2022 yılının yaz başında bilimsel toplantılara katılmak ve bazı kütüphaneler ile kültürel mekânları görmek için İsveç'in başkenti Stockholm'de bulunma fırsatım oldu. Gittiğim şehirleri ve kütüphaneleri yazmayı kendimce bir adet haline getirdiğimden, büyük bir ilgi ve merakla görmeye gittiğim Stockholm Halk Kütüphanesi'ni de yazmayı planlamış, yazının adını "Stockholm Halk Kütüphanesi Üzerine Gözlemler ve Bir Garip Sansür Hikâyesi" olarak tasarlamıştım. Niyetim, kütüphaneyi akademik bakış açısıyla tanıtmak ve değerlendirmelerimi yazmaktı. Orada hayretle tespit ettiğim bir sansürlemeyi de mesleki sonuçları ile paylaşacaktım. Ancak Türkiye- İsveç ilişkilerindeki son gelişmeler, bir memleket meselesi olan bu konuyu, akademik yayın süreçlerini beklemeden paylaşmam gerektiğini düşündürdü.
Stockholm gözlemleri
İsveç, yurttaşlarının hayat standartlarını korumak için yasa ve kuralların net olarak belirlendiği ve bunlara uymayanlara yaptırımların disiplinle gerçekleştirildiği bir ülke. İstihdamdan alışveriş sistemine, sağlıktan kültüre her konuda bir düzen hâkim. Başkent Stockholm'de gezerken İsveç'in bu yaklaşımını yakından hissettim. Oldukça planlı ve düzenli bir şehir olan Stockholm'ün bütün yapı ve kurumları oldukça iyi işliyor. Daha önce gittiğim hiçbir Avrupa şehrinde bu kadar polis sireni duymamış, herhangi bir sorunda anında beliren fosforlu memurlara rastlamamıştım. Stockholm'de ise polislerden izinsiz kuş bile uçmuyor.
İsveç Dışişleri Bakanlığı'nın verilerine göre İsveç'te 100.000'den fazla Türk yaşıyor. Ben de hem şehir gezilerimde hem de Büyükelçiliğimizde verdiğim seminerde birçok soydaşımız ile tanışıp sohbet ettim. Buradaki Türkleri, yaşadıkları ülkeye uyum konusunda Almanya, Fransa, İtalya ve Avusturya'daki soydaşlarımızdan daha yatkın buldum. Bunun sadece kuralların sıkı bir şekilde işletilmesinden değil, taleplerine isteseler de bir türlü cevap alamıyor olmalarından kaynaklandığını ise sonradan anladım.
Kütüphanede 100'den fazla dilde eser
Her yeni ülke ve şehirde olduğu gibi, Stockholm'ün de en çok kütüphanelerini merak ediyor, nasıl çalıştıklarını yakından görmek istiyordum. Neyse ki kaldığım otel kütüphaneye yürüme mesafesindeydi ve üç defa gidip detaylı incelemeler yapma imkânını bulabildim. Kütüphane o günlerde onarım sürecinde olmasına rağmen açıktı ve hizmetlerini sürdürüyordu.
1928 yılında kurulan kütüphanenin şehir merkezindeki uzun silindiri andıran kubbeli binası, Mimar Gunnar Asplund tarafından tasarlanmış. Kubbenin iç kısmı, okurların kullanımına açık kitap raflarıyla örülü. İsveç'in açık raf sistemini uygulayan ilk halk kütüphanesi olan Stockholm Halk Kütüphanesi, 17.000 cildi Farsça, 15.800 cildi Arapça ve 14.500 cildi İspanyolca olmak üzere 2 milyondan fazla kitap ve bir o kadar da görsel işitsel materyale sahip. Kütüphane web sitesinde, merkez ve şube kütüphanelerdeki kitap koleksiyonlarının 100'den fazla dilde eser barındırdığından ve en çok kitap ödünç alınan dillerin Rusça, Tayca, İspanyolca, Arapça, Farsça, Çince, Lehçe ve Japonca olduğundan söz ediliyor.
Stockholm Halk Kütüphanesi Çocuk Bölümü
Stockholm'de bulunduğum süre içinde halk kütüphanesinin -bir süre sonra başka bir mekâna taşınacağı söylenen- çocuk bölümünü de üç defa ziyaret ettim. Raf ve dolaplarda tür, konu, düzey ve dillerine göre ayrılmış kitaplar; üzerinde akıl oyunları bulunan kırmızı pötikare örtülü şirin masalar, kumaş topları ve kâğıt fenerlerle renklendirilmiş salonlar, özel tasarlanmış bir masal-etkinlik odası ve ufak bir bebek okur odasıyla, gereksiz şatafat ve masrafa gerek duyulmadan bütün ihtiyaçları karşılayacak şekilde hazırlanmış sevimli bir kütüphane bulmak beni mutlu etmişti.
Kütüphanenin, uluslararası kütüphanecilik standartlarına uygun olduğuna dair bir ön kabulüm vardı. Dil, din, ırk, cinsiyet, yaş vb. hiçbir ayrım gütmeden herkese hizmet sunma misyonunu taşıyan bir halk kütüphanesinin, bölgesinde yaşayan her bireyin eğitim ve kendi geliştirme hakkına da saygı göstereceğine inanıyordum. Kütüphanenin verdiği ilk intiba da bu şekildeydi. Katalog tarama bilgisayarlarının hemen yanı başına küçük bir lgbt bilgilendirme köşesi bulunuyordu. Burada farklı dillerde konuyla ilgili kitaplar sergilenmiş ve deneyimlemeyi yönlendirici notlar asılmıştı. Kütüphanenin bir başka bölümünde de semavi dinleri tanıtıcı kitapların bulunduğu bir köşe vardı.
En çok ilgimi çeken, kütüphanedeki dil çeşitliliği oldu. En az iki dili iyi bilmeye yönlendiren eğitim sistemi sebebiyle İsveç dilinin yanında İngilizce ve Almanca koleksiyonlara da ayrı bir önem verilmişti ve bu çok doğaldı. Ancak Fransızca, İspanyolca, İtalyanca, Çekce, Danimarkaca, İzlandaca, Fince, Norveçce, Romence, Lehçe, Ukraynaca, dahası, Arapça, Farsça, Tayca, Çince, İbranice ve Sami dillerinde raflar dolusu pırıl pırıl resimli ve resimsiz kitaplar diziliydi. Türkçe kitaplara denk gelememiştim ama bir sonraki seferde nasılsa karşıma çıkacaklardı. Ancak sonraki inceleme gezimde de bu hususa yoğunlaşmayı unutmakla beraber raflar arasında gezinirken Türkçe bir kitaba rastlayamadım.
TÜRKÇE KİTAPLAR REDDEDİLİYOR
Kütüphaneye son ziyaretim, İsveç Büyükelçiliğimizin davetleri ile verdiğim seminerde gündeme gelen bir iddiayı teyit etmek içindi. Büyükelçiliğimizdeki toplantıda, Büyükelçimiz Sayın Hakkı Emre Yunt, Elçimiz Sayın Öznur Özkan Johansson, Eğitim Müşavirimiz Sayın Burak Gül ve Büyükelçilik Başkatibi Sayın Utku Usta, samimi misafirperverlikleri ile beni onurlandırdı. Oradaki soydaşlarımızın ve Türk derneklerinin de katılımı ile yaptığım sunum sonunda, İsveç'teki Türk çocuklarının okuma alışkanlıkları üzerine sohbet ettik. İsveç'te yaşayan çocuklarımızın anadilimiz Türkçeyi kullanma ve okuma yetkinlikleri üzerine fikir alışverişinde bulunduk ve hep birlikte çözüm önerileri geliştirmeye çalıştık. Bu sohbet esnasında, Stockholm Halk Kütüphanesi'nin, Türk yetkili makamlarınca kütüphaneye bağışlanmak üzere getirilen Türkçe kitapları asla kabul etmediğini öğrendim.
Sohbet uzarken, çocuğunun gittiği özel okulun kütüphanesinde Türkçe kitap olup olmadığını sorgulayan bir Türk anne, aldığı cevabı anlattı. Türkçe edebiyat eserlerinin içeriklerine güvenemeyiz ama Türkçeye çevrilmiş klasikleri yahut İsveç edebiyatına dair kitapları kütüphanemize almayı düşünebiliriz, demişlerdi.
Bu duyduklarım beni şaşkınlığa uğratmıştı. Nasıl olur da kütüphane hizmetlerine gıptayla baktığımız gelişmiş bir Avrupa ülkesi, kütüphaneciliğin temel yaklaşımlarını es geçerek yüz bin vatandaşının anadiline sansür uygulayabilirdi? Bunu yerinde incelemek için yeniden Stockholm Halk Kütüphanesi Çocuk Bölümünün yolunu tuttum.
Kütüphanede, genişçe birer bölüm İsveç dilindeki kitaplar ile İngilizce kitaplar için ayrılmıştı. Diğer dillerin rafları ise üzerindeki tabelalar ile belirtilmişti. Kütüphane bankosunun hemen yanındaki duvarda kütüphanedeki kitapların hangi dillerde olduğuna ilişkin bir liste asılmıştı. Ukrayna dilinin listeye elle sonradan eklendiği görülebiliyordu. İyi bir işleyişe sahip olan Stockholm Halk Kütüphanesi, görünüşe göre topraklarında yaşayan diğer milletlerin mensuplarına gerekli kütüphane hizmetini hakkıyla veriyordu. Bu ayrıcalığa sadece Türkler mazhar olamamıştı. Çünkü Stockholm Halk Kütüphanesi Çocuk Bölümünde 19 faklı dilde kitap vardı ama Türkçe kitap yoktu.
Konuyu kütüphane görevlisine danışmak istedim. Nazik bir şekilde Türkçe kitap bölümünü bulamadığımı söyleyip yardımını rica ettim. Yaşını almış bir bayan olan görevli, bu talebimden pek hoşlanmadı ve önce hiç Türkçe kitaplarının olmadığını söyledi. Şaşkın ve sorgular bakışlarım eşliğinde bunun nasıl mümkün olabileceğini sormam üzerine, Uluslararası Kütüphane'ye gidebileceğimi, orada çeşitli Türkçe kitapların olduğunu, bunun için de katalogdan faydalanabileceğimi ifade etti. Lgbt bölümünün hemen yanındaki katalog tarama bilgisayarında Uluslararası Kütüphane katalogunu açmama yardımcı oldu. Biraz umutlanmıştım. Hemen taramaya başladım. Uluslararası Kütüphane'de 45 adet Türkçe çocuk kitabı bulunuyordu. Bunların Türkçe-İsveççe veya Türkçe-İngilizce bir arada basılan ve dil öğretme amacıyla üretilen kitaplar olduğu anlaşılıyordu. Türk ve Türkçeye ilişkin taramalarda çıkanlar ise Orhan Pamuk'un İngilizceye çevrilmiş romanları; Türk hamamı, Türk lokumu, Türk kubbe ve minarelerini tanıtan İngilizce kitaplar; Türkçe-Kürtçe-İngilizce sözlükler, Türk inkılâp ve demokrasi tarihine ve Kürt olaylarına ilişkin kitaplardan ibaretti. 3 Haziran 2022 tarihinde yaptığım bu katalog taramasının tüm sayfalarını üşenmeden birer birer kareledim. Uluslararası Kütüphane'yi ziyaret etmeye ne vaktim ne mecalim kalmıştı.
Görmek için heves ettiğim İsveç kütüphanelerinde, dünyanın en köklü dillerinden biri olan anadilime, Türkiye Cumhuriyetinin resmi dili Türkçeye tahammül yoktu. İsveç, yüz bin vatandaşının anadiline teröristlere gösterdiği hoşgörüyü göstermekten korkuyordu. Bu hayal kırıklığı/ uyanış ile yurda döndüm.
Marmara Üniversitesi Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mehlika Karagözoğlu