Anadolu Yayıncılar Derneği'nin (AYD) düzenlediği Anadolu Sohbetleri programına katılan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Sakarya Milletvekili Ali İhsan Yavuz, gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Yavuz, açıklamalarının ardından programda bulunan gazete ve televizyonların Ankara Temsilcilerinin sorularını yanıtladı.
"SEÇİMİN YENİLENMESİ, FESİH OLMAZ!"
Yavuz, şunları kaydetti:
"Şöyle ki seçimler, mevsimsel şartlar sebebiyle çok az öne alınacaksa bunun adı 'erken seçim' değil, 'seçim tarihinin güncellenmesi' olur. Salt mevsimsel şartlar sebebiyle -seçimlere katılım düşük olmasın ve her seçmen iradesini sandığa yansıtabilsin diye- seçimler çok kısa bir süre öne alınacaksa bu durum 'erken seçim' olarak asla nitelendirilemez. Daha çok parlamenter sistem sürecinde dilimize yerleşen 'erken seçim' kavramı, bir anlamda hükumet edememe ya da hükumet etmenin zorlaştığı hatta imkansızlaştığı dönemlerde, seçimlere birkaç yıl kalmasına rağmen seçimlerin yapılması durumunu ifade eden bir kavramdı. Oysa şimdi böyle bir durum yok. Sonuç olarak, okulların kapanması, mevsimlik işçi hareketleri gibi bir kısım mevsimsel şartların ortaya çıkarttığı zorluklar nedeniyle seçimler çok kısa bir süre öne alınacaksa bu durumu ancak 'seçim tarihinin güncellenmesi' olarak tanımlayabiliriz. Şayet seçim tarihinin güncellenmesi' konusunda bir karar verilecekse bu durumda kimse, kimseyi feshedip ortadan kaldırmayacak. Sadece seçimlerin yenilenmesine ilişkin bir karar alınacak. 'Seçim tarihinin güncellenmesi' konusunda bir karar verilmesi halinde bu hem anayasal ve hem de yasal ifadeyle 'seçimlerin yenilenmesi' işi olur. Yani 'fesih' olmaz. Zira bilinmelidir ki; Cumhurbaşkanlığı Sisteminde kimse kimseyi feshedip ortadan kaldıramaz. Sadece seçim kararı alan erk, kendisiyle birlikte diğer erki de seçime götürür.
"CUMHURBAŞKANI SEÇİMİ KANUNU ESAS ALINMALIDIR"
Anayasamıza göre bu yetkiyi ya üye tam sayısının 5'te 3 çoğunluğuyla TBMM ya da Cumhurbaşkanı kullanabilir. Söz konusu bu yetkinin gerek TBMM ve gerekse Cumhurbaşkanı tarafından kullanılması halinde, Meclisin ve Cumhurbaşkanının yetki ve görevleri, yeni Meclisin ve Cumhurbaşkanının göreve başlamasına kadar devam eder. Yenileme kararının Cumhurbaşkanı tarafından verilmesi halinde, Milletvekili Seçimi Kanunu'nun 8'inci maddesinin 2'nci fıkrasına bakarak sürenin 90 gün olduğunu iddia eden kişi ya hukuk nosyonundan uzaktır ya da seçim mevzuatındaki gelişmeleri doğru düzgün takip edememiş demektir. Bilindiği üzere konu iki ayrı kanunda hüküm altına alınmıştır. Bunlardan birisi Milletvekili Seçimi Kanunu'nun 8'inci maddesinin 2'nci fıkrası, diğeri ise Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu'nun 3'üncü maddesinin 4'üncü fıkrasıdır. Milletvekili Seçim Kanunu'nun 8'inci maddesi 1987'de düzenlenmiştir. Oysa Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu'nun 3'üncü maddesi 2018 tarihlidir. Bir konuda, iki kanunun çelişmesi durumunda, en son çıkarılan kanunun esas alınacağı en temel hukuk kurallarından biridir. Dolayısıyla burada Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu'nun 3'üncü maddesinin 4'üncü fıkrasının uygulanacağı oldukça açıktır." Ayrıca 'Parlamenter Sistem'in yerini 'Cumhurbaşkanlığı Sistemi'ne bırakmıştır. Bu sistemde milletvekili seçimleri ile Cumhurbaşkanlığı seçimleri birlikte yapılmak zorundadır. Bu nedenle seçim takvimine ilişkin süreç, Milletvekili Seçim Kanunu ile Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu birlikte uygulanarak belirlenmelidir. Ancak aynı konuda iki kanun arasında farklılık bulunması halinde Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu esas alınmalıdır. Zira Cumhurbaşkanlığı Seçimi Kanunu'nun 'seçimde uygulanacak genel ilkeler' kenar başlıklı 2'nci maddesinin 5'inci fıkrasına göre, Cumhurbaşkanlığı Seçimi Kanunu'nda özel hüküm bulunmayan hallerde Milletvekili Seçimi Kanunu ve başka bazı kanunların Cumhurbaşkanlığı Seçimi Kanunu'na aykırı olmayan hükümlerinin uygulanması gerektiği ifade edilmektedir. "
"KANUNDA SÜRE 90 DEĞİL 60 GÜN!"
