Meclis tutanaklarına göre; Kaboğlu, "Başörtüsüne indirgenen mutlak düzenleme, hak ve özgürlüklerin güvence ve sınırlama ilkelerine aykırılığın ötesinde, özgürlükler sistematiğini alt üst ederken, haklar ve özgürlükler arasında olası çatışma halinde uzlaşma tekniğinin uygulanmasını olanaksız kılıyor. Kimlik saptamayı bile engelleyebilecek mutlak bir düzenleme, kamu hizmetinde liyakat ve güvenlik ilkelerine de aykırı. Görünürde temel bir hakkın korunması amacından yola çıkarak Anayasa'ya, özgür bir dini referans koymak ki bu başını örtmek olarak belirlenmiş, belirli bir dine ait olan bir sembolün taşınmasına ilişkin din referanslı düzenleme laiklik ilkesiyle de uyumsuz" dedi.
"ERKEKLERİ TÜMÜYLE DIŞLIYOR"
Kadın kıyafet özgürlüğünün tek bir hakkın uygulama alanına indirgenemeyeceğini söyleyen Kaboğlu, "Dinsel kökenli olmayan, yaşam tarzıyla ilişkili kıyafet tercihleri; din özgürlüğü bağlamında düzenleme yapması nedeniyle uygulamada din kökenli kıyafet giyme özgürlüğü ile aynı ölçüde korunamaz. Bu bakımdan yalnızca kadınların kıyafet özgürlüğüne ilişkin düzenleme ile kadınlar açısından sağlanmak istenen koruma erkekleri tümüyle dışlıyor. Kadının başını örtmesi ve dinini dışa vurma veya gösterme özgürlüğü, Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası hukuk metinlerinde sınırlanabilir nitelikler taşıyor. Örneğin kadının örtünme özgürlüğü hiçbir şekilde engellenemezse hava alanında ya da başka bir yerde güvenlik amacıyla kadının başının açılmasına ihtiyaç duyulduğunda, kadının sınırsız örtünme özgürlüğü somut risk ve şüphe ne olursa olsun kamu güvenliğinden daha önemli addolunacaktır. Oysa daha önemli olmaması gerekir." ifadelerini kullandı.