' dedi. O hanımefendinin söylediği sözden dolayı bu duruma şahit olan arkadaşlarımız günlerce uyumaktan, çay içmekten, çorba içmekten utandı. Burada çalışanları ayakta tutan şey bu, milletimizi, devletimizi sarmalayan, buluşturan duygular bunlar" dedi.
"AFETİN İKİNCİ GÜNÜ MUHTARLARDAN, 'GIDA GÖNDERMEYİN, KOYACAK YERİMİZ KALMADI' DÖNÜŞÜ ALDIK"
Pazarcık'a bağlı 74 köy olduğunu, afetin ikinci günü bunlardan 20'nin üzerinde köy muhtarından "Buraya gıda göndermeyin, koyacak yerimiz kalmadı artık" geri dönüşünü aldıklarını ve diğer günlerde de bu talebin arttığını anlatan Soylu, "Fakat daha sonra yurt dışı ve yurt içinden akrabaları yakınlarının yanına köylere gelmeye başladılar. Köylerin nüfusu bin ise 3 bin oldu, 3 bin 500 oldu. Bu sefer barınma imkanı olmadığından aynı hizmetler onlar için de verilmeye başlandı. Nüfus arttığı için sürekli bir ihtiyaç oluştu. İlk günden bu yana iki ev olan, dört ev olan veya daha küçük noktalara devletimiz ulaştı. Ulaşmadığımız nokta kalmadı" şeklinde konuştu.
PAZARCIK'TA 7 BİN VATANDAŞA ÇADIR KENT HİZMETİ
Pazarcık genelinde 7 bin kişinin çadır kentlerde, bireysel çadırlarda kaldıklarını söyleyen Soylu, şunları anlattı:
"Çadır kentlerimize gelen her vatandaşımız yer bulup konaklayabiliyorlar. Bazı vatandaşlarımız evlerinin önünde çadır talep ediyorlar, onların taleplerini de belirli bir sıraya alıp karşılıyoruz. Pazarcık Atatürk Parkı içerisinde 2 bin kişilik bir Çadır Kentimiz var. Pazarcık genelinde 13 farklı çadır kentimiz var. Toplam 7 bin vatandaşımız çadır kentlerde ve bireysel çadırlarda kalıyor. Çadır kentlerin afetlerdeki önemi şu: vatandaşlarımıza toplu olarak yemek, kreş, sağlık, eğitim, duş, çamaşır ve din hizmetleri gibi hizmetleri daha kaliteli verebiliyoruz. Çadırlar bölgenin farklı noktalarında olduğu zaman bu hizmetleri aynı oranda vatandaşlarımıza eriştirmek çadır kentlerimize göre daha zor. Oralara da bu hizmetlerin hepsi ulaşıyor ama çadır kentlerde oldukları zaman vatandaşlarımız daha rahat ediyor. Birçok sosyal faaliyet çadır kentlerde mevcut. Şimdi en son olarak da çocuklar için gece sinemalarını başlattık."