Kanunlar arasında farklılık olması halinde hem sonraki tarihli olması ve hem de özel hüküm gereğince Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu'nun esas alınması gerekmektedir. Söz konusu bu kanunda da süre 60 gündür. Özetle söylemek gerekirse, Milletvekili Seçimi Kanunu'nun 8'inci maddesinin 2'nci fıkrasındaki süreye ilişkin 90 günlük hükmünün, Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu'nun 3'üncü maddesinin 4'üncü fıkrasındaki 60 günlük hükmü karşısında uygulanma imkanı kalmamıştır. Bir anlamda Milletvekili Seçimi Kanunu'nun 8'inci maddesi, sonraki tarihli Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu'nun 3'üncü maddesi ile zımnen ilga olmuştur. Yine Türkiye Büyük Millet Meclisi seçim yenileme kararı verdiğinde seçimin tarihini de belirtmek zorunda yani demesi gerekir ki 'iki ay sonra 3 ay sonra 4 ay sonra' her neyse nasılsa, TBMM'nin seçim kararı verdiğinde seçim tarihini de anayasamıza göre verilmesi gerekiyor. Bir de cumhurbaşkanımız yani Cumhurbaşkanı verebiliyor tabii yine 116'ya göre bu kararı verebiliyor. Bu kararı verdikten sonra milletvekili seçim kanunu ile Cumhurbaşkanı seçimi kanunu hükümleri var. Buraya baktığımızda özellikle Cumhurbaşkanı seçimi kanununu da konuşmak istiyorum. Bu kanunun 3. Maddesinin 4. Fıkrasında diyor ki karar verir, karar 48 saat içinde resmi gazetede yayımlanır. Karar verildiği tarihten başlıyor sistem ama süreç resmi gazetede yayınlandığı andan başlamıyor, karar verildiği itibaren başlıyor. Kanun metni çok açık. Karar verildikten sonra 60 gün sayıyor, 60 günü takip eden 60. güne geldik o günü takip eden Pazar seçim yapılır. Böyle diyor kanun, bunu da formüle etmiş. Bu konu çok net.
CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİM KANUNU
Milletvekili seçim kanunu 'burada bir hüküm bulamadığında git onu cumhurbaşkanı seçim kanununda ara' demiyor bakın ilginç bir şey söylüyorum ama Cumhurbaşkanlığı seçim kanununun 2. maddesinin 5. fıkrası bu kanunda bulamazsan, 'bunu milletvekili seçim kanununda' ara diyor bakın farkında mısınız? Önce bunda arayıp milletvekili seçim kanununda ara diyor ve bunu koyan irade daha yeni tarihli bir irade farkında mısınız? Metin çok açık. Kanun kitabını da yanıma onun için getirdim tereddüt varsa açalım okuyalım diye. Sadece milletvekili seçim kanununa bak demiyor diyor ki; şu kanuna şu kanuna şu kanuna şu kanuna bak ama Cumhurbaşkanı seçim kanununa da bak. Bunun aksini söylemek acayip bir şey yani gerçekten ben bunu anlayamıyorum ya. Peki, niye aksi söylenir o zaman ben size onu da söyleyeyim hani bu kadar netse bir takım yani akademisyenlerin makalelerinde de örnekler vereyim hepsi böyle düşünüyor herkes. Buna rağmen niye böyle söylenir? Biz bunun böyle olmadığını söyledik ya, 'biz bu işi anlamadık' görünmemek için ısrarla o düşüncedeler.
"BİZDE 5 SEÇİM KANUNU VAR, DÜNYANIN HİÇBİR YERİNDE BU KADAR KANUN YOK"
Bizde 5 tane seçim kanunu var. Siyasi 298 sayılı seçimlerin temel hükümleri ve seçmen kütükleri hakkında kanun var. 2008-309 sayılı milletvekili seçim kanunu var. Mahalle muhtarlıkları ve ihtiyar heyetleri seçimi hakkında kanun var. 3376 sayılı anayasa değişikliklerin halk oyu var, 6271 sayılı Cumhurbaşkanı seçimi kanunu var. Siyasi partiler seçim kanunu o ayrı. Bütün dünyayı araştırdık bir yerde bu kadar seçim kanunu yok yani bazen, esasla usulü ayıran ilkeler var vesaire. Efendim maksimum iki seçim kanunu var o da birbirinden tamamen ayrılmış, dünyanın hiçbir yerinde yok. Sayın Cumhurbaşkanımızın direktifleri ile 2 komisyon kurduk ben de komisyonlardan bir tanesine başkanlık yaptım. İçinde hiçbir değişiklik yapmasak bile tekrarları ortadan kaldırma adına dahi olsa kanunların birleştirmesinde büyük fayda var ve cumhurbaşkanımızın da bunu birkaç kez talimatlarıyla çalışmamızı söyledi ama getirelim meclise bu tablo ile başka kanunları bırakırız ve uzun uzun çalışmak zorunda kalırız. Neden işte bu yapılan tekrarlar ortadan kaldıralım desek az önceki tartışma gibi şeyler olacak çünkü Engin Altay biliyorsunuz yani 'AK Parti dünyanın en iyi şeyini yapsa biz buna evet diyecek halimiz yok' diyor. Buradan bakıldığında bu yüzde 100 olarak da görülse herkes yani kendi başına oturduğunda 'bunu böyle yapmamız lazım gelir bunun doğrusu budur' diyor olsa bile AK Parti'nin döneminde bunlar birleşti dedirtmek biraz zor mu gelir partilere gibi aklımdan geçiyor.
BAŞÖRTÜSÜ DÜZENLEMESİ
Diliyorum ki bu konu çözüme kavuşsun anayasal zeminde yani Türkiye'nin gündeminden de çıksın bunu çok diliyorum bu veya başka iş hangi iş olursa olsun bir işe kalkıştığınızda gerçekten inanarak yaptığınızı yapmanız gerekiyor önce bir karar vermeniz lazım bu işi ben istiyor muyum istemiyorum bu olmalı mı olmamalı mı karar verip yapmanız gerekiyor. AK Parti'nin mantığında mantalitesinde dünyasında başörtüsü ile ilgili konunun kayıt şartsız ilelebet çözümünün istendi istediğini düşünmemiz mümkün yani AK Parti'nin hepsinin kafasında ya bu mesele çözülsün ama öyle ama böyle zaten çözüldü ve bunu çok isteyerek yaptık. Neden ya derdimiz bu olmaman Türkiye'nin başka meseleleri var başı açığı da başı kapalı da bizim insanımız. İster dini inançla olsun ister başka sebeple bu da bir ayrıma gitmeye gerek yok. Ve bu bir zihniyet dönüşümü ile Türkiye'de çözüldü ve hiçbir anayasa değişikliği yapılmadan çözüldü. 2008'de kısmen çözdük bunu. Kısmen diyorum çünkü sadece üniversiteye dönüktü. Orada da Anayasa mahkemesi Anayasaya aykırı karar vererek bunu engelledi.
CHP'NİN RANDEVU İÇİN İYİ PARTİ'DEN İZİN İSTEMESİ
Bahane bulmak istedikten sonra bunlar olsun, olmasın başka bahaneler bulmak mümkün. Bu meseleye inanan kişiler bakınız o 6'lı masada o kadar farklı dünya görüşleri var ki o kadar geçmişte edilen laflar var ki birbirleriyle hiç konuşmamak için tonlarca şey bulabilirler. Hatta sonra Hüseyin Baş gelir mi gelmez mi konusu bile oldu. Bakın HDP'nin yaklaşımı doğru bir tarafı olmayan bir yaklaşım çünkü yargının yürüttüğü bir takım çalışmalar yüzünden yasamadaki İşler de böyle bir savsaklamaya o bahaneyle gidilebilir mi yani hiç alakası yok ya da CHP'nin yaklaşımı doğru mu? HDP'nin son olarak randevu vermemesi, ardından CHP'nin de öyle davranması, hele ki CHP'nin 'İYİ Partiye soralım' demesi."
HDP'NİN ADAYLIK AÇIKLAMASI
Ali İhsan Yavuz, HDP'nin Cumhurbaşkanı adayı çıkaracağına ilişkin "Son zamanlarda bildiğim kadarıyla 6'lı masa olası iktidar durumunda hangi bakanlıkları nasıl paylaşılacağına ilişkin kamuoyundan okuduğum kadarıyla söylüyorum ben de bilmiyorum nasıl olacağını, birtakım tartışmaların olduğunu söylüyor HDP 'beni asla dışarıda bırakamazsınız hiçbir konuda. Ben de bu altılı masanın bir tarafında varım' demek istiyor." dedi.
"TAM BİR VESAYET KURGUSU"
Yavuz konuşmasını şöyle tamamladı: "Demek istiyorlar ki biz öyle bir başkan adayı bulacağız ki öyle bir Başkan seçtirmeye çalışacağız ki o anayasadan önce bize baksın anayasadan önce bizden hiza alsın. Yoksa ona diyeyim bize baksın öyle karar versin diye bir kurgunun peşindeler. Bu tam bir vesayet kurgusu açıkçası. Yeni bir sivil vesayet ortamı sivil bir oligarşik ortam oluşturuluyor."