Asrın afetinin yaşandığı Kahramanmaraş merkezli 11 ilde arama kurtarma ekipleri canla başla çalıştı. Afetten etkilenen Hatay'ın Antakya ilçesinde arama kurtarma faaliyetlerine katılan arama kurtarma gönüllüsü Mustafa Aydın'ı ise (41) tüm Türkiye, enkaz başında kaskını çıkardığında başından çıkan buhar görüntüsüyle tanıdı.
Milyonlarca kez izlenen bu anlar ise depremin sembollerinden oldu. Enkaz altındakileri kurtarma adına verilen mücadelenin kahramanlarından biri olan, arama kurtarma çalışması esnasında kulağı kopan ve dikiş atılan Mustafa Aydın ise yaşadıklarını ve duygularını SABAH'a anlattı.
"HELALLEŞEREK YOLA ÇIKTIM"
"Bundan önce üç depremde tecrübem vardı; Van, Gölcük ve Dinar depremlerinde çalışmıştım. Toplumsal duyarlılığı olan bir insanım. Depremi duyar duymaz harekete geçtim. Mesleğimden dolayı yapıyı, enkazı, binayı çok iyi tanıyorum. Eşime 'Ben deprem bölgesine gideceğim!' dedim. Helalleşerek yola çıktım. Facebook'ta görülen ilanla otobüse bindim ve ertesi gün ben Hatay'daydım. Dağcılık kulübünden öğrencilerle karşılaştım, koordinasyon için kamp kurup aramaya başlayacaktık. Tam o esnada genç bir kız 'Babam enkaz altında yardımcı olur musunuz?' dedi.
Kamp yaptığımız kafede bulunan el aletleriyle gittik; ilk vaka 52 yaşındaki bir erkekti. Amca için 36. saatte enkaza girdik, 40. saatte ulaştık. 42. saatte ise onu çıkardık. İlk beş vakayı bulmaya uğraşmadık bile. Onu çıkardıktan sonra başka enkazdan ses duyan ve yakınlarına ulaşmak isteyenler bizi kolumuzdan tutup enkaza götürdüler. Sonra aynı sokakta Defne ilçesi Armutlu Mahallesi Ulusoy Sokak'ta ardı ardına yedi kişiyi daha çıkardık."
"O ANLARI İZLERKEN GURUR DUYDUM!"
"Enkaz altındaki bir başka vakaya müdahale edebilmek için büyük makine lazımdı. Enkazın karşısında demirci atölyesi gördük. Aleti orada bulduk ve o atölyeye bir not yazıp "Hakkını helal et" dedik ve aletleri alarak bir kişiyi daha kurtardık. Kambur amcayı çıkardıktan sonra 30 yaşında bir anneyle 1,5 yaşındaki çocuğunu çıkarıp sonra da üç bina ilerde 51 yaşında bir amcayı çıkardık. Toplamda 21 kişiyi enkazdan çıkardık. Antakya Altıyüz Konutlar'da 20. kişiyi çıkartırken fenomen olduk zaten. İnşaat mühendisi 30 yaşındaki Hikmet'i (Yiğitbaş) enkazdan çıkarmak için çalışırken kafamdan buhar çıkan görüntüler viral oldu. Ben 4,5 saat enkaz altında aynı tünelde çalıştıktan sonra mola vermiştim, dışarı atmıştım kendimi. O esnada çocukluk arkadaşım aradı.
'Mustafa şu an seni izliyoruz. O adamı çıkar oradan, sana inanıyoruz!' dedi. 'Nereden izliyorsunuz?' dedim. 'Canlı yayın' dediler. Ertesi gün eşim ve arkadaşlarım başımdan buhar çıkan görüntülerin kısa kısa videolarını Whatsapp'tan attı. O anları izlerken neler hissettim o an? Gurur duydum. Doğru bir iş yaptığımı, 'iyi ki geldim' duygusunu hissettim. İnsanların yararına bir şeyler yapabilmek çok onurlu bir davranış. Ben bunu ailemden öğrendim. Ondan sonra zaten diğer enkaza gitmemizde süreler azaldığı için daha çok ex bulmaya başladık."
"ENKAZDAN KURTARMAK TARİFSİZ BİR DUYGU", 'GİTME' DİYECEKTİM AMA İYİ Kİ GİTMİŞSİN"
"Enkazdan kurtarmak tarifsiz bir duygu. O uykusuzluğa, o bedenen bitmişliğe rağmen o insanların feryat, fidanlarının ve acılarının biraz olsun dinmesi huzur hissi veriyor. Huzur hissediyorum. Bizde de bir başka kişiyi kurtarmak için bir umut oluyor. 'Bu enkazda başardık, bir sonraki enkazda da başarabiliriz' diyorsunuz. Bu bize adrenalin ve güç kaynağı oluyor. O inanmışlığın zaferi oluyor.
Eşim de İstanbul'a döndüğümde 'Seninle gurur duyuyorum. Bir an deprem bölgesine gitmemen için sana engel olmayı düşünmüştüm, 'gitme' diyecektim ama iyi ki gitmişsin. İyi ki insanların hayatlarına güzel dokunuşlar yapmışsın. Senin gibi bir adamla evlendiğim için seninle gurur duyuyorum' dedi."
"KULAĞIMI YERİNE DİKTİLER AMA KAFAMI SARDIRDIM, SAHAYA GERİ DÖNDÜM"
"10. gün bir kaza da atlattım. Genelde enkaz altındaki aileyi enkaz üzerine çıkarmam ama bazen aileler enkazdakinin bedenini birazının çıkarıldığını görünce enkaza çıkmaya çalışıyor. O esnada 'Aman gelmeyin, taş düşer' derken ayağım takıldı ve büyük bir moloz parçasının üzerine düştüm, kulağım koptu.
27 tane dikiş attılar, yerine diktiler. Kafamı sardırdım ve aynı sahaya geri döndüm. Saha çalışmasına devam ettim; çocuklara, köylere yardım götürdüm. Çadır yardımı almış ailelerin çadırlarını kurdum. Üçüncü gün doktor 'Kulağın enfeksiyon olacak, lütfen evine dön! dedi.
Toplam 14 gün sonra İstanbul'a döndüm. İki gün sonra dikişlerim alınacak. Şu an başka bir organizasyon yapıyoruz. Temizlik ve hijyen sağlanamayan köylere duş kabini ve tuvalet kabini kurmak için geri döneceğim. Yardımlara hâlâ devam ediyorum